Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '14

 
Kategori
Blog
 

Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz. Çizgileriniz, sizi ele veriyor.

Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz. Çizgileriniz, sizi ele veriyor.
 

Eğri cetvelden , doğru çizgi çıkmaz,,


Okunmak, bahsedilmek, hatırlanmak, aranmak, yolu gözlenmek, iltifata uğramak, toz pembe düşler görmek, ruhu okşayan duygulardır.

         Ruh süzgecinden geçerek,  içtenlik tüten, samimiyet tüten, riyadan uzak, yapmacıksız söylemlere muhatap olmak, muhakkak ki her ruhu okşar. Sevindirir, boynu dik tutmağa vesile olur.

         Geçenlerde bir bayan okuyucumu misafir ettim. Yazı çok günceldi. Misafireten yayınladım. Çok hoşnut olmuş ki, resmini de yollamış. Ayıp olmasın diye, sonradan o resmi de bloğuma koydum.

         İsmi Banu Turna. Ankara’da kimya öğretmeni. Yazarlığa meraklı. Yazısı çıktığı gün uçmuş sevincinden. Biz de ilk hallerimizi düşündük. “Uçtuk mu?” diye. Face’da anlata anlata bitiremiyor. Misafir yazısı en çok tık alan yazı oldu bir çırpıda.  Ne çok dostu varmış, hayret ettim.

         Bu gün Face’dan bildiri yayınlamış. “Geçici olarak Facebook’u askıya aldım. Muzaffergillere taşındım. Beni oradan arayın ve okuyun” demeğe getiriyor. Dostları gücenmesin diye de  e-mailini açık açık yazmış. “Ararsanız  buraya diyecekleriniz yazın” der kabilinden. “Kapıyı çarpmış, çıkmış gitmiş. Kapının anahtarını, paspasın altına koymadan hem!

        Bunun böyle olacağını bildiğim için, “Gel seni blog yazarı yapalım” dedimdi. Sevindi yazık. Onun adına işlemlere başladım. Çekinmeden şifresini de verdi. Girdim.  Kırmızı bir yazı ” Siz daha önce kayıtlıydınız” demez mi? Ayol, daha ilk defa kayıt yaptıracağız. Banu Hanımı Blog İdaresi ile tanıştıracağız. Yazısı bile hazır, elinde.

        Uzatmayalım,  blog yazarı yapamadık gitti Banu Hanımı. İdare, sitesine  bundan sonra yazar namzedi almama kararı mı verdi?

         Ama, lamı, cimi yok. Onu blog’cu yapacağız. İnadımız inat. Bir anı: “ günlerce, galeri sayfam için UHUD Savaşları vermiş, bir türlü resim aktaramayıp, sonunda başarmıştım. İdareden bir de övgü sertifikası almıştım e-mail ile:  “Sabrınız ve inadınıza hayran olduk” diye. Editorya kolay kolay böylesi  “üfürükten” de olsa, yakaya övgü madalyası takmıyor.

         Misafirimizin yazısı, “Makas ve çizgi” adını taşıyor. Şöyle:

                                              & & &

“Birinin eline kağıt kalem verdiğinizde hiç duraksamadan kağıda çizikler atar, çiziktirir elinde

olmayaraktan. Ama, ondan sevdiği bir şeyi çizmesini istediğinizde, bir an duraksar.

Elinizde bir kağıt bir de makas var. Sizden bu kağıdı istediğiniz biçimde kesmeniz isteniyor nasıl keserdiniz?
Bir ilişkiyi bitirmek de tıpkı bir kağıdı kesmeye benzer.
Her iki eylemi de karmaşık hale getirmeye gerek yoktur.
Birkaç hızlı hamle yeterlidir. İşi bitirir. Evet. Çizgileriniz, sizi ele veriyor.
Benim için sıkıntı yok da çok yakınlarımdan gördüğüm kadarıyla işler gerçek hayatta bu kadar kolay yürümez. Kimi zaman kestirip atmak bize uygun gelmez. Bazen yaratıcılığımızı kullanırız amaç duygularımızı ifade edebilmektir.
İşte siz nasıl keserdiniz o kağıdı?
1. Düz bir çizgiden tam ortasından mı
2. İleri geri kıvrılan bir çizgiden mi
3. Zikzaklı bir çizgiden mi
4. Yoksa yumuşak zikzaklı bir çizgiden mi ? Hangisi

Ben kendimce düz bir çizgiden tam ortasından keserim acınacak bir durum yoktur. Sonuçta insan hayatta ne acılar yaşıyor.  Bazı şeyler acıtsa da,  “kanırtmak “ gerekir.
Bir sözüm vardır: “Acısa acısa ne kadar acıyabilir ki.”
 

         Ş İ M D İ :  

         1. Düz bir çizgiden ve tam ortasından kesme cesaretinde olanlardan bahsedelim:Bir ilişkiyi bitirdiğinizde sonuçkesindir. Kararsızlık, pişmanlık ya da vicdan azabı duymuyorsunuz. Çünkü kesin ayrılıkların en acısız olduğuna ve ancak o zaman yaraların iz bırakmadan iyileştiğinize inanıyorsunuz. Bu objektif cerrahi yöntemi yaşamınızın her alanına uyguluyorsunuz.
         2. İleri geri kıvrılan çizgi:
Kararınızdan dolayı acı çekiyorsunuzdur büyük ihtimalle. Karşınızdakini kırmaya üzmemeye çalışmak sizi yıpratır.  Ama işi beklemeye almak hem sizin hem de diğer kişinin acı çekmesine neden olur. Bazen o kadar tereddüt ediyorsunuz ki başınız dönmeye başlıyor. Ayrılıklar yeterince zordur kabul, ama deniz tutmasına dönüştürmeye gerek yoktur.
          3. Zikzaklı çizgiden:
Belki lanet kağıdı paramparça yapmak, mıncık mıncık etmek, doğramak sizin ilişkiyi bitirme yönteminizi daha iyi ifade ederdi.  Siz, köprüleri yakmıyor havaya uçuruyorsunuz. Sizin anlayışınıza göre mutlulukla tanışmak istemiyorsunuz.

         4. Yumuşak ve tek kıvrımlı çizgiden:
İçinizde iflah olmaz romantik elveda yerine hoşça kal demeyi tercih ediyor. Sizce ayrılmak mantıklı bir yol değil. Çünkü sadece bir süre için yalnız kalmaya ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsunuz. Ama unutmayın herkes sizin sonsuz iyimserliğiniz paylaşmaz. Bazen ' artık bu iş bitti seni görmek istemiyorum' cümlesi, tam da bu anlama gelir.”

 

BANU TURNA. MİLLİYET BLOG YAZARI OLMAK İSTİYOR (sol baştaki)

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..