Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '17

 
Kategori
İnançlar
 

Eski inançların günümüzdeki yansımaları…

Eski inançların günümüzdeki yansımaları…
 

Yazıma, sizlere bu yazıyı hazırlamamda bilgilerinden faydalandığım Harward üniversitesi profosörü Gönül Tekin’e teşekkür ederek başlıyorum.

Dünyada tanrılardan söz edilecekse akla hemen Mezopotamya gelir. Çok tanrılı dönemlerin tanrılarının büyük bölümü o coğrafyadan çıkmıştır. Bilindiği gibi büyük taraftarı olan dinlerin çoğu da bu bölgeden çıkmıştır. Bunun sebebi ise son büyük buzul çağı sonrası toplu olarak yaşamın görüldüğü ilk yer günümüzdeki basra körfezidir. Son dönemde yapılan detaylı su altı araştırmaları bunu göstermektedir. Din kitaplarındaki “cennet” tasvirinin bile bu bölgeye göre yapıldığı dillendiriliyor. Bu konu bu günkü konumuz değil. Umarım yakında bu konu ile ilgili de yazarım.

İnsan bir kere inanmaya görsün. Onu inancından döndürmek çok zordur. Bir de bu inanç soyut ve eskilerden gelen bir inançsa onu değiştirmek hemen hemen imkansızdır. Bu itibarla dinler, insanların bu inançlarını değiştiremedikleri için biraz revize ederek kendi içlerine almışlardır. Yazılı olarak bize kalmış olan Sümer medeniyetinden başlayarak bazı revize edilmiş inanç modellerini paylaşıyorum.

Noel’in kökeni: Noel ağacı olan çam ağaçlarına her türlü süsün döşenmesi uygulaması bitki tanrısı olan Tammus’un her türlü meyveyi taşımasından kaynaklanmaktadır. Tammus’un ağacı yaşamın, bilgeliğin ağacıdır. Tammus can veren ve yeşeren olarak nitelendiğinden İsa’nın ölülere can verme hikayeleri buna uyarlanır. Tammus, son bahar ve kışın derin uykuya galarak yer altına iner, ilk bahara doğru geri gelir. Yer altından dünyaya yirmibeş Aralıkta döner. Bu yüzden çam süslenerek bu dönüş kutlanır. Ancak bin yıllar sonra Hıristiyanlar İsa’nın bilmedikleri doğum gününü 25 Aralık olarak kabul edip bu eski inancı bir Hıristiyan inancına dönüştürmüşlerdir.

Hz. Musa ve asası: Hz. Musa’nın asası ile Tammus ağacının ilişkisi şöyledir. Tammus ağacı tanrıyı temsil ettiğinden zaman içinde tapınakları yapan ve bu tapınaklarda kutsal ağacı koruyan kırallarda tanrı gibi görünmeye başlamıştır. Çeşitli hükümdarların ve Musa’nın asası ağaç dalını simgelemektedir ve Tammus’un cennet ağacından gelmektedir. Ağaçtan alınan dal da tanrı kadar güçlüdür ve Musa’nın gittiği her yer yemyeşil olur. Eskli zamanlarda hükümdar rahip veya din büyüğüdür. İleriki zamanlarda bu iki görev ayrılmıştır.

Sümerlerde hükümdarlar direk tanrı değil de onların seçtiği vekil olarak görülür. Onlar tanrıça İnanna ile evlenebilir. Hıristiyanlıkta İsa’nın kilise ile evlenmesi bu olaya dayanır.

Kutsal su ve mezarlıktaki selvi ağaçlarının kökeni: Tammus tanrısı yer altı ve tatlı suların tanrısı Enke’nin oğlu olduğu için Tammus tapınaklarında kutsal suyu temsil eden bir havuz veya çeşme bulunur. Ayrıca tapınaklarda ölümsüzlüğü temsil eden selvi ağacı da bulunur. Günümüz mezarlıklarına selvi ağacı dikimi buraya dayanır.

Tıptaki yılan sembolünün kökeni: Ağaç tanrısı olan Tammus’un sembollerinden biri de yılandır. Sembolde iki yılan birbirine kıvrılmış olarak bulunur. Tammus’un iyileştirici özelliğini taşıyan bu sembol günümüzde tıbbın sembolü olarak kullanılmaktadır.

Kartal sembolü: Tammus’un sembollerinden biri de güneştir. Batmayan yıldız olan Sirius yıldızı ile ilişkili olarak güneşin sembollerinden biri dekartaldır. Bu sembol ilerleyen süreçlerde çeşitli bayraklara amblem olmuştur.

Hz. İbrahim: İbrahim bir tapınak rahibinin oğlu olarak doğup günümüzde güney Irak’ta bulunan Ur şehrinde yaşamıştır. Babası çok bilgili ve gökyüzünü iyi bilmekteydi. İbrahim’in bilgisi babasından gelmektedir. Babası ve ailesi ile bu gün Türkiye’de bulunan Urfa şehrine göç etişlerdir.

Domuz eti neden yasak: Tammus ve İnanna’ın bizon ve domuz tarafından öldürülmesi ile ilişkili olarak sıcak günlerde domuz etinin dayanamaması, ekonomide ve ticarette domuzların koyunlar gibi yürüyememesi ve göç edememesi ölüm tanrısı Nergal’in timsalinin domuz olması ile bağlantılı olarak İslam dininde domuzlar yasaklanmış olabilir.

Allab-Kaab tapımı Hacer-ül esved ve kabenin kökeni olabilir mi: Tanrılar ve tanrıçalar ilerleyen süreçlerde çeşitli toplumlarda başka bir şekle bürünerek karşımıza çıkmaktadır. MÖ:100 ile MS: 400 arasında Ürdün çevresinde bir devlet kurmuş olan Nebatiler, İran, Babil ve romanın inanç anlayışlarını barındırmaktaydılar. Buradaki asma ve şarap tanrısı olan Dusares’in Karşısında Sümer tanrısı İnanna’nın veya iştar’ın bir başka görüntüsü olarak tanrıça Allat bulunmaktaydı. Allat Kuran da da geçmektedir. Allat tanrıçasının başka bir adı da Kaab’dır. Allat veya Kaab’ın tapınılan sembolü siyah bir taştır. Bu inanç ile İslam’daki Hacer-ül esved ve Kabe inancı neredeyse birebir benzerlik göstermektedir.

Hıdırelles’in kökeni: Güneş tanrısı olan İlyos, ya da İlyas, berket tanrısı Temmus ile birleşerek Hızır-İlyas olarak baharın gelmesi şeklinde kutlanmaktaydı. Günümüzde hala Hıdırellez olarak kutlanır. Tammus bir tanrı olarak MS: onuncu yüzyıla kadr varlığını sürdürebilmiştir

Sizlere birkaç araştırmayı anlattım. Araştırıldığında hemen hemen bağımsız denilebilecek yeni bir inanç yok. İnanç alanında insanlığın son buzul çağından beri (yaklaşık 15000 yıl) çok fazla yeni bir şeyler üretmediğini görüyoruz. Çok tanrı, tek tanrı, din gibi kavramlar, insanlığın evrilmesine paralel olarak evrilip bugüne gelmiş.

İzmir 17.01.2017

 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..