Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '15

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'de gülen gözler, neşeli günler!

Akşama saat sekizde Fenerbahçe-Bursaspor maçıyla başladık, saat 23.30’a geldiğimizde Fenerbahçe Ülker Euroleague’de dörtlü finallere katılmak üzere Tel Aviv deplasmanından zafer kazanmıştı.

Her iki karşılaşmanın birbiriyle kesişmesi Fenerbahçe’nin bir spor kulübü olduğunu bir kere daha bize göstermiş oldu.

F.Bahçe'nin zaferi telefon santralini kitlediÖncelikle tebrikler Fenerbahçe Ülker, bize büyük bir heyecan yaşattın ve mutlu ettin.

Fenerbahçe Ülker’in F4 zaferini elde ettiği dakikalarda Türkiye’de 11 cm’lik ofsayt tartışmaları devam ediyordu. Futbolu tuvalet kâğıdı referansı seviyesinde anlayabilen ve değerlendiren yorumcu dünyamız için 16 gün önce Fenerbahçe’nin yaşadığı suikasttan çok daha önemli bir detaydı bu konu.

Öyle olacak ki metrobüste ayakta kalsa bunu bile hileye bağlayıp, sonra da bu bizim işimiz değil diyecek Bursaspor teknik direktörü karşılaşma sonunda sıcağı sıcağına hemen kaybettiği karşılaşmanın teknik detayından önce buna odaklanmıştı.

Evet, 11 cm. ofsaydı konuştuğunuz kadar 4 Nisan’ı konuşup, tepkisini gösterebilseydiniz Türkiye’de bir şeyleri değiştirirdiniz ama olmuyor, yetmiyor.

Maalesef Türkiye hala 4 Nisan olmamış gibi davranmaya devam ediyor, üstelik yine Fenerbahçe’yi şaibe altına alarak, hedef göstererek yapıyor.

Fenerbahçe - Bursaspor: 1-0“Biz tecrübe olarak, hilelere alışkın değiliz.”

Ne demektir bu?

“Karşımızda tecrübe olarak hilelere alışkın bir takım var!”

Bu mudur şimdi?

Kendinizi bu kadar temiz göstermeye çalışmayın, nedir bu gayret; rakibinizi de bu kadar kirletmeye çalışmayın, çıkın sahada bileğinizin hakkıyla yenin!

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tan sonra Bursaspor’u da net ve üstün bir oyun sonrasında zor da olsa bulduğu golle yenerek ligde yeniden liderlik koltuğuna oturmuş oldu.

Fenerbahçe’de yeni adet maç başlamadan sakatlanmalar oldu. Kuyt’ın ısınırken sakatlanması bütün planları alt üst etmiş oldu ve bu sezon bir ilk yaşandı ve Sow, Webo ve Emenike’den oluşan bir üçlü forvet hattıyla çıktı İsmail Kartal.

Emenike’den Kuyt olur mu ilk yarı bunu bekledik.

Olmayacağı ortadaydı. Emenike olmuyor, neden bu zorlama, çok rahatsız edici bir duruma dönüşüyor.

Soyunma odasında İsmail Kartal muhtemelen Caner’e dönüp, “Kuyt gibi oynayabilir misin” sorusunu sormuş olacak, devre başlarken Hasan Ali tercihinin oyuna girdiğini, Caner’in de sağ kanada geçtiğini gördük.

İşte bu hamle bir anlamda Fenerbahçe’ye maçı kazandıran bir yenilik oldu. Teknik direktörlerin oyuna bu şekilde yaptıkları müdahaleler, Emenike’yi kazanmak adına bıktırırcasına saçma sapan inatlaşmadan çok daha değerlidir.

Tam Obradoviclik bir hamleydi İsmail Kartal Caner’i sağa çekmesi.

Caner kuşkusuz ters ayakla sağ kanatta Kuyt gibi oynayamadı; Hasan Ali de Caner olamadı. Ancak, ikinci yarı çok daha etkili ve baskılı bir Fenerbahçe çıktı ortaya.

Webo’nun golü öncesinde ceza sahasına ortayı yapan oyuncu Kuyt’a devşirilen Caner oldu.

Webo, Galatasaray ve Beşiktaş karşılaşmalarında galibiyetleri getiren gollerin öncesinde pozisyonları hazırlayan futbolcu olarak sivrilmişti, Bursaspor’a golü atmak onun kısmetine düştü.

Böylece İsmail Kartal da bir şeyi görmüş olmalıdır, diye umut ediyorum.

Tabii bu gollerin oyunun son bölümlerine sıkışıyor olması Şükrü Saraçoğlu’ndaki gerilimi çok arttırıyor ve gol inanılmaz büyük bir sevinç patlamasına dönüşüyor.

Golden sonra akıllar tamamen Tel Aviv’e kaydı. Televizyonumuzdaki kanalı çevirdiğimizde Fenerbahçe Ülker’in önde olduğunu görmek, üç gün önce yazdığımız, düşündüğümüz ve tahmin ettiğimiz şeyin gerçekleştiğinin karşılığıydı.

Maccabi’nin Koçu, kendi saha avantajından söz ederken, Fenerbahçe’nin henüz kendi atmosferiyle karşılaşmadığına vurgu yapıyordu.

Fenerbahçe Ülker bir sezon içinde hem CSKA Moskova, hem Olympiakos, hem Barcelona hem de Maccabi’yi Euroleague’de deplasmanda yenen ilk takım oldu.

Kuşkusuz bu bir tesadüf değildi.

Fenerbahçe Ülker oyunuyla, mücadelesiyle, azmiyle, gücüyle, arzusuyla, sert takım oluşuyla rakiplerini çaresiz bırakan bir ekip haline geldi.

Bu eserin sahibi Obradovic’tir.

Karşılaşmanın en kritik anında, maç beraberliğe gelmiş, taraftar tam havaya girmişken, kendinden emin bir şekilde masaya mola işareti yaparken biraz sonra tahtaya çizeceği set ile oyunun tüm kaderini değiştireceğini bilen bir kahin bilge görüntüsüne sahipti.

Sanki “beşin günün şafağından önce beni bekleyin, doğuya Tel Aviv’de gün doğumuna bakın” diyen Beyaz Gandalf gibidir.

Bu başarı kuşkusuz bir takıma aittir ancak takımı yarata Obradovic’tir.

Basketbol tarihimizin en önemli kırılımlarından biri olabilir.

Fenerbahçe’de neşeli günler başladı, herkesin gözlerinin içi gülüyor. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..