Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '17

 
Kategori
Anılar
 

Erkekler, Hadi Gene İyisiniz!

Erkekler, Hadi Gene İyisiniz!
 

Şimdilerde sıklıkla uğruyorum geçmişe. Belli ki yaşlanıyorum!

Doksanlı yıllardı. Ayda iki kez filan Kahire’ye gidiyordum. İşlerimiz o denli iyiydi. Esmerdim, Arapça konuşuyordum ve büyük büyük dedem (!) Luxor’luydu. Öyle havaya girmiştim ki takım elbisenin üzerine kefiye taktığım dahi oluyordu. Racon adına içtiğim; ama içime çekmediğim nargilenin kısa süre sonra sönmesine de kimsenin aldırış ettiği yoktu.

Vesselam, çok seviliyordum. Öyle ki -cehennem sıcağında tüm gün ter dökmenin mükâfatı- mutlaka arkadaşlardan birinin evine yemeğe davet ediliyordum. Yemek demek hafif kalır; ziyafet öncesi ve sonrası çaylar, kahveler, kurabiyeler; fuul, şıvarma, koşari ve etler; künefe ve baklavalarla kalori komasına girmek işten bile değildi. O zamanlar doğal ve dengeli beslenmeyle tanışmamıştım tabii ve bir oturuşta 3 porsiyon kebap, ekmek arası ekmek kadayıfı üzerinde kaymak yiyen 117 kiloluk bir devdim!

Mısırlılar ve -haklarını yemeyeyim, İranlılar da- çok can insanlar ve bizi çok seviyorlar. Mutlaka evlerinde ağırlarlardı beni.

Neyse, Kahire’ye ilk gidişimde ziyaret ettiğim fabrikanın teknik müdürünün bir ömür dostum olacağını o gün bilemezdim. Toplantıda kartvizitlerimizi değiştirdiğimizde ikimizin de yüzünde beliren şaşkınlık dolu ifade o akşam evde eşlerine (!) anlatırken de yerini koruyordu.

Adı Atta Kamel Shaheen’di.

Ata Kemal Şahin’le Atta Kamel Shaheen çok iyi dost oldular.

Eşlerinden biri doktor, diğeri -kendi gibi- mühendisti. Doktor olan 4 yaş daha büyüktü. Biri çayları, diğeri kurabiyeleri dağıtıyordu. Birbirleriyle şakalaşıyor, gülüşüyorlardı ve daha da ilginci -benim gideceğim akşamlarda- evde mutlaka kız kardeşler, baldızlar da oluyordu! Boylu boslu yeniçeri havasında Türk’ü tepeden tırnağa inceliyor, -parmağımdaki alyansa aldırış etmeden- manalı bakışlar atıyorlardı.

Bana göre garip bir durum olsa da kültürlerine, törelerine saygı göstermem gerektiğini biliyordum.

İkinci gidişimde konuyu Atta açtı: “Ya Ata, tek eşle hayat zor olmuyor mu? Kadıncağız da çok yoruluyordur tek başına. Siz de Müslümansınız, alsana bir hanım daha!” deyiverdi.

“Bizde çok eşlilik kanunlarla yasaklanmıştır Atta. Tek eşimiz olabilir. Önce resmi nikâh kıyılır, sonra da imamlar tarafından dinî nikâh.”

“İki defa mı nikâhlanıyorsunuz! Kutbu’l-kitâb” merasimini bizde müftüler yönetir. Kur’an okunur, evliliğin faziletleri anlatılır ve çiftlerin kabul beyanı ‘Ettim.’ ile de evlilik gerçekleşir.”

“Biz resmi nikâhta; iyi ve kötü günde birlikte olacağımıza dair söz verir, hayatı paylaşmaya ‘Evet.’ deriz.  Ama sonrasındaki dinî nikâhta biz de ‘Kabul ettim.’ deriz.”

“E fark yok işte! Neden ikinci hanıma izin vermiyor ki kanunlarınız, hiçbir erkek tek kadınla yetinemez; zina yapmıyor mu yani sizinkiler, gizli sevgilileri olmuyor mu? Hem evdeki kadın üzülüyor, hem de dışarıdaki. Evlenebilsinler, dışarıdakini de içeri alsın; bitsin sıkıntı!”

“Dışarıdaki olmasın Atta! Birbirlerine saygı, sevgi ve sadakatle bağlı olsun eşler; neden uçkur bu kadar önemli anlayamıyorum!”

“Neden uçkur olarak bakıyorsun ki konuya! Bak evime geliyorsun, eşlerim ne kadar mutlu görmüyor musun; abla-kardeş gibiler! İşleri, çocukların bakımını paylaşıyorlar. Üçümüzün de ayrı yatak odaları var. Biriyle kaç gece uyuyorsam, diğeriyle de o kadar uyuyorum, hak geçmiyor! Arada yalnız kalmak istediğimde de kendi odamda uyuyorum. Çocuklar da -hangi anneden olduklarını düşünmeksizin- birlikte büyüyorlar. Büyük günah ve suç olan zina da böylece engellenmiş oluyor. Bunun nesi ters geliyor sana?”

“Erkek tarafından bakarsan, kaktüs tarlasını gül bahçesine çevirebilirsin tabii. Peki, ya kadınlar da çok eşli olabilseydi?”

“Saçmalama Allah aşkına, hiç olur mu öyle şey! Cezası ağır! Konu dramatik bir yöne gidiyor, yumuşatayım bari biraz! Günümüzde kadınlar eğer evleneceği erkeğin sonradan ikinci, üçüncü eşleri almasını istemiyorsa baştan sözleşme imzalatabiliyorlar. İtiraf etmeliyim ki ikinci evlilik yapanların dahi sayısı azalmakla birlikte üç eşe sahip olanlara şehirlerde rastlayamazsın. Bence iki eş her konuda ideal çözüm. Sen bu yaz eşini de al, Hurghada’ya bizim yazlığa gel; benimkiler onu ikna eder! Üç baldızım var, -laf aramızda- hepsi de sana meftun. Bacanak da oluruz, fena mı!”

Atta’nın söyledikleri günlerce beynimde çınladı. “Konu uçkur değilse ve eşin de işlere yetişemiyorsa, sen yardım et; ikinci bir hanım mı almak gerekiyor?” diyemedim.

Hurghada’ya gitmedik ve konu da bir daha açılmadı.

Bu yaz İskenderiye’de büyük kızları Malika’yı evlendirdiler. Tören sonrası yemekte kulağıma eğildi ve “Kızım akıllı, sözleşme imzalattı damada!” dedi.

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..