Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '18

 
Kategori
Eğitim
 

Egonun Tehlikeleri

Egonun Tehlikeleri
 

Herkese tekrar merhabalar…

Uzun, yorucu ve keyifli bir Gökova - jeolojik su üstü ve su altı çalışmalarından sonra, uzun zamandır aklımda olan bir konu hakkında, düşünce ve duygularımı yazıya dökebildiğim kadar dökmeye ve sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Bu konu; egonun tehlikeleri. Bu konunun, sadece dalıştaki egolar ya da yüksek egolu insanlar hakkında olduğunu düşünmeyin. Dalış da dahil olmak üzere, günlük yaşantımıza kadar inmeye çalışacağım.

Peki , ego denen ve bazı insanlarda  hastalık derecesine kadar şişmiş bu ruh hali nedir ?

Ego, bana göre çocukluktan bu yana, ailesi ya da çevresi tarafından bir birey olarak görülememiş, itilmiş ya da gereğinden fazla pohpohlanarak yaptığı iş eylemde kendisini herkesten üstün bir varlık olarak görme dürtüsüdür.

Peki bu durum hayatımıza nasıl yansımakta ?

Her insan kazandığı başarı ya da yaptığı işiyle takdir edilmek ister, ama bu ona şımarma ya da kendini diğer insanlardan üstün görme hakkını vermez. Takdir edilmekle egoyu karıştırmamız gerekir. Toplum geneline bakacak olursak, bize bir şey sorulduğunda, konuya vakıf olsak da olmasak da konuşmayı çok severiz ve ‘’BİLMİYORUZ’’ ya da ‘’BİLMİYORUM’’ kelimelerini ağzımızdan kolay kolay çıkarmayız. Konuya vakıf olmadığımız gibi de, konuşmaya devam ederiz. Durum gitgide daha da komik bir hal almaya başlar ve kişi gülünç duruma düşer. Ego virüsü kişiyi öyle sarmıştır ki her şeyini ele geçirmiştir ve egosu ne isterse, kişiyi o doğrultuda yönetmeye başlar. Oysa ki dikkat edin, konusuna vakıf insanlar toplum içinde en az ama öz konuşan insanlardır.

Yıllar evvel Kadıköy’de otopark arıyordum ve yoldan birine sordum. ‘Buralarda otopark var mı?’ Adamı görmeliydiniz. Havaya bakıyor, eli ile garip hareketler yapıyor, düşünüyor. Sanki adama integral ile ilgili bir şey sordum. Oysa ki cevap çok basit. Ya ‘bilmiyorum’ diyeceksin, ya da tarif edeceksin. Bu örnek gibi bir diğer versiyon, soruyu sorduğunda, ‘hay allah dilimin ucunda, ha şimdi hatırlayacam hatırladım ‘diye kıvranan insan modelleri. Ya arkadaş!... Çok basit ‘ bu konu hakkında bilgim yok!!!!.’

Olmaz çok ayıp, öyle cevap verir ise. İşte bunlar hep egosuna yenik düşen karakterlerin ortak özellikleridir.

Bir diğer daha ilginç modeller ise, kendisi kıçının üzerine oturup, ona buna muhalefet edip klavye fedailiği yapan tiplemelerdir.

Garaj kültürü nedir bilir misiniz ?

Ülkemizde olmayan bir kültür ama, bir kaç kişinin evinin bodrumunda ya da garajında, bu evinin kendi odası da olabilir, bir araya gelerek beyin fırtınası yapıp ve sonra da o konu ile ilgili sonuna kadar çalışmalar yapan bir kaç insandan oluşan grupçuklardır.

Bizler çeneye, konuşmaya gelince mangalda kül bırakmamada dünyada ilk sıraları alabilecek düzeydeyiz. Ama iş icraata geldiğinde, ‘ya hadi oturalım şunu yapalım edelim’ dediğimiz noktada ise balon gibi sönenlerdeniz. Tabii ki bu konuda düzgün çalışma yapan, yapmış insanlar var onları zaten hariç tutuyorum. Ama genele baktığımızda daha emekleme safhasındayız.

Şimdi herkes olayı paraya getirecek. Çünkü olayın en kolay çıkış ve kaçış noktası budur. Yıllar evvel üç boyutlu modelleme ve animasyonla uğraşırken kısa demo beni çok etkilemişti (*)

Bu kısa film iki kafadar tarafından yapılmış, basit dış çekimlerle kendi modelledikleri uçağı kompozitleyerek  2009 yılına göre muhteşem bir animasyon yapmışlar. Bunu anlatmamın sebebi Amerika ve Avrupanın parasal gücü fazla olduğundan onları bu işleri yapmasının daha kolay olduğu algısının aslında doğru olmadığını anlatmaya çalışmam.

Elbette ki parasal güç destek çok çok önemli ama kapıyı açmanız için değil. Kapıları açmanız için sizin ne kadar istekli olduğuyla ve ne kadar yaptığınız işe tutku ile bağlandığınızla alakalıdır. Bu ister dalış olur ister başka bir şey. Tutku size öğrenmeyi hedefler, daha çok merak eder ve öğrenirsiniz. Öğrendikçe zaten farkedilirsiniz ve farklı bir bakış açınız gelişmeye başlar. O zaman da kaliteli ekipleri ya da kişileri biriktirmiş olursunuz ve hayalinizdeki ilk adımı atmaya farketmeden  başlamış olursunuz. Tabii bunların hepsini yaparken mütevazi ve egolarınızdan arınmış olmanız gerekir. Benim İTÜ ( İstanbul Teknik Üniversitesi ) ile başlamış olduğum ve verimli geçen ilk çalışmalarımı da bu yukarıda anlattığım olaya  örnek olarak düşünebilirsiniz. Konu nasıl başladı, nasıl olduğunu bir video ya da yazıda uzun uzun anlatırım dinlemek isterseniz.

Bunların hepsini yapmaya çalışır, kendi ülken ve insanlık için arkada güzel eserler bırakıp farkındalıklar yaratmaya bütün iyi niyet ile çabalarken de, bir gurup egosu tavan yapmışlar da, seni abuk subuk konuşup aşağıya çekmeye çalışırlar.

Aslında, kişisel olarak benim için bu modeller ilham kaynağıdır. Çünkü malzeme çıkar, ama bunun için onların seviyesine, ego seviyelerine inmek gerekir ki bu ne derece mantıklı olur, ya da anlamlı olur tartışılır.

Dalış camiasında da bu tür modeller çoktur. Çok konuşup ortada hiç bir verisi olmayan ama her şeye muhalefet olan komik insancıklar vardır.

Bizdeki eksik; paylaşmamak, ya da saçma bir mantıkla gizlemek. Yüksek bir bilgi birikimine ve donanıma sahip olabilirsin ama bunu paylaşmıyorsan bana göre bir değeri yok, çünkü o bilgi seninle beraber kaybolup gidecek, ama sen bunu paylaşır isen senin de kaliten artacak ve bilgin daha değerlenecek, kendini de bilgini de güncellemiş olacaksın.

Bunun en iyi örneklerinden biri görüntü çekelerdir. Kendinin bu konuda tecrübeli yada profesyonel olduğunu düşünenler, sır gibi bütün ayarları saklarlar. O kadar komiktir ki, bugün bilgiye ulaşmak o kadar basitken bunu devlet sırrı gibi saklamanın ne anlamı var. Ama o egolu modeller, küçücük beyinleriyle paylaşırlarsa ya da onlardan daha iyi fotoğraf yada video çekersen onların yerini alacağını düşünürler. Ne aciz bir düşünce...

Birincisi, ömür boyu burada olmayacağız. İkincisi, gerçek bilge, bana göre bilgisini paylaşandır. Kısa bir örnek, profesyonel ya da çekim konusunda çok iyi olan birinin  kullandığı sistemi siz alın ya da size versin ve aynı resifte bir palyaço balığını  görüntülediğimizi düşünelim. Usta, size makinasını verdiğinde aynı açıda bile olsanız siz onun gibi o görüntüyü çekemeyeceksiniz. Birinci husus göz ve tecrübedir, ikincisi de en basitinden sizin onun gibi iyi yüzerliliğiniz olmasın, onun çektiği kareleri hiç bir zaman çekemezsiniz. Makinalar aynı ayarlarda olsa bile, yani su şartlarınız aynı olsa bile. Tecrübe ve kişinin kendi geliştirdiği pratik teknikler bambaşka bir şeydir.

Yine söylediğim gibi siz bunları devlet sırrı gibi saklar iseniz, bence sizin bilginizin de bir önemi olamaz. Bu noktada egolu ya da herşeye atlayan insancıkların çeneleri hiç durmaz.

‘Ya ne gerek var, öyle mi çekilir?.’ ‘Bu adam ne anlatıyor yaww. Boş Boş konuşuyor ’ diye size habire misilleme yaparlar. Oysa ben de dönüp derim ki, ‘Peki sevgili dostum, madem sen bu işte kompetansın, sen de yaz çiz, görüntü çek, paylaş, anlat, bir site kur.’

Sonuçta internet kimsenin tekelinde olan bir mecra değil. Hodri meydan. Aç güzelcene siteni, kodlamayı biliyorsan ki artık o da basitleşti, hazır siteler bile mevcut, onun üzerinden gidebilirsin. Biz de seni dinleyelim, yanlışlarımızı eksiklerimizi öğrenelim. Birbirimizin çalışmalarını paylaşalım. Kısacası veri ile gel. ‘Kopyala yapıştır’, John’un, Mike’ ın verileri ile değil. Ama nerdee....

Sırf çene. Çünkü bunu yapmak için egonuzu dibe indirmeniz gerekir. Ona sorsan, devleti kurtarıyor, iş çok vaktim yok. Bütün gün sosyal medya da gezdiğini  iş olarak görür. Ego öyle sarmış ki bedeni. Hal böyle olunca, Mike yapar, biz kullanırız. Maalesef  bu bir çok şeyde böyle.

Bu tarz islerde tutku yok ise, bir şey yapamazsın. Tembel tembel oturursun. Amatör ruh her zaman önemlidir. Çünkü öğrenmeye açıktır.

Umuyorum, tutkulu insanlar hep bir araya gelse; hem ülke için hem insanlık için güzel eserler, yaparlar. Bunun değeri tartışılmazdır ve her zaman desteklenmelidir.

Doğada ve mavide kalmanız dileğiyle.

Çalışmalarımı web sitem üzerinden takip edebilir, web siteme abone olarak gelecek olan yeniliklerden de haberdar olmuş olursunuz.

Hepinize iyi çalışmalar, mutlu haftalar diliyorum.

Web: www.psalvatore.com

İnstagram: Peter_salvatore

Facebook: Peter Salvatore

Youtube: My Underwater World

Peter Salvatore

 

(*) https://www.youtube.com/watch?v=Tpx6o4gvmXE

 
Toplam blog
: 46
: 145
Kayıt tarihi
: 24.05.17
 
 

Dip Gezgini ..