Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Esma'nın yüzüğü (6. bölüm) devam edecek

Esma'nın yüzüğü (6. bölüm) devam edecek
 

grev


“Herhal Remzi de size demiş bunu” dedi.


Başkan “evet Remzi hoca konuyu bana anlattı. Ben onun için geldim” dedikten sonra “yalnız Halime teyze; yanlış anlama. Önce bu iş yerinde örgütlenme şansımız olup olmadığını araştırayım. Çünkü eğer örgütlenme başarısız olacaksa hiç boşuna işçileri yakmayalım. Senden isteğim bu iş yeri ile ilgili en sağlam bilgileri kimden alırım?” diye sorduğu sırada Remzi hoca “hala başkan doğru söylüyor. Olmayacaksa hiç maceraya gerek yok. Ben bunun içi başkana ‘bayramı fırsat bilip gidelim. Halanın yanında iki üç gün kalır bir bakarsın durum ne?’ dedim” diye açıklama yaptı.


Hala bu sırada bir başkana bir Remzi hocaya bakıyordu. Sanki bu söylenenleri anlamamış gibi bakıyordu. Ancak lafa girince söylenenleri çok doğru anladığını gösterdi. “Tamam be ya ben da onu süylerim ya. Başkanın dedi gibi olmacaksa Esma kıza ‘bu iş zor kızım. Sen de bu işi fazla kurcalayıp işinden olma deriz’ olur biter” deyince başkan “bu sendika işini tek o kız mı biliyor?” diye sorunca Halime hala “tabi o bilir. Ben temin onu dedim ya. Geldi bana “hala süyle senin yegene bulsun bize bir sendika’ dedi dedim ya” deyince başkan “yani başkasının mesela öteki kızların hiç haberi yok mu Esma’nın size söylediklerinden?” deyince Halime hala gevrek gevrek güldü “tabi yok be ya. Ben anladım sizi. Sen sandın bu kızlar hep beraber geldi süyledi bana ‘büyle büyle’ diye” dedikten sonra “sen bilmezsin tabi Esma’yı. Tam komitacıdır o be ya. O demezse üldür ağzından tek laf alamazsın. Üyle bir kızçedir Esma” dedi.


Başkan bu bilgiye sevinmişti. “İşte benim de aradığım böyle ağzı sıkı bir iki işçiyle görüşüp bilgi almaktı. Bu verdiğin bilgi iyi... Demek bu işte ilk olarak onunla görüşeceğiz de bu nasıl olacak. Mahallede kimsenin dikkatini çekmeden nasıl olur ki bu?” deyince Halime hala “ne maallesi be ya. Te burası ne güne durayı? İşte burda gürüşürsünüz be ya” dedi.


Bu sırada dışarıdan “anacık sen nerdesin be ya! Dayı oğlu gelmiş” diye bir ses gelince Halime hala başkan ve Remzi hocaya gülümseyerek ‘sus’ işareti yaptıktan sonra kapıya yönelirken “O hoş geldin ‘H’amdi. Sen nerdesin be ya. Bak burda başka kim var bil bakalım?” dedi.


Hamdi “başka kim var ya?” diye içeri girdi. Annesinin arkasına bakarken başkanı görüp annesine “o kim ki” diye kaşınla işaret ediyordu.


Halime hala “tanımadın mı be ya Ismayıl’ı?” dedi.


Hamdi daha şaşırmışken Halime hala “nasıl bilmesin be ya. Nevriye teyzemin torunu Ismayıl. Ne çabuk unuttun be ya. Te şu kadar oynardınız ikiniz” deyince Hamdi zorunlu olarak tanımanın verdiği sıkıntıyla önce Remzi hocaya hoş geldin deyip ona sarılıp öperken gözü başkandaydı.


Remzi hocadan sonra başkana yönelip “hoş geldin Ismayıl. Kusuruma bakma tanıyamadım seni be ya” deyip sarılıp öperken hem Halime hala, hem de Remzi hoca kahkahayla gülüyordu.


Hamdi başkanın öpüp ayrıldıktan sonra “ne güleysiniz be ya? İnsan unutamaz mı? Ne çok zamandır görmedim ben Ismayıl’ı çok değişmiş. Saçları sarıydı bunun be ya. Amma değişmiş” dediği sırada Halime hala daha bir kahkahayla gülmeye başladı.


Hamdi’nin şaşkınlıkla düştüğü hali çok komikti. Çünkü ne söylese bir fazla gülüyorlardı.


“Siz ne güleysiniz böyle hakır hakı be ya. Benla maytap mı geçeysiniz?” derken başkan, Remzi hoca ve Halime hala bir süre daha gülmeye devam ettikten sonra Halime hala “ah benim akılsız oğlum ah” dedikten sonra Remzi hocaya “sen de bileysin bu küçüklükten hep büyle safıdı. Okula gider arkadaşının cekatını benim diye giyer gelir, oyun oynadığı yerde çantasını unutur da gelirdi” dedikten sonra gülme ile sırıtma arası kendine bakan Hamdi’ye “a benim salak oğluçum. Hiç sarı insan sonradan ‘başkanı gösterip’ büyle olur mu? Bir düşünsene be ya” deyince Hamdi daha şaşırmış bakıyordu.


Remzi hoca “dayıoğlu sana şaka yaptık. Başkan sendikacı. Halam bana haber salınca ben de başkana söyledim. Birlikte çıkıp geldik” dedi. Başkanın sendikasının ismini söyledi.


Bu açıklama üzerine kendine gelen Hamdi “tabi ya anlamıştım, arkadaş yabancı. Ama anam yok mu anam. Hep büyle benlen maytap geçer bu” diye anasına gülümserken “kusura bakma arkadaş. Ben sizin sendikayı iyi tanırım. Bi kere de arkadaşlarla gelmiştik oraya” dedi.


Halime hala hala gülüyordu. Sonra birden kendine geldi.


Eyvah be ya… Lafa tutulduk. Açmısınız tokmusunuz sormadım size” derken özür diler gibi bir bakışı vardı.


Remzi hoca “’H’ala akşama az kaldı be ya. Değil mi başkan?” deyince başkan “tabi tabi” dedi.


Halime hala “Akşam da yakınlaştı. Ben mutfağa gireyim” dedi sonra dönüp “sizin istediğiniz özel bir yiyecek var mı? Bizim muhacir yemeğini belki sevmesiniz” deyince başkan bir şey demeden Remzi hoca “bırak hala maytap geçmeyi be ya. Sen yaparsın da biz sevmeyiz ha” dedikten sonra başkana dönüp “başkan az sonra parmaklarını yeme ha. Benden söylemesi” dediği sırada Halime hala kafasını sallayarak mutfağa gitti.


Başkan, Hamdi ve Remzi hoca baş başa kalmıştı.


Remzi hoca baştan halasının telefonunu, başkanla görüşmesini buraya geliş nedenlerini kısaca Hamdi’ye anlattı.


Hamdi “biz de arkadaşlarla kaç kere konuştuk bunu. Size haber vermeyi düşünüyorduk” dedikten sonra “anacık bizden önce davranmış” dedi. Kendisine ve arkadaşlarına bir görev düşerse seve seve yerine getireceklerini söyledi.


Başkan “sağ ol Hamdi. Yolda da Remzi hocayla konuştuk. Bu iş yeri daha önce bir sendikalaşma yaşamış ve epey işçi atılmış. Şimdi işveren olası bir sendikalaşmaya karşı daha uyanıktır. Onun için benim düşüncem önce bu işyerinde bizim sendika olarak örgütleme şansımız var mı? Onu araştırmak gerekiyor. Bu nedenle şimdilik bu çalışmanın kendi aramızda kalması lazım… Remzi hocaya da söyledim. Sakın yanlış anlama; ama şimdilik başka hiçbir arkadaşa söyleme. Burada çalışmayı olabildiğince gizli yapalım. Çünkü bizim iş kolunda işverenler çok vahşi oluyor ve anında işçiyi sokağa döküyor. Demem o ki bir hatayla işçileri işsiz bırakmayalım” dedi.


Başkanın bu uzun konuşmasını kesmeden ilgiyle dinleyen Hamdi “haklısın başkan bizimki yardım. Nasıl olacağına elbet siz karar vereceksiniz. Arkadaşların haberi olsa da sizin kararınıza saygı duyup uyardı” deyince başkan “biliyorum. Söylemene gerek yok. Bizim bütün işyeri örgütlemelerinde, grev ve direnişlerimizde en büyük desteği sizden, İKD den öğretmen arkadaşlardan alıyoruz. Tabi diğer sendikalar oralardaki işyerleri özellikle Maden-İş in desteğini saymama gerek yok. Ancak sen de takdir edersin her iş kolu hatta her iş yeri farklı özellikte. Bunu gözeterek örgütlenme yapmaya çalışıyoruz. Biliyorsun biz yeni sendikayız. Bu kısa süreçte birçok başarımız, başarısızlığımız oldu. Tabi tecrübe de kazandık. Sonra başarının sahibi çoktur, başarısızlıksa yalnız sizindir” dedi.


Başkan böyle deyince gülüştüler…


Hamdi onlardan İzmir’le ilgili ‘olan biten hakkında’ bilgi almaya çalıştı. Kendisinin dernek çalışmalarına fırsat buldukça katıldığını, mahalleden dernek üyesi arkadaşlar olduğunu söyledi.


“Ben aslında evlenince gençlikten çıktım” deyince gülüştüler.


Remzi hoca “’h’ala Esma kıza çok güvenir. Bi onun haberi varmış bu işden” deyince Hamdi “anacık zaten işi baştan halletmiş. Esma varsa gerisini düşünme; o ka yani” dedi.


Sonra “onun ‘h’üseyini bi alışı var. Süylesem inanmazsınız” derken Halime halanın kapıdan başı gözüktü “oo beyler siz lafa dalmışsınız” dedikten sonra Hamdi’ye “sen gel bana yardım et de milleti aç komayam, hadi çabuk be ya” derken Hamdi gülümseyerek “geldim anacık” deyip Halime halanın ardından mutfağa girdi. Orada Hamdi’nin “anacık benim ‘h’anımı çağıraydın be ya. Neye çağırmadın” deyince Halime halanın “vakit mi oldu. Kızçeler varken geldiler. Onlar başkanın niye geldini fark edecek diye valla akla karayı seçtim” dediği Hamdi’nin de “onlara başkan için yegenim Ismayıl demedin mi be ya” deyince Halime halanın “demem mi be ya. İnansınlar deyi Remzi işareti verince sarıldım başkana” dediği ve Hamdi’nin “ee o zaman neye akla karayı seçtin be ya” deyince “Esma vardı be ya. Sen Esma’yı bilmezmisin ne kızçe olduğunu” deyince Hamdi’nin kahkaha sesi geliyordu.


Bu sesleri odadan duyan Remzi hoca başkana “ben böyle anlaşan ana oğul görmedim. Bunlar hep böyle muhabbet kuşu gibidir” derken başkanın aklı Halime halanın “Esma vardı be ya. Sen Esmayı bilmezmisin, ne kızçe olduğunu” deyişi vardı.


Burada epey yol arkadaşı olacağı anlaşılan Esma’ya merakı artmıştı. (devam edecek)
 

 
Toplam blog
: 182
: 232
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Sanat Enstitüsü yapı bölümünden 1967 yılında Denizli'den mezun oldum. Buca Mimar Mühendislik Özel..