Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Eğit-donat: Besle teröristi oysun gözünü!

Eğit-donat: Besle teröristi oysun gözünü!
 

“Ilımlı” denilen muhalif grupların eğitilip donatılması, yani beslenip, silahlandırılması, öyle normal bir şeymiş gibi sunuluyor ki, sanki okumak isteyip de okuyamayan çocuklara eğitim bursu ve yardımı yapılıyor!

Bu grupların her biri zaten yasa dışı. Hiçbir yasaya, ahlaki-insani kurala uyma zorunluluğu, dolayısıyla denetleme olanağı yok.

Bugüne kadar olanlar, yarın olacakların kanıtı: Rusya’ya karşı Afganistan’da kurulan El Kaide’den Taliban ve benzeri bir sürü örgüt çıktı.

PKK, Hizbullah, IŞİD  ve Orta Doğu’da sayıları yüzlerle ifade edilen örgütlerin hepsinin arkasında onları besleyen, eğitip donatan, sonra çıkarına göre yöneten güçler var.

Bugün senin beslediğin yarın başkasının safına geçiyor. Kim daha çok para verirse veya aklına daha çok yatarsa onun hesabına çalışıyor.

Devletlerin ordusundaki askerler savaş yoksa da maaş alıyor, kışlalarında kalıyorlar.

Teröristin geçinmek ve sağlık için devlet güvencesi de, yasal bağımlılığı da yok. Bir çeşit paralı asker gibi, ya hep aynı örgütte kalıyor (hatta istese de ayrılamıyor), ya da başka örgüte katılıyor, “uygun iş olduğunda oraya gidiyor”, “işini yapıyor”.

Terörün yöntemi biliniyor: Hepsi, silahtan uyuşturucuya, insan kaçakçılığına kadar her çeşit kaçakçılık yapıyor, haraç alıyor, gasp, soygun yapıyor, baskı, zulüm üretiyor.

Kendi kafalarına göre insan yargılıyor, öldürüyorlar. Mücadele ediyorum diye bombayla, mayınla, molotofla masum insanların ölümüne sebep oluyorlar.

Taş üstüne bir tek taş koymadıkları gibi var olanı tahrip ediyor, devletin, vatandaşın mallarını, mülklerini yakıp yıkıyorlar.

Terör yüzünden milyonlarca insan köyünü, evini terk ediyor, yersiz yurtsuz işsiz parasız kalıyor.

Bunlar bir de devletler eliyle eğitilip topuyla tüfeğiyle tankıyla donatılınca karşılarında kim duracak? Eşkıya dünyaya hükümdar olacak, ulus devletlerin yerini başlarındaki çete başlarının yönettiği örgüt devletleri ve birbirleriyle bitmeyen savaşları mı alacak?

Şehir devletlerinden ulus devletlere, demokrasiye geçtikten sonra tekrar feodal beylikler dönemine dönüyor, geriye doğru mu ilerliyoruz?

Orta Doğu’da insanların birbirini öldürmesi Avrupa’ya, ABD’ye zarar vermiyor. İşlerine geliyor.  Bulanık suda balık avlıyor, kedi fareyle oynar gibi oynuyor, etnik-mezhep ayrılıklarını kaşıyorlar. İnsanlar da hala seve seve bu bayat, hatta artık fosilleşmiş olması gereken oyuna gelip, birbirini yerken kaynaklarını sömürüyor, ülkelerini bölüyorlar.

Hem, bizi terörist yetiştirme, besleme aşamasına getiren Suriye’yle derdimiz ne? Esat 40 yıldır neyse yine o. Kardeşimiz Esat dediğimiz zaman yönetimi aynı değil miydi!    

Türkiye’ye savaş açmadı ki, kendimizi savunma hakkını kullanalım.

Diyelim ki, Orta Doğu’da “büyük abi” rolü kapmak istedik ama Esat devrilmedi, istediğimiz olmadı.

Bunu kişisel gurur meselesi yapıp ülkemizi batağa sokalım, ateşe mi atalım?

Devir eski devir değil, mehter marşıyla, atla-okla savaş kazanılıp ülkeler fethedilmiyor. 

ABD bile Afganistan’da, Saddam’ın Irak’ında battı.

Savaş boncukla yapılmıyor.

Ölenler başkalarının çocukları olduğunda insan kaybı sadece rakama indirgeniyor. Ama ölenin kendi eşi, evladı, kardeşi, yeğeni, kuzeni,..olanlara sorun, bir insanın ölümü ne kadar büyük kayıp!  Yeri doldurulamaz insan kaybının dışında, silah tacirleri kazanırken devletin vatandaşına harcaması gereken para çok büyük miktarlarda eksiliyor.

ABD bile Irak yüzünden ekonomik ve politik gücüne karşın sarsıldı.

Türkiye’ye gelen mülteciler bile ekonomik ve sosyal olarak büyük yük getirdi. Bir de savaşa girilirse, kim kime karşı, Kürtler mi-Eset mi derken sonu büyük olasılıkla iç savaşa da gider.

Bir başka ülkede sorun varsa Türkiye bunu çözmekle mükellef değil.

Eğer silahlı güç kullanmak son çare ise, diğer devletlerle ortak ordu oluşturulur. Hepsi elini taşın altına koyar. Sonunda ülke şu ya da bu gruba değil,  o ülkenin tüm halkına teslim edilir. 

Gerçekte, her millet layık olduğu şekilde yönetilir.

İnsanlar gerçekten istedikleri zaman firavunları, kralları, diktatörleri devirirler.

Başkasının ordusuyla özgürlük savaşı kazanılmaz!

Özgürlük, demokrasi, insan hakları mücadelesini o ülkenin kendi halkı verir: 

Anadolu dört bir yandan işgal edildiğinde, dedelerimiz-ninelerimiz ağlaşarak başka ülkelere kaçmadılar.

İçlerindeki işbirlikçilere, işgale evet diyen hainlere aldırmadan, canlarıyla, mallarıyla, dişleriyle tırnaklarıyla savaştılar.

Şehit oldular, esir oldular, esaretten kaçabilenler bile tekrar savaşa katıldılar, kimseye minnetleri ve borçları olmadan gerçek özgürlüklerini kazandılar. 

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..