Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '12

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe düşmanlığı üzerinden pirim yapmak

Fenerbahçe düşmanlığı üzerinden pirim yapmak
 

Büyüklüğünü İslam ÇUPİ söylemiş. Bize eklemek düşmez..


Türkiyenin en güçlü ve en çok taraftara sahip  derneği olan Fenerbahçe Spor Klübü  kurulduğu günden bu güne kadar  hemen her konuda topluma öncülük etmiş ve  bir çok ilkleri yaşatmış  genel amaçları doğrultusunda halk için  faydalı faaliyetlerde bulunmuştur. Futbol branşı ülkemizde her spor branşından daha fazla ilgi görmekte, daha çok takip edilmekte daha çok seyirci toplamaktadır. Bu nedenle branşları içinde futbol olan spor klüplerinin başarıları ve toplum üzerindeki pozitif ya da negatif etkileri sadece futbol üzerinden değerlendirilegelmiştir. Özellikle ülkemizdeki futbolun birinci temsil yeri olan süperligde yer alan takımlarımızın yönetici, oyuncu ve teknik adamları çok daha sık medyada yer almakta olumlu ya da olumsuz yönleri halk tarafından kolayca görülebilmektedir. Burada medyanın belli bir kulüp ya da yönetici ya da oyuncu leh ve aleyhine yazdığı yazılar kritikler ve yorumlar halk tarafından yakından takip edildiği için kolayca kara propaganda yapılabilmekte ve yayın ya da spor medyası kendi amaçları nedeniyle yanlış, yanıltıcı eksik ve taraflı haberleri kolayca yapabilmektedir. İstediği oyuncuyu o kadar güzel lanse edebilirki onu milli takıma bile aldırabilir.. İstediği kişiyi başkan seçtirebilir ya da yayın ve yazılarla bir başka adayı rahatlıkla taraftarının gözünden düşürebilir. 

Bu tür olaylar spor basınını da gruplaştırdı. Her yazar kendi sempati duyduğu kulübün olumlu yönlerini ön plana çıkarmaya çalışırken diğer kulüpleri de aşağılamaya hatta karalamaya kadar gitti. Öyleki her takımın bir spor yazarı oldu. Eğer o yazar o  takım için olumsuzlukları dile getirirse bir daha ne kulübe alındı nede antrenmanları izleyebildi. Bunun gibi bir çok avantajdan yoksun kalmak istemeyen spor basını yazarı veya spikeri hiç bir  zaman doğruyu yazmayı amaç edinmedi. Bir çok kez hayal yazdı hayal üretti. Karalama yaptı. Bu durum  yüzde doksan bütün spor camiası içinde olan insanlar için geçerlidir. Belki yüzde on luk kısım varki onlarda çok az yazı yazmakta ve hatta bu nedenle hiçte popüler olmamaktadır. Bırakın popüler olmayı yazıları bile çok az okunmaktadır. Oysa bir çok gerçekler ve doğrular  bu yazarların kalemlerindedir.

Kendim Fenerbahçeliyim. Fenerbahçeli olmak öncelikle rakibe saygı duymaktır. Çünkü hiç bir spor branşında rakibiniz olmadan ne müsabaka yapılabilir nede bundan zevk alınabilir. Spor bir yerde müsabaka ile yarışma ile anlam kazanır. İstanbul'un en eski ve köklü halen faaliyetlerini sürdüren kulüpleri elbette büyük bir rekaber içerisindedirler. Ve bu rekabet biz taraftarlara heyecan ve mutluluk vermektedir. Spor basını da aynen böyle düşünmekle birlikte yani Fenerbahçe'nin ancak Galatasaray ile yada Beşiktaş ile rekabeti olmalıki hem başarı artsın hem heyecan olsun hemde seyir zevki olsun. Bu üç büyük kulübümüz  her branşta faaliyet gösterebildiklerinde, spor yapan gençlerimizin sayısı artacak, tesislerimiz artacak ve uluslararası yarışmalarda ülkemiz sporcuları bu rekabet dolayısılya yüksek başarı sağlayabileceklerdir. Bu güç üç büyük külübümüzde de vardır. Ancak bunlardan en fazla branşta faaliyet gösteren ve faaliyet göstermekle kalmayıp her zaman birinciliğe oynayan tek kulübümüz Fenerbahçedir. Son on yılda gerek tesis gerek branş gerek sporcu sayısı ve başarısı bakımından Fenerbahçe tek büyüktür.  Bu durum taraftarı olduğum kulübüm ile en büyük övünç ve gurur kaynağımdır. Fenerbahçe sadece profesyonel futbola değil amatör branşlara da yatırım yaparak başarılı gençleri yetiştirecek ortam ve imkan sağlayıp onları uluslararası yarışmalarda  hem sporcunun ve özelliklede klübün reklamını yaparak marka değerini artırmaktadır. Bu gün en çok lisanslı  spor ürünleri satan mağaza neden sadece Fenerbahçenindir? Aynı marka neden Fenerbahçe'ye diğer kulüplerden daha fazla  ödeyerek reklam vermektedir? Bir çok branşta faaliyet göstermesi  ve hemen hepsinde zirvde olması neden olabilir mi? 

Zaman zaman bazı gazetelerde taraftar sayısı hesaplanmakta ancak her nedense Galatasaray hep önde çıkmaktadır. Oysa bu sayısal üstünlük  neden takımının lisanslı  ürünlerini satın almak konusuna yansımamaktadır. Neden reklam gelirlerine yansımamaktadır?  İki sonuçtan biri yanlıştır. Amacımız Fenerbahçe'nin taraftar sayısının daha çok olduğunu iddia etmek değil her zaman taraftarının kulübünü desteklemesi olayıdır. Bu döngü sonuçta yine Fenerbahçe'ye kazandırmakta dolayısı ile taraftar bundan mutlu olmaktadır. Bir taraftar için en büyük gurur takımının sportif başarısı olduğu kadar  toplum için faydalı sosyal etkinliklerde de hep öncü ve örnek olmasıdır. Kurulduğu günden bu güne kadar Fenerbahçenin öncülüğü büyüklüğü ve liderliği burdan gelmektedir. Bu nedenle rahmetli  spor yazarı İslam ÇUPİ  bunu ne güzel yazıya dökmüştür. Fenerbahçenin büyüklüğü ne kupa ne şampiyonluk büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir şeydir. Adı konamaz.

Yıllar öncesinden bir yazısı aklıma geldi rahmetli üstadın. Selçuk Yula için yazılmış idi. Ve  bu büyük oyuncuya hem sitem ediyor hemde yol gösteriyordu.

-Altay maçında hakeme küfür.

Romanya maçında Rumene tekme.

Maşallah iyi gidiyorsun.

Sırtındaki o Fener formasını evde ananın sandığından mı aldın?

Ay yıldızlı formayı git tekme at diyemi giydirdik sana.

Biraz futbol oynuyorsun.

Eh golde atıyorsun.

Futbolcu SELÇUK. Hayır Şımarık Selçuk.

Ama  dikkat et. Bir çöküş başlangıcındasın.

Gerek camian gerek biz seni bir silip attık mı yedi ceddin gelse eski Selcuk'u yerine koyamaz. Sahaya ilk çıktığında özür dileyeceksin bizden. Yemin edeceksin adam olacağım diye.

Yoksa bu memleketten ne Selçuklar geldi geçti..

Böyle yazmıştı üstad. Hem uyarı hem yol gösterme hem sevgi  hem beğeni. Şimdiki yazarlara  neden örrnek olmaz eski üstadlar. Yoksa paranın gücümü insanı doğruluktan adaletten ve eşitlikten uzaklaştıran. 

Alex De Souza 2004 yılında Fenerbahçeye transfer olduğu sezon oldukça iyi bir başarı göstermişti. Sezon sonu ise  şu anda bile bir gazatede yazmay devam eden Turgay Demir bir yazısında Alex in bu sezon geçen sezonunun yarısı kadar bile gol atamayacağını ve başarısının en fazla bu kadar olduğunu  hatta belki ülkesine bile dönebileceğini yazmıştı.  İnanmayan arşivleri  karıştırsın. Rahatlıkla bulabilir. Bu görüşünü köşesinde dile getirmesindeki amacın ne olabileceğini yazmama gerek yok. Asla bir bilimsel düşünce değil. Asla bir iyi niyet değil. Kendisine haftaya Kadıköye Alex De Souza nın heykelinin dikileceğini birileri hatırlatmalı ve o yazısını da önüne koymalı.

Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün.  2011 yılı 3 Temmuzdan bu güne kadar Ercan Güven ise Fenerbahçe aleyhine o kadar çok yazı yazdıki yazılarının büyük çoğunluğunu ağırlıklı olarak şike ve Fenerbahçe camiasına yönelik olarak yazdı. Şike vardı Fenerhaçe yapmıştı. Bu şiddetle cezalandırılmalıydı. Fenerbahçe ve başkanı ve yöneticileri ceza almalı ve Türk futbolu kurtulmalıydı. O dönemde, olmayan, yalan olan bir çok şeyi yazan basın en büyük şikeyi yapmamışmıydı? Şu anda bile en büyük şike basının ve yazarların kendi içinde değilmidir? Fenerbahçe'yi başkanını hedef alarak prim yapmaya çalışmak Ercan Güven gibi araştırmacı bir gazeteciye asla yakışmadı, yakışmıyor. Kendisini diğer güruhtan ( Toroğlu, Baransu, Çakar vs. gibi yazar bile olmayan) ayrı tutarak anlamaya çalışarak  acaba biz mi yanılıyoruz diyerek değerlendirmeye çalıştıysamda bilinçaltında bir Fenerbahçe düşmanlığı olduğunu görmek zor olmadı. Çünkü aynı yada benzer konularda farklı kulüpler ve kişiler için çok daha olumlu yazmaya gayret gösteren E.Güven konu Fenerbahçe olunca daha agresif ve şiddetle kalemine sarılmakta tereddüt etmiyor. Elbette kendi düşüncesini gazetenin ona verdiği yerde özgürce yazabilir. Doğrusu da yanlışı da kendisine aittir. Ancak her spor yazarı yazdıklarıyla değerlendirilir ve geçmişteki yerini ona  göre alır. Son olarak Ali Yıldırımın Fenerbahçe başarılı olduğu için sevilmiyor diyerek örneklerle bunu açıklamasını Ali Yıldırım'ın bunu dile getirme amacından uzak bir şekilde yorumlayarak konuyu çarpıtması niyetinin Fenerbahçe için negatif etki yaymak ve yaratmak olduğunu  açıkça ortaya koydu. 

Fenerbahçe'nin seveni olduğu kadar sevmeyenide olabilir.  Ancak bu durum hiç  kimseye rakip takımlara camialara hakaret aşağılama hakkı vermez, vermemeli.  Bu  durum Fenerbahçe taraftarı içinde ebette geçerlidir. Bu tür aşağılama hedef gösterme yazıları ve yayınları taraftarlar arasındaki şiddeti de körükleyen bir durumdur. Oysa her taraftar biliyorki rakip olmadan ne müsabakalardan ne tezahürattan  zevk almak mümkündür. Bu nedenle birbirimize asla şiddet uygulamadan aşağılamadan, hakaret etmeden, kırıcı olmadan, rekabet edebilmeyi başarmamız gerekiyor. Ama spor basını maalesef şikenin ayrımcılığın şiddetin ve aşırı taraftarlığın öncülüğü yapmakta iken en son halka olan taraftarlara gelinceye kadar  tuz kokmaktadır ve iş işten geçmiş olmaktadır. Fenerbahçe düşmanlığı üzerinden  prim yapmaya çalışmak için yazı yazan, yayın yapanlar bunun olumsuzluklarını  er geç kendilerinde göreceklerdir. Çünkü herkes toplumun bir parçasıdır.

Sonsöz olarak ise Fenerbahçeyi büyük yapan şey rakiplerinin ona verdiği  rekabet ve başarma gücüdür. Fenerbahçe rakipleri ile kıyaslandığında büyük ise rakiplerimiz değerlidir. 

 
Toplam blog
: 96
: 648
Kayıt tarihi
: 12.08.08
 
 

Karadenizliyim. İzmir' de yaşıyorum.  Dünyanın tek bir ülke  olduğuna inanarak  bütün insanların ..