Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '17

 
Kategori
Deneme
 

Fikir Alışverişine Sudan Çok İhtiyacımız Var

Fikir Alışverişine Sudan Çok İhtiyacımız Var
 

Derindere


Bu an ne geçiyor zihninizden?

Evet, bir yazıyı okuyor olsak bile zihnimizden sayısız duygu-düşünce geçermiş. Bir yere baksak bile, boş dursak bile...

Duygu ve düşünceler akarmış. Doğrusu bir günde ne kadar duygu-düşünce aktığını da hesap edenler varmış. Okuduğum rakamları unuttum doğrusu; ama aşağı yukarı 70 bine yakınmış. Bir yazımda, başkalarının zihninde günde ortalama bu kadar duygu-düşünce geçiyorsa mutlaka benim daha fazla aktığını yazmıştım.

Böylesi yazılar yazmak için her halde psikolojik ve nörolojik terimleri bilmek gerek. Terimleri bilememek bir yana soyutlayamıyorum da. En iyisi benzetmelere başvurmak. Ben kolayını buldum galiba, doğru dürüst  bilimsel bir açıklama yapayınca gelsin benzetme diyorum.

Benim zihnimden büyük bir ırmak akıyor.

Bir vadinin tabanındaki ırmağı düşünebiliyoruz değil mi? Vadinin iki yamacından akan dereciklerle beslenen, debisi, mevsim mevsim değişen bir ırmak.

Küçüklüğümde duymuştum, yani 70 yıl kadar önce bir Alman mühendis ”Irmaklar akar, Türkler bakar.” demişmiş. Her halde suları değerlendirmeden söz etti değil mi?

Ben, fikirlerimi değerlendirmek şöyle dursun açıklayamıyorum bile. Oysa elektrik elde etmede yanı aydınlatmada kullanabilirdim düşüncelerimi, ürünlerin yetişmesi için sulamada da... Bu benzetmeyi anlayanlar az çok ne dediğimizi de anlamışlardır. Şimdi buraya bir nokta koyup başka bir konuya geçelim. Büsbütün başka değil, yine vadi benzetmesini kullanacağız.

Ben Trabzon’un bir orman içi köyünde doğdum. Köyümün ortasından bir ırmak akar. Bu ırmağa vadinin her iki yamacından dereler ulaşır. (Bir ara not yazayım. Biz ırmağa dere, derelere de ırmak derdik. Doğrusu hangisi?) Vadinin bir yamacında Lişo (Yeşil Alan) Mahallesinde, evimize çok yakın olan camide okudum. Vadinin diğer yamacındaki mahallede dayımların evlerinin yakınındaki ilkokulda okudum. Dayımlarda çok kaldım. Her iki mahalleden de arkadaşlarım var. Öyle ki iki mahalle çocukları kavga eder, birbirlerini taş yağmuruna tutarlarken beni taşlamazlardı. Aksine çok severlerdi. Şunu da ekleyeyim, beş sınıfa bakan öğretmenimin yardımcısıydım adeta. Sayılmam biraz da bunun için... Ne alâka deme zamanı değil mi?

Alâka şu, gençlik yılları geldi, kimileri bir vadi yamacında, kimileri diğer vadi yamacında. Kimilerine solcu dediler kimilerine sağcı. Zaman içinde kimilerine dindar dediler, kimilerine... Kimilerine şu kimilerine bu... Diyeceğim ben vadi yamaçlarının tabanında akan dere kenarındaydım. Her iki yamaçtan akan sulardan, siz fikir ve duygu anlayın, bilgi anlayın, ne bileyim kültür anlayın, evet bu sulardan yararlanmaya çalıştım. Bizim köyümüzde, o zamanlar dört su değirmeni vardı. Ben değirmen gibi olamadım; yanı öğrencilerimi özenle yetiştirmem, bilimle donatmak istemem dışında bir yararım olamadı.

Şunu da ekleyeyim, bir zamanların başbakanı rahmetli Demirel “Arada kalan ezilir.” diyordu. Gerçekten arada kalıyordum. Her iki taraf da sayıyor ve seviyordu beni; ama karşı tarafla da iyi ilişkilerim olduğunu biliyorlardı. Son zamanlarda AKP Genel Başkanı R.T.Erdoğan “Bi taraf olan bertaraf olur.”demeye başladı... Uzatmayalım vadinin bir yamacında mukim olamadım. Tabii, böyle olunca da hak ettiğimiz mevkilere de gelemedik. Sağlık olsun, gelsek ne olurdu. Sonunda şimdiki gibi emekli bir yurtsever olacaktık yine. En sonunda da... Allah hayırlı uzun ömürler versin.

Bakın, bir vadi çağrışımı neler yazdırdı bana. Asıl söylemek istediğim şu:

Ne demiştik yukarıda, her yamaçtan derecikler akar ve ırmağımız dolardı. Siz yine fikir anlayın. Şimdilerde fikirler akıp tabanda zengin, debisi yüksek ırmaklar gibi olduğunu gördünüz mü? Görmediniz tabi. Şimdi yamaçlardan kumpaslar akıyor, tehditler akıyor, yalan dolan, yağcılık mağcılık akıyor. Akıyor akıyor...

Olmaz böyle şey. Lütfen, kendimize gelelim. Adam gibi karşılıklı oturup tartışalım, fikir alış verişinde bulunalım. Eyy şu, Eyy bu diye diye birbirimizi aşağılamanın, yıpratmanın zamanı değil...

Benim kafamdan ırmaklar akıyorken, bir maşraba kadar bile su veremedik. “Çatlayan dudaklara su.”

Şöyle böyle yazdığıma bakmayın. İnanın, şakası yok bunun. Fikir alışverişine sudan çok ihtiyacımız var.

Sabahattin Gencal, Hamidiye-Çekmeköy_İstanbul

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..