Galatasaray Adına Oyna!

Fatih Terim hocamızın acısı henüz çok yeniyken, Galatasaray taraftarı Trabzonspor taraftarlarının GS Store mağazasına yaptıkları saldırıyı hala unutmamışken, üstelik ilk maçta deplasmanda alınan 4-0 lık sonuç da hafızalarda iken, çok farklı bir maça çıktı Galatasaray. Başakşehirin puan kaybı maçı daha bir önemli kıldı. Fakat Galatasaray taraftarının bilinçli bir şekilde özellikle sosyal medyada çok iyi organize olup, iletişim halinde olmaları tribünde ve sonrasında sahaya da yansıdı. Tribünler bu maçı bir intikam maçı olarak gördüğünden olsa gerek daha ilk dakikada inanılmaz destek verdiler ve hiç susmadılar.

Fatih Terim’in yine inanılmaz bir konsantrasyonla hazırladığı takım maç başlar başlamaz saldırmaya başladı. Hatta Belhanda Diagne’ye öyle bir pas attı ki Galatasaray maça neredeyse 1-0 önde başlayacaktı. İlk maçtaki heyecanından olsa gerek, Diagne oldukça tutuk ve de heyecanlıydı. Fakat el ile gol atmaya çalışarak sarı kart görmesi çok amatörceydi. Bu maç tam olarak Mariano’nun maçıydı ama maalesef sakatlığı henüz geçmemişti. Penaltı çok net olsa da, hala tartışarak hakeme yüklenmeye çalışanların acizliği karşısında nedense şu meşhur bildiri akıllarımıza geliverdi! Diagne son vuruşlarda etkili olsa muhtemelen ilk yarıda 4 gol atmıştık.

Yenilen golde ise Donk, Marcao ve Luyindama’nın üstüste hataları sonrası Rodellaga’nın güzel vuruşu sonrası golü yedik. Golde Muslera’nın hiçbir hatası olmamasına rağmen, yine jeneriklik bir gol yemesi ilginçti. Marcao defansın liderliğine soyunmuş, artık ileriye de top taşıyor. Fakat Luyindama’nın uyum sorunu biraz daha sürecek gibi gözüküyor. Nedense ben onun oyun tarzını Servet Çetin’e benzetiyorum. Fakat gelişime açık birisi olduğu kesin ve uyum sorununu aştığında çok iyi olacaktır. Birebirde ağır ve çalım yemesi ile bize Maicon’u da hatırlattı. Antremanlarda daha çok bu noktalar üzerinde durmalı. Fernando’nun yokluğunda Donk iyi bir performans sergiledi. 

Gelelim maçın yıldızı Belhanda’ya. 5 yıl sonra bir maçta 2 gol atarak ve oyunu yönlendirerek ileride çok etkili oldu. Fakat içindeki şımarık çocuk yine ortaya çıkınca laubaliliği ve artistik hareket yapma isteği ile takıma olumsuz etkileri olsa da, iyi bir Belhanda’nın takıma ne kadar katkı verebileceğini ilk kez gördük. Kuşkusuz bunda Fatih hocamızın rolü büyük.

Özellikle devre arasına önde girmek, takım için büyük bir avantaj oldu.
İkinci yarı Diagne neredeyse hiç topla buluşamazken, Belhanda akıl dolu ve çok güzel bir organizasyon ile 3. Golü atarak takımı rahatlattı. En kritik anda gelen klasikleşmiş bir Muslera kurtarışı sonrası Trabzon açıkçası kondisyon olarak çok geride kaldı. Bunu Galatasaray maçlarında her zaman yıldızlaşan Yusuf Yazıcı’nın sahada olmayışından anlayabilirsiniz. Onyekuru’daki sert düşüş devam ediyor, bir problemi mi var bilinmez ama bu gidişle formayı kaptırır. Nagatomo’nun gelişi sonrası sol tarafı garantiye almak, defansı çok rahatlattı.
Ndiaye’nin performansı da gittikçe artıyor.

Son olarak tabi ki maçın hakemi Ümit Öztürk’e değinelim. Gördüğü her sarı-kırmızılı forma giyen oyuncuya kart gösterdi. Donk’a koşa koşa sarı kart gösteren hakem, Belhanda ve Feghouli’ye yapılan hareketlerde sarı kartı es geçti. Özellikle ikili mücadelelerde Trabzon’a oldukça taviz verdi. Kim ne derse desin, Galatasaray’ın saldırgan ve presli oyunu herkesi korkuttu. Takım inanılmaz motive ve şampiyonluğa odaklanmış. Darısı diğer maçların başına diyoruz. Defans biraz oturduğunda sanırım Fatih Terim farklı bir kurgu deneyecek gibi geliyor. Ama öncelik tabi ki Diagne’nin hemen uyum sağlayıp, takıma katkı vermesi. Trabzonspor devre arası transfer yapamamış olsa da, genç kadrosu oldukça iyi ve gelecek vaad ediyor.

Yorum ve paylaşımlarınızı bekler, Herkese sarı kırmızılı günler dilerim
Serdar Şimşek