Emekliysen, Türkiye'den Ucuz Hayat Bulamazsın...

Milliyet Blog’da yazan bir dostum var. Çok iyi bir insandır, sizden iyi olmasın… Sağ olsun, bir dediğimi iki etmez. Sizleri bilgilendirdiğim bu naçizane satırları noktasına virgülüne kadar eksiksiz yayınlar.

 Yardımseverliğini, konukseverliğini istismar ediyor muyum diye endişelendiğim oluyor. Sordum, “asla,… sakın çekinme, her zaman yanındayım…”  dedi. Ben de size yazdığım mektupları kendisine gönderiyorum, eksik olmasın o da Türkçeye çevirip bloğunda aynen yayınlıyor.

Yani sana yazdığım bu mektuplar Türkiye’de Türkçe olarak internet medyasında da aynen yayınlanıyor dostum Otto, bilgin olsun… Yayınlayan, blog yazarı dostum, tatilde tanıştığım Kenan Işık.

O da emekli…

Zaten bu Milliyet Blog adındaki sitenin yazar kadrosunun belki yarıdan fazlası emekli…

Biz Alman emeklileri için Türkiye’nin bir “bedava yaşam cenneti” olduğuna dair sizleri bilgilendirmeye ve burada yaşamaya davet ettiğim bundan önceki 2 mektubumu[1] da yayınladı Herr Işık…

Komik olan ne, biliyor musun dostum Otto…

Herr Işık anlattı… Yayınlattığım mektuplar internet üzerinden baya bi okunmuş ama Milliyet Blog yazarı emeklilerden pek okuyan, ilgilenen çıkmamış. Niye ki, dedim, açıkladı, gülmekten yerlere yattım…

Ciddiye almıyorlarmış…

Düşünsene, zaten iki yakaları bir araya gelmeyen, üç kuruş emekli maaşlarıyla ay sonunu getirebilmek için akla karayı seçen “fakir”ler, enflasyon koşullarında her gün artan hayat pahalılığı içinde Milliyet Blog’da gördükleri “Türkiye’de Hayat Emeklilere Güzel” ve “Hayat Son 1 Yılda Yarı Yarıya Ucuzladı… Türkiye Tam Bir Emekli Cenneti” başlıklarını görünce “bu Kenan Işık da “tırlattı” galiba, işi gücü bıraktı, emeklilerin düşük gelirlerini alay konusu yapıyor… zevzek…” filan diyip tıklamıyorlarmış blogları…

Düşünsene, yazıların doğruluğunun ve gerçekliğinin farkında değiller… Başlıkları görünce sanıyorlar ki Herr Kenan Işık Türk emeklilerden bahsediyor…

Gülmeyip de ne yaparsın… Ben böyle gülerken Herr Işık’ın yüzündeki ağlamaklı ve sinirli ifadeye de pek anlam veremedim ama…

Neyse… Konuya geleyim.

Bu Türkiye’den sizlere yağmur gibi yağdırmaya devam edeceğimi anladığım müjdelerin sonu gelmiyor dostum…

Önceki mektuplarımda da bahsetmiştim, anımsarsın. Türk Lirası Avromuz karşısında neredeyse yarı yarıya değer kaybedince Türkiye’de bizim paramız Avro cinsinden yarıya inen fiyatlar sayesinde  biz Alman emeklileri için hayatın iyice bedavalaşması sürecinin ardı arkası kesilmiyor. Önceki mektuplarımın mürekkebi kurumadan buradan, Türkiye’den yeni bir ucuzluk müjdesi vermeden duramadım.

Dün enflasyonla mücadele programı açıklandı.

TV’den pür dikkat dinliyorum.

Para politikasında, maliye politikasında, dış ticaret politikasında, istihdamda, üretimde, yatırımda, tasarrufta, bankacılıkta… acaba ne gibi önlemler alınacak… filan diye beklerken çıka çıka % 10 indirim kararı çıkmasın mı?

Evet dostum Otto, Türkiye’de hayat biz Alman emeklileri için ucuzlamaya devam ediyor. Avronun TL karşısında değer kazanması nedeniyle zaten her şey ucuzlamıştı, bu yüzde 10 indirim de “kaymağı” oldu yani…

Alınan kararlara göre yıl sonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapılmayacak, ilaveten enflasyon hesabına esas malların fiyatlarında da yine yıl sonuna kadar % 10 indirim olacakmış.

Hesap şuymuş. Yılın 3. Çeyreğinde yüzde yirmiyi aşan enflasyon rakamını yıl sonu itibariyle aşağı çekmek için bu önlem düşünülmüş. Bilemiyorum. Herr Kenan Işık’ın yalancısıyım. Aman, neyse… bu bizim konumuz değil. Biz zenginleşmemizin keyfini sürelim.

Halen Türkiye’ye gelmekte ayak sürüyecek misin, yoksa  benim gibi Almanya’dan aldığın emekli maaşınla gelip Türkiye’de bedava bir hayat sürmeye bir an önce başlayacak mısın?

Artık kendin bilirsin. Burada durum böyle… Türkiye biz Alman emeklileri için bedava yaşanabilecek bir cennet olmayı sürdürme konusunda kararlılıkla ilerlemeye devam ediyor. Bir an önce gelin, komşu olalım.

Sevgiler Otto… Dostun Hans

Not: Yukarıdaki satırlar Almanyalı yazlık komşum Hans’ın arkadaşı Otto’ya yazdığı mektuptur.

Kenan IŞIK