Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Elbistan’a yolculuk ( Pınarbaşı ) -2-

Elbistan’a yolculuk ( Pınarbaşı ) -2-
 

Adıyaman’dan çıkarken hava hayli sıcaktı.

İnsanlar sıcak zamanlarda, kendilerini sıcağı az olan serin yerlere atmak isterler.

Galiba bizim için de Elbistan’a varmış olmak, öyle olmuştu herhâlde.

Belki hava sıcaktı, ancak öyle insanı etkileyecek bir sıcaklık değildi. Ilık bir rüzgârla, âdeta üşüyor gibi oluyorduk. Sanırım gölgede hava, daha da serin ve sert olacaktı.

Elbistan girişinde, bulvarda durup bizi misafir edecekleri beklerken, gölgede serinliğin nasıl olduğunu görmüş olduk. Sıcaktı, ama serindi. Nüfus itibariyle hayli yoğun bir insan kalabalığına sahip olan ilçemizdi. Belki de birçok ilimizden büyük ve kalabalık olan, bir ilçemizdi. Yani bir il olmaya namzet ilçeler arasında görülebilecek bir il görüntüsündeydi.

Şehrin girişi güzeldi, yolları genişti, kısmen çalışmalar sürse de, kaldırımlar temiz görünüyordu.

İçimizde inanılmaz, anlatılmayan tarif edilemez bir heyecan, mutluluk ve huzur vardı.

Sürekli Elbistan Ekinözü içmelerinin varlığından bahsedilmesinden mi, Osmanlı Devleti Dulkadiroğlu Beyliğine başkentlik yapmış önemli bir yeri ve eserleri olan özelliğinden mi, yoksa Üstat KARAKOÇ’ ların yaşadıkları yer olmasından mı bilemiyorum; ama içimde depreşen anlatılmaz duygular içerisindeydim.

Misafirlerimizle şehir içerisinde yol alırken, rastladığımız nehrin, CEYHAN Irmağının kaynağı olduğunun söylenmesine de bir hayli şaşırmıştık. Çünkü deli dolu, siyah, çamurlu akan nehrini gördüğümüz CEYHAN neresi, ELBİSTAN neresi?.. O kadar temiz, berrak görünen su kaynağı olan PINARBAŞI denilen (içerisinde kaya dibi, Cennet bahçesi denilen bir de güzel bir yer, yukarı lokantaya 200’den fazla merdivenle çıkılan, su kaynağı üzerinde bir seyir tepesi ve lokantası var )  CEYHAN nehrinin su kaynağı, çamurlu, kapkara olan CEYHAN’dan geçen i CEYHAN nehri… Farklı iki yüz, farklı iki görüntü.

Kısa bir dinlenme, hoşbeş ve sohbetten sonra, piknik malzemelerini hazırlayıp, temiz bir hava soluklamak ve dinlenmek için doğruca PINARBAŞI mesire (piknik) alanına gittik. Şehrin yakınında doğarak, ortasından geçen CEYHAN nehri, gerçekten görüntü itibariyle çok güzel bir manzara şeklinde göze hitap etmektedir. Kayalık bir tepenin hemen önünde kaynayarak, kabarcıklar halinde yerden yüzeye çıkan muhtelif kaynaklarla beslenmektedir. Çevresinde yapılan piknik alanındaki onlarca kamelyanın, beton mangalların bulunduğu nefis ve nadide bir alana sahip, Berrak olan suyun içerisinde, çeşitli su bitkilerinin bulunduğu büyük bir su göleti bulunmaktadır. Gölet üzerinde, birkaç su bisikleti ve su balonlarından başka bir etkinlik göze çarpmamaktadır. Gölet’in etrafının ve piknik alanının, şehir merkezinin tertipli ve düzenli olması paralelinde temiz değildir. Yerel yönetimin veya alan sahibi olan kişi ve kişilerin, alanı çok temiz tuttukları söylenemez. Hemen her yerin en önemli sorunlarından olan çevre temizliği, oturulan yerin bakımı, tertip ve düzeni, Cennet bahçesi diye tabir edilen PINARBAŞI için de geçerli görünüyordu.

Başta şekerpancarı olmak üzere, tarımın, hayvancılığın membaı durumunda olan Elbistan’ın bu çok önemli olan su kaynağı ve dinlenme alanı, şehre büyük bir nefes aldırmaktadır. Akşam saatlerinde alana gelenler, mangal keyfinde ve semaverlerden yükselen dumanlarla, dinlenmek, temiz hava almak yerine, duman altı oluyorlar. Parasız girişin olduğu alanda, görevlilere pek rastlanılmıyor. Hal böyle olunca, herkes kafasına göre davrandığından, çok nahoş görüntülerin ortaya çıkmasına sebep olunuyor. Nedense bir türlü temizliğe riayet edilmiyor. Hâlbuki biz Müslümanız, temiz olan bir milletiz ve çocuklarımıza örnek olmalıyız. Kimse kimsenin pisliğini çekmek zorunda değildir. Pınarbaşı bu kadar güzel, bu kadar çok önemliyken, görevlilerin az olması üzücü. Birçok görevli bulunması gerekirken, özellikle yaz aylarında, Ceyhan Irmağı kaynağının bulunduğu böyle müstesna bir yerde, tehlikeli ve sıkıntılı olmaktadır.

Her şey güzeldi. Dostlarla bir sofrada, bir masada, çimlerde bir halı üzerinde bir arada olmak kadar başka güzel şey olamaz. Gece geç vakitlere kadar devam eden piknik keyfimizden sonra, bizi misafir eden Yusuf Efendi’nin evlerine çekiliyor, bir sonra ki gün de Elbistan’a bağlı Ekinözü içmelerine gitmek için dinleniyoruz.

Hayırlısıyla yarın içmeler ve kılavuzumuz Yusuf Efendi’nin elma bahçesini gezmekle devam edeceğiz.

…Devam edecek.

 Resim netten alıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..