Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '18

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Emeğin Başkentinde Emeğin Gururu

Emeğin Başkentinde Emeğin Gururu
 

Doğma büyüme Zonguldaklıyım ve halen de yaşamaktayım bu öksüz kimsesiz bellediğim kentte.

Kendi imkânlarıyla kendini büyütmeye çalışan taş çiçekleri gibidir bu kent. Toprak barınmayan bir kaya parçasının arasında, içine çektiği toprak kokusunda bile yeşermeyi becerebilen yaban çiçeği gibi açar durur, sırf güneşe olan sevdasından.

Dünyanın ona sunduğu nimetlerin arasından, kömür düşmüştür kısmetine. Kendini bildi bileli seferber etmiştir evinin direğini, ana rahmine düşenini. Kömür ekmek, kömür yaşamak demek bu kentte, elbette ölmemeyi becerebilenler için.

Kaç kuşak zincirlemiş birbirine umudu yıllar yıllar içinde. En ilkel şartlarda alnındaki teri silende nasibini almış, koşullar bir nebze iyileştiğinde ekmeğine sahip çıkanda nasiplenmiş bu kara gözlü, karakaşlı topraklardan.

Hikâyesi yazılmış yazılmasına da onlar arşivlerde okunmayı anlaşılmayı bekleye dursun, pek hikâye denilemez diye düşünüyorum, gerçeğin ta kendisi aslında. Yaşanmışlık ve gerçeklik her adımda her solukta nefes veriyor yerin yüzlerce altından.

İki katlı bir kentte altında bir servet var düşüncesiyle karış karış kazılan ve adeta ciğeri oyulan bir emeğin, ekmeğini yiyoruz kısacası. Yerin altından besleniyoruz ve besliyoruz. Ekmeğimiz is kokar bizim, yüreğimiz yanık kokar sevdasına olan hasretten, gün yüzüne olan hasretinden, bunu anlayabilmek için bu topraklarda yerin altına bir göz atmak yeterlidir. O karanlık kuyulara, ekmeğin, alın terinin vatanına gelin, görün altıyla üstüyle bir göz atalım.

Zonguldak kendi yaralarına kendi merhem ola dursun, içinde gizlediği ve coğrafi yapısının elverdiğince nasiplendiği güzellikleri, yalnızlığına ses olur beklentisiyle görücüye çıkartıyoruz, bizi iyi anlayın, iyi bilin istiyoruz. Kucaklaşmak istiyoruz, sarılabileceğimiz güzel yüreklerle.

Turistik yerler ve tarihçesi akademik dokümanlar ve gereçlerle dizilmiş satırlara ve güzelliklerin görselliğiyle sunulmuş hizmete. Meraklısına ilgilisine hizmet etmeye hazır bekliyor raflarda. Bilgilenmek için okumak gerekiyor ve elbette imkânlar dâhilinde yerinde görmek gerekiyor bilgiyi de eylemi de.

Bu coğrafyanın bir yaşayanı olarak geç kaldığımın utancıyla belki de zamanı şimdiymiş dediğimiz kaderciliğin sığınıcılığla yeni yeni keşfetmeye başladım toprağımı taşımı. Bir madenci kızı olmama rağmen bu kadar hissetmemiş yüreğim önemini. Her adımın bir hikâyesi ve bir den fazla acısı mevcut anlayacağınız.

Mağaraları, kalyonları, dereleri, denizleri yaylaları güzellik anlayışına ve güzellik özlemine cevap vermeye hazır. Sadece görücüye çıkmak istiyor, görülsün sahip çıkılsın istiyor. Gözden düşmemek için çırpınıyor bu coğrafya.

20 Nisan 2018 Cuma…

Zonguldak Maden Müzesini ziyaret ettim. Bu güne değin neden görmedim, emeğine yaşanmışlığına neden el vermedim, ses vermedim ’in ezikliğiyle tanımaya, anlamaya, içselleştirmeye çalıştım. Ziyaretine gidilen bir hasta gibi değildi, tam tersine ziyaretine gidilen bir efe gibiydi Müze. Şiir gibi anlattı kendini, tarihin içine sığdırdığı tüm yaşanmışlıkları resmetti kare kare. Kaç kişiye ekmek verdiğini ve kaç kuşak üretmenin fark yaratmanın haklı gururuyla göğsünü kabartırken, içinde kaybettiği hayatları da hatırlattı vefasıyla. Maden şehitlerinin adı yazılıydı sayfalarca. Hepsi bir lokma ekmek için feda etmişlerdi canlarını. Rahmetle saygıyla yâd ettik bir kez daha.

Yaptığı işe, emeğine bu kadar sahip çıkan ve imkânsızlıkların gölgesinde kalmayan, kendini anlatmaya yaşatmaya ve sahip çıkmaya adayan değerli insana, Ekrem murat Zamana sonsuz teşekkürler ediyorum. Kendisi Zonguldak’ta Maden mühendisi aynı zamanda tarihçidir ve aynı zamanda emekçidir.

Zonguldak tarihçesi üzerinden arşive düşecek çok kıymetli bilgilere emeğe ve Maden Müzesinin oluşmasındaki özverisine, yürekten teşekkür ediyorum bir kez daha. Bilgisini sakınmayan ve her aşamasında bu kente tarihçi bilirkişiliğiyle hizmet eden Müze için çok büyük kıymet değer olan sevgili Ekrem Murat Zaman iyi ki varsınız. Bugüne değin gezdiğim gördüğüm birçok müzeden en çok etkilendiğimdi. Çünkü bu bizim ekmeğimiz alın terimizin tarihçesiydi. Toprağın altındaki cevheri gün güzü görmeden gün yüzüne çıkaranların yolculuğu emeği ve feda ettikleri hayatları görülmeyi anlaşılabilmeyi ve sahip çıkılmayı bekliyor. Yolunuz düşerse de buyurun  gelin, düşmeyecekse de bir yol bulun mutlaka gelin ve  emeğin başkentinde emeğin gururuyla  kıymetiyle kucaklaşın.

 

 

 
Toplam blog
: 111
: 161
Kayıt tarihi
: 24.12.11
 
 

1965 Zonguldak doğumlu ve halen Zonguldak'ta yaşamaktayım.Yazarım ve çeşitli platformlarda sunucu..