Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '15

 
Kategori
Güncel
 

Emek artı yürek

Emek artı yürek
 

Yıllar önce sanıyorum ben lise öğrencisi iken televizyonda izlediğim bir programı hatırlarım.

Yanlış hatırlamıyorsam Uğur Dündar'ın  " İşte Hayatınız" isimli bir programıydı.  Adından da belli olduğu üzere konuk olan kişilerin yaşam hikayelerinden kesitler ve anılar anlatılıyordu.

O gece ki konuk " yılın öğretmeni" seçilmiş, ismini şu an hatırlamadığım orta yaşın üstünde bir öğretmen hanımdı.

Programın sonunda Uğur Dündar konuğuna sordu:

" Bunca yıllık meslek yaşamınızda sizi en çok etkileyen ve en çok mutlu eden anınız hangisi" diye...

Bundan sonraki kısmı aklımda kaldığı kadarıyla o çok değerli öğretmenin ağzından anlatmaya çalışacağım.

Mesleğimin ilk yıllarıydı Anadolu'nun bir kasabasına atandım. Küçücük bir okulda okulun tek 5.sınıfını okutacağım. Yeni ders yılı başlamadan önce Öğretmenler Kurulu toplantısı yapılıyor. Bu arada 5.sınıfa geçecekken disiplin cezası almış bir öğrencinin okula devam edip etmeyeceği konusu tartışılıyor. Öğrenci okulun bahçesindeki demirleri çalmış ve okulla ilişkisinin kesilecek. Ben de o sene 5. Sınıf okutacağım için öğrenciye bir şans daha verilmesini, izin verirlerse kendi sınıfımda okutmak istediğimi söyledim. Okul müdürü ve diğer öğretmenler de  mesleğinin ilk yıllarında çiçeği burnunda idealist bir öğretmeni kırmamak için benim isteğimi geri çevirmeyerek kabul ettiler.

Toplantı bitti, çocuk da toplantı sonucunda kendisi hakkında verilen kararı öğrenmek için okulun bahçesinde bekliyor. Yanına gittim ve beni evine götürmesini, ailesiyle görüşmek istediğimi söyledim.

Çocuk önde, ben arkada okuldan bayağı uzakta, sefil, izbe yerlerden geçerek evine ulaştık.

Derme çatma, ev bile denmeyecek bir yere girdiğimizde yerde yatmakta olan yaşlı bir kadın gördüm. Kim olduğunu sorunca ninesi olduğunu söyledi. Anne ve babasını sordum. " yok" dedi. Aç olduklarını, okuldaki demirleri de hasta olan ninesine çorba almak için çaldığını söyledi.

Böyle bir durumla karşılaşacağımı düşünmemiştim, çok üzüldüm ve çok etkilendim.
O sene benim sınıfımda okudu. Akıllı bir çocuktu, onu devlet parasız yatılı okul sınavlarına hazırlamak istedim ve okuldan sonra da çalıştırdım. O yaz sınava girdi ama hakim olan eşimin tayini çıktığı için ben sonucun ne olduğunu öğrenemeden oradan ayrıldım.

Aradan yıllar geçti yine eşimin tayin olduğu bir yere yeni taşınmışız. Küçük oğlum ateşlendi. Evde telefon yok, ben de evin  altındaki bakkalın telefonundan eşimi arayıp doktor getirmesini söylemek için aşağıya indim. Bakkala durumu anlatırken genç bir bey dönüp bana " Ben doktorum, isterseniz yardımcı olabilirim" dedi.

Birlikte yukarı çıktık, oğlumu muayene etti, ilaç yazdı. Ayrılırken genç doktora teşekkür edip " borcum nedir? " diye sordum.

" Siz yıllar evvel hasta ninesine çorba almak için okulun bahçesindeki demirleri çalan çocuğu sınıfınıza alıp, bugün doktor olmasını sağlayan insansınız. Verin o mukaddes ellerinizi öpeyim de ben size olan borcumu ödeyeyim" dedi.

O gece, o öğretmen bu anısını anlatırken göz yaşlarını tutamadı, tabii Uğur Dündar ve evde ekran karşısında programı izleyen bizim aile de...

Konusu insan olan meslekler gönülle yapılır, yapılmalıdır demek daha doğru belki de.
Neyi kalpten yaparsanız, o mutlaka sahibine geri döner.

Her yıl öğretmenlerin ellerine onlarca, yüzlerce çocuk gelir. Herbiri ayrı bir dünya olan o çocukların dünyalarına girer, keşfederseniz kendi dünyanız da büyür. Öğretirken öğrenir, birlikte keşfeder,  değişir, olgunlaşırsınız.

İyi ve gerçek bir öğretmen yalnızca bilgiyi nakleden değil, öğrencisinin hem elinden hem de kalbinden kavrayan, onun  hayatına davranışlarıyla, sözleriyle yön veren bir yaşam koçudur aslında...

İyi ve gerçek bir öğretmen bir tiyatro oyuncusudur. Her gün kendisini izleyen yüzlerce gözün üzerinde olduğu bir sanatçıdır.

Sınıfı onun sahnesidir, güldürüyor, öğretiyor ve  düşündürüyorsa iz bırakır. Ayakta alkışlanır!

Ve o sınıflarda her dersin adı farklı olsa da öğretilen tek ders aslında " hayat bigisi" dir.

Bu dersi öğrencilerinin zihinlerine ve yüreklerine işleyen, koca yürekli tüm öğretmenlerin ellerinden öpüyor, ayakta alkışlıyorum.

Gününüz kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..