Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '14

 
Kategori
TV Programları
 

Finale giden yolda Çalıkuşu oldu “çile” kuşu

Finale giden yolda Çalıkuşu oldu “çile” kuşu
 

Büyük umutlarla, gösterişli tanıtımlarla izleyiciye sunulan Kanal D’nin iddialı işlerinden biri daha bekleneni veremediği için finale gidiyor.

Çalıkuşu 30. bölümde final yapacakmış deniyor. Resmi bir açıklama yapıldı mı bilmiyorum ama ikinci kez günü değişen ve cumartesi akşam 23.00’e alınan dizinin Kanal D’nin biten dizileriyle ilgili şimdiye kadar uyguladığı; gün değiştir, “23.00’te yayınla ve bitir” taktiğine bakılırsa durumun Çalıkuşu içinde aynı olduğu görünüyor.

Açıkçası bu duruma şaşırdığımı söyleyemem.  Çalıkuşu’nun yeniden dizi yapılacağını duyduğumda sevinmiştim. Ancak projede ilk olarak erkek oyuncunun ismi açıklandığı andan itibaren Çalıkuşu’nun samimi bir iş olmadığını, sırf yapmış olmak adına yapılacak, eserle alakasız bir işin çıkacağını anlamıştım.

Bu Burak Özçivit’in seçilmesiyle alakalı bir durum değil tabi. Bir kadın hikâyesinin, öznesi kadın olan bir eserin ilk seçimin erkek olması, başrol erkek oyuncunun önemsenmesi işe nereden baktıklarını gösterdiği için.

Oysaki ilk Feride karakterinin kim olacağı üzerinde durulması gerekirdi. Bu hikâyenin akıllara kazınmasının da, değerinin yükselmesini de sağlayan Feride yani Çalıkuşu’dur.

Öğretmenlik mesleğine başlayan birçok kişinin hayaliydi o zamanlar Çalıkuşu olabilmek.

Ama bu es geçilip direk Kamuran öne çıkınca proje benim nazarımda daha en başında önemini yitirmişti.

Sonrasında Feride ismi geldi ortaya Fahriye Evcen.  Aydan Şener’den sonra Feride’yi yapabilir mi yapamaz mı sorusu çok sorulsa da bunun çokta önemi yoktu benim için çünkü baştan koca bir eksiyle baktığım iş hikâye ayağında ne verecekti bu soru daha önemliydi.

Ve ilk bölüm ekranlarda yerini aldığında bu işin ömrünün bir sezonu bile zor bulacağını gösterdi. Nihayetinde de şuan ki tablo düşüncelerimi kanıtlıyor.

Hikâyenin ruhuyla alakası olmayan sadece adı Çalıkuşu olan bir iş. İzleyici de aptal ne versen yer.

Tabi yemedi izleyici.

Ama fanların desteğiyle dizi ilerledi buralara kadar geldi. Bir de yurt dışı satışlarının dizi başlamadan yapılmasının etkisi büyük.

Oysaki TIMS Prodüksiyon Muhteşem Yüzyıl gibi bir iş çıkarmışken Çalıkuşu gibi bir hikayede sınıfta kalmamalıydı.

Ne yazık ki yola çıkılırken hikâye geri plana atılmış Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’in yakaladıkları uyumun ekmeğini yemek için yola çıkılmış.

Bir de anlamadığım Fahriye’nin sürekli dönem işlerinde oynatılmak istenmesi. Burak için de durum farklı değil tabi. Ama her ikisi de rollerinin hakkını verdi Kamuran ve Çalıkuşu olduklarına bizi inandıramasalar da yeni neslin sevgisini fazlasıyla kazandılar.

Keşke bu ikiliye başka bir dizi yapılsaymış.

Bizim nesil için önemli olan bu eser heba edilip, yeni nesle ruhu kaçmış, aslından uzaklaşılmış bir Çalıkuşu yapılmasaymış.

Ergen hikayesi yapalım, elimizde yakışıklı mı yakışıklı Burak var e Fahriye ile de çok yakıştılar, aşk böcük yapalım, entrikaya boğalım gençler sever denmiş.

Oysa hikaye gerçeğindeki gibi Çalıkuşu Anadolu yollarına düşseydi bugün Çalıkuşu salıları sallardı, Salıkuşu olurdu. Küçük Ağa tarafından yerinden edilmezdi.

Son zamanlarda bu mantık o kadar yaygın ki neredeyse tüm eserler bu mantıkla yazılıyor.

Ergenleri elimizde tutalım derken gerçek izleyiciyi televizyondan uzaklaştırıyorlar, bilmem bunun ne kadar farkındalar.

Neredeyse ekranın neresine dönsek bir uyarlama ama ergenleştirilmiş. Oysaki oyunculara destek veren fanların çok az bir kısmını ergenler oluşturuyor. Çoğu aklı başında gerçek TV izleyicisi. Hatta meslek sahibi insanlar.  Üstelik onlarda bu tür senaryolardan memnun değil.

Kaldı ki deneklerde ergen değil.  Hani reyting cihazları ergenlerin üzerinden ölçülüyor da biz mi bilmiyoruz diyeceğim ama öyle olsa ergenleşmiş dizileriniz yerlerde sürünmezdi. Yan komşunun Fatih Harbiyesi örneğin. Diğer komşunun Kurt Seyit Şurası örneğin.

Yani özetle izleyici büyük prodüksiyonlardan anlamıyor diye değil ergen edebiyatı yaptığınız için izlemiyor. Mantığı, ruhu kaçmış işi neden izlesin. Sırf yakışıklı oğlan, güzel kız masalı izlencesi dizilerle zaman harcamıyor bunu da reytinglere yansıtıyor.

Çalıkuşu'na da bu yüzden yüz çevirdi. Ve kanalın sürekli gün değişikliği de üzerine eklenince otuzda final kararı alınmış.

Kısaca yazık ettiler hikayeye el birliğiyle. Önce hikâyesini hiç ettiler sonra da kendisini.

Tabi tek haksızlığı bu da değil. Kısa bir süre önce Ayaklı Gazete adlı internet sitesinde düzenlenen bir yarışmada da fanların iddiasına göre önde olmalarına rağmen hakları yenmiş ve hiçbir kategoride başarı sağlayamamış Çalıkuşu dizisi.

Tık amaçlı bu tür anketleri, yarışmaları ve sonuçlarını ciddiye almıyorum. Gerçi Türkiye’deki yarışmaların hiçbirini ciddiye almıyorum.

Ama maalesef ki oyuncu fanları bu yarışmaları ciddiye alıp oy veriyor.

Tık derdinde olan internet sitelerinin tuzağına düşüyor.

Sevdikleri oyuncuların önde olması için canla başla bu oylama sitelerine oy veriyorlar.

Neye kime hizmet ettiğini anlamadığımız o kadar çok yarışma düzenleniyor ki bunlardan çıkan sonuçlara bakınca da birden çok yarışmanın birden çok birincisi oluyor.

Oysa bir ülkenin bir güzeli olur bir en iyisi olur. Bilmem ne güzeli, bilmem ne kurumun en iyisi olunca kimin birincisi diyesi geliyor insanın.

Zaten konumuz bu değil. Çalıkuşu’na yapılan haksızlık. İddia doğruysa ki fanların gönderdikleri çekilmiş sonuçlara bakınca doğru olduğunu düşünüyor insan.  

Yani bir yarışmada da hakkı yenilmiş Çalıkuşu.

Ve şimdi de dizileri bittiği için haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar. Seslerini duyurmaya çalışıyorlar. İmza kampanyası ve daha birçok yolla seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

ÇALIKUŞU FİNAL YAPMASIN İMZA KAMPANYASI ( ilgilenen tıklayıp ulaşabilir metne ) Adıyla işe koyulmuşlar.

Onların isteği sezon sonuna kadar devam etmesi.

Açıkçası diziyi desteklemesem de bu konuda onları haklı buluyorum. Çünkü Anadolu’ya çıkmadan bitecek bir Çalıkuşu eserin sahibine, okurlarına ve bu eserin izlerini taşıyanlara yapılan bir saygısızlıktır.

Zaten eserin ruhu yeterince kaçırıldı bir de üzerine hiç Anadolu’ya gitmemiş sadece aşk kadını Çalıkuşu olarak bırakmalarını doğru bulmuyorum.

Kanal için pahalı bir proje olabilir ki öyle de ama bu seçimi en başından yapmamaları gereken yine kanal ve yapımdı. Anadolu’ya çıkmamış bir Çalıkuşu’nu biz tanımıyoruz böyle bir Çalıkuşu yaratarak neye hizmet edildi.

Anadolu hikayesi olmadan bitirmeye bu yüzden hakları yok.

Kendi hayallerinde var olan Çalıkuşu’nu yaratmaya da hakları yok. Eser sahibi ölünce bir eser ortalık malı mı ki gelen kendi kafasında yarattığını resm etsin!

Bu yüzden ister zarar etsinler, ister etmesinler kanalda yapımda bu bölümleri yapmak zorundadır bunu borçludur da.

Fanların çabası sezon sonuna kadar devam etmesini sağlar mı bilemem ancak finale giden dizinin hikayenin bu ayağını es geçip bitmesi yanlıştır. Kanalın bunu önemseyeceğini sanmasam da dile getirmeden edemiyorum.

Bu kadar zaman yanlış aktarılmış Çalıkuşu’nun Anadolu hikayesi verilip öyle finale gitmesi gerekmektedir. Ha izleyici bu saatten sonra inanır mı?

Geçmiş ola o tren çoktan kaçtı.

Ama dediğim gibi eser sahibine de, Çalıkuşlarına da bunu borçludurlar. Çünkü Çalıkuşu sadece bir roman kahramanı değildir aynı zamanda Türkiye’nin o yıllarında pek çok insana direnç kaynağı olmuş Anadolu’daki Çalıkuşlarının sembolüdür.

Hiç değilse buna saygı gösterilmelidir. Bakalım kanal ve yapım bu doğruya sadık kalarak mı final yapacak yoksa bildiğim yol budur her şeyin içini boşalttığımız gibi bunun da içini boşalttık Çalıkuşlarını yok ettik mi diyecekler göreceğiz.

Bir şey olsa da bu tür eserlere dokunulmamasını sağlayabilsek keşke. Ama ne yazık ki yok. Yurt dışında insanlar eserlerine sahip çıkarken biz nesilden nesile aktarmayı bırakın bir de yanlışlarla aktarıp uzaklaştırıyoruz aslından.

Yaptık oldu; evet oldu cepler doldu hepsi bu…

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..