Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '16

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Ergenekon davasında tarihi karar ve mütevazi bir tespit!

Ergenekon davasında tarihi karar ve mütevazi bir tespit!
 

Alan da gaçan mı?


Yargıtay’ın Ergenekon davasında aldığı Tarihi Karar! "Ergenekon terör örgütü" kabulünde isabetli değildir.

21.04.2016- 09:50 Milliyet.com.tr http://www.milliyet.com.tr/ergenekon-davasinda-karar-gunu-gundem-2231079/

"Ergenekon terör örgütü" nün, kim tarafından ne zaman kurulduğunun, suçlarının, hiyerarşik yapısının ortaya konulmaması, liderinin belli olmaması gibi nedenlerle yerel mahkemenin "Ergenekon terör örgütü" kabulünde isabetli değildir.

“Ergenekon davasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Ergenekon davasında Yargıtay temyiz kararnı bugün açıkladı. Yargıtay'ın bugün verdiği Ergenekon kararı ile birlikte 9 yıllık süreç bitmiş olacak. Ergenekon davası Türkiye tarihinin en akılda kalıcı davalarından biri olarak hafızalarda yer etmiş olacak.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli orgeneraller Şener EruygurHurşit TolonHASAN Iğsız, emekli tuğgeneraller Veli Küçük, Levent Ersöz ile Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın da aralarında olduğu 274 sanıklı Ergenekon davasında Yargıtay son sözü söyledi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 231 sayfalık kararını özetleyerek okudu. Yerel Mahkemenin kararını esastan ve usul yönünden bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ'un ve İnternet Andıcı Davası'nın sanıklarının Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini belirtti. Yargıtay, hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması gibi usul yönünden bozma nedeni saydı. Yargıtay, Danıştay davasının Ergenekon Davasından ayrılmasına karar verdi. Kararda "Sebepsiz yere davalar birleştirildi ve yargılama uzatıldı. Hukuksuzdur.'Tek kuzudan 3 post çıkarttılar'  denildi”

Hukukçu bile olmayan Harun Özüdoğru’nun Ergenekon davasında yaptığı Tarihi Tespit! “ Bu adlandırma kurguculara mı ait?“

11.02.2011/Milliyet Bloghttp://blog.milliyet.com.tr/Uye/UyeBlogGiris/index.htm?BlogID=289257

“Ergenekon Terör Örgütü” kuran kişilerce, kendi örgütleri için, kendileri tarafından konulmuş bir isim mi? Yoksa bu adlandırma kurguculara mı ait? 

Emniyet Genel Müdürlüğü, yaptığı operasyonlardan birini adlandırmak için, kullanmıştı ilk kez Ergenekon kelimesini. O günlerde Emniyetin, giriştiği her tür operasyonu, bir isim vererek adlandırma alışkanlığı olduğundan, kamuoyu yadırgamaksızın, bu şekliyle gündemi kabul edebilmişti. 

Daha sonra Medya mensubu birileri, gözaltına alınan sanıkları ortak bir isimle adlandırmak için “Ergenekon Örgütlenmesi” lafını kullanmaya başladı. Zamanla bu adlandırmaya “Terör” kelimesi ve bilahare Silahlı Kuvvetler mensubu bazı subayların tutuklamalarıyla da, “Silahlı Terör” kelimeleri eklenerek, “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” diye yasadışı bir örgüt algılaması, kamuoyunun sindiriminden geçirildi. 

MİT’in, Emniyetin, TSK’nın ve Jandarmanın kayıtlarında, böyle bir örgütün varlığına rastlandığına dair bir açıklama duymadığımıza göre (ki tersine açıklamalar yapıldı) “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” KURUCULARINA değil, KURGUCULARINA ait görünüyor bu aşamada.”

Hafızamızı Tazeleyelim:

2005 Temmuz’unda; Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın , "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan" tutuklandı. Evi, bir terörist hücresi gibi basıldı, arandı. Hakkında tam 3 bin yıl hapis istemiyle dava açıldı. Prof. Aşkın'la birlikte tutuklanan üniversitenin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı intihar ettiAradan aylar geçti. (Bugün olsa ileri demokrasi gereği aradan aylar geçti demez, yıllar geçti derdik) 3 bin yıl hapsi istenen Prof. Aşkın beraat etti!

2006 Mayıs’ında; Darbe yapmaktan Başbakan'a suikast düzenlemeye kadar her türlü eylemi planlamış, krokiler çıkarmış "Atabeyler çetesi" yakalandı.  Çetenin, hükümeti düşürmeyi hedeflediği açıklandı. Bir dizi tutuklama, salıverme, yargılama. Temmuz 2012; sonuç beraat.

16.Ağustos.2010sanık sıfatı ile ifade veren Kara pilot Teğmen; Mehmet Ali Çelebi. savcının ileri sürdüğü mesnetsiz iddialar karşısında, savunma yapma gereği bile duymamış, sadece görüşlerini açıklamakla yetinmiştihttp://blog.milliyet.com.tr/Uye/UyeBlogGiris/index.htm?BlogID=289257

Şöyleydi o açıklama:

 “13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet; 

Mustafa Kemal’den, onun devrimlerinden, millet olarak, şahsi çıkarlarımız uğruna, ödün vere vere, Hasdal - Silivri, Zindanlarına çekildik. 

Bizi ihanete uğrayan Atatürk devrimleri buralara attı. Hakikatin ağırlığını yüklenemeyen geçim kapısı vatanseverliği de burada tutuyor.

İki sene önce; TSK’nın namuslu ellerinden, terörist olma şüphesi ile alındım. Kuvvetli suç şüphemi oluşturandelil klasörü incelendiğinde, Kemalizm’in; terörist ideolojisi ilan edildiğine tanık olacaksınız.

Bilinmelidir ki; Atatürk Devrimlerinin nasibi, terör iddianamelerine oyuncak olmak değildir

Bu iddialar; Mustafa Kemal’i anlama yeteneğinden yoksun, hastalıklı kafaların, sefil ruhların ürünüdür. 

Kurduğu devlette, onun sağladığı imkânlardan yararlananlar, onu yargılamaya çalışıyor. Şaşırmıyorum; çünkü bir diğer suç unsurum olan “Nutuk’tan” mikroplara karşı bağışıklıyım.

Mustafa Kemal’e ait düşüncelerle suçlanıyorum.

Ne güzel benim suçum, ne güzel benim davam.

Dilerim kuvvetli suç şüphem katlanarak artar. O zaman hayatım daha da anlam kazanacaktır.

Kürsüye ulaşabilmem 2 senemi çaldı.

Yüreğimdeki yurt sevgisi, askerlik gurur ve şerefimle, bir de 26 yaşımla oraya yürüyecek ve savunma vereceğim. 

Askere diz çöktürmeye çalışanlara, devlet ve milleti için peşinen ölümü tercih etmiş Türk Subayı’nı, iki senede, iki büklüm yapabileceğini zanneden sığ zihinlilere, tarihin şanlı sayfalarına layık Mustafa Kemal adını, terör sayfalarında lekelemek isteyenlere söyleyeceklerim var! 

Islah olmadım!

Bu toplantıyı izlemekte olan, Ebedi Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesini, titremeksizin vatan için bedenlerini feda eden ve şimdi adeta kabirlerinden başlarını kaldırırcasına bizleri izleyen şehit ruhlarının dileklerini, Türk Milletinin vicdanının sesini, kendi sesimde birleştirerek, bütün Dünya’ya haykırıyorum: 

Ben ıslah olmadım!

Hiçbir güç benim vatana olan sevgim ve onun azametini ıslah edemez!

Beni hıyanetin dostu, karanlığın yoldaşı olmama suçundan ıslah edemezsiniz!

İnancım odur ki M. Kemal düşüncesinin takipçisi olmak, Türk Milleti’nin ortak suçudur. Hiç değilse namuslu kalan, omurgasız olmayanların ortak suçudur bu. Türk Milleti’nin her bireyi potansiyel suçludur. 

Suç sayılan eyleme katılmam tam bir inanç ve bilinçledir.

Bu uğurda taşıyacağım prangalardan, mahkûm edileceğim en ağır cezalardan şeref duyarım.

Ama zindandan çıkacağımız gün bizi yeniden mahkûm etmeniz gerekecek.

Çünkü biz o gün de bu gün olduğumuz kadar suçlu olacağız.”

Bir gün sonra incelenmek üzere, İstanbul Emniyetince muhafaza altına alınan ve 1 dakika 23 saniye açılıp hafızasına, 139 şüpheli numara aktarılan telefonu; Ergenekon sanığı Mehmet Ali Çelebi’ye isnat edilen suçun kanıtıydı. Bir delil de "Suç sayılan eyleme katılmam tam bir inanç ve bilinçledir."  diyen ifadesi idi. SONUÇ BERAAT

Günün Hükümeti ve yakın çevresi, o günlerde İtalya’da gerçekleşmiş “Temiz Eller” operasyonuna benzeterek, operasyonu yapanları göklere çıkarırken, bağırsakların temizlenmesi (lağman) benzetmesi ile de sanık olarak yargılananları, bedensel atık gibi nitelemektedir. Önderleri, büyük kurtarıcıları da bugünlerde düşmüş olan o günkü bu davada rolünü, "Fahri Savcı" olarak ortaya koymuştur.

Bu gün gelinen noktada şu netleşmiştir artık:

Yasa dışı uygulama ve icraatlarına, yasallık kazandırmak için, adet yerini bulsun diye birbiri ile ilgisi olmayan yasaları, "Torba Yasa" adını taktıkları hukuk hamuruna bulayan mucitler, üstüne gaz sıkıp sokak ortasında dövemediği etkin karşı duruşları etkisizleştirmek üzere, "Silivri Torbası" adını verebileceğimiz icatları ile Hukuku çamura bulamışlardır. Mesele bundan ibaret olup, diğer işitilecekler, boş laftan öte değildir.

“Silivri Torbası” boşaldı. Darısı öteki torbaların başına.

 
Toplam blog
: 14
: 832
Kayıt tarihi
: 23.07.09
 
 

1957 Konya-Ereğli doğumluyum. 1960 dan bugüne İstanbul'da yaşamaktayım. İnşaat Mühendisiyim. 2 kı..