Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '14

 
Kategori
Öykü
 

Gelinin Kerameti -2-

Gelinin Kerameti -2-
 

Fazla söze gerek yoktu. Özlemlerin mola vaktiydi. Zaman sınırlıydı. Kevser’in uzun kumral saçlarını örten lacivert başörtüsü kapının ardında kaldı. Gece mavisi elbisesi merdivenlerde… Külotuyla aynı renk sutyeni yatak odasının kapısında… Sarmaş dolaş yatağa eriştiklerinde, erkek, elini Kevser’in deniz mavisi külotuna uzatıp onu çırılçıplak bırakırken, söz çoktan hükmünü yitirmişti. Konuşma sırası ellerinde, dudaklarında, dişlerinde, kasıklarındaydı. Erkeğin elleri pençe, parmakları mengene olup Kevser’in kâh bacaklarında, kâh kalçalarında konaklamaktaydı. Acı verdiğini düşünen de yoktu, acı hisseden de… Birbirlerine kavuştukları andan itibaren sınırlarını aşındıran iki hırçın ve azgın nehir gibi aynı yatakta akmaktaydılar. Sözsüzce çağıldamakta, birbirlerinde akıp birbirlerinde arınmaktaydılar. Bedenleri birbirlerinden ayrıldığında kan ter içindeydiler. Nefes nefese… Gözleri tavandaydı. Göğüslerinin inip inip kalkışı yavaşladığında, usulca başlarını birbirlerine dönüp gülümsediler. Dudakları aralandı ama konuşmadılar. Sanki sessizliği bozmaktan, yaşadıkları anın bitivereceğinden, büyüsünü yitirivereceğinden korkar gibiydiler. Elleri birbirlerinin bedeninde usul usul dolaşırken yalnızca sustular.

Terleri kurumaya yüz tutarken, çalan telefon sesiyle birlikte  “Bu benimkidir” diyen Kevser sessizliği bozdu. Önce duymazlıktan gelmeyi düşündü, ancak zihninde beliren “Ya annemse… Ya bebeğime bir şey olduysa…” düşüncesiyle hızla yataktan kalkıp odadan çıktı.

Doğru düşünmüştü. Merdivenin basamaklarından yatak odasına doğru birer birer giysilerini toplayarak çıkarken, “Aşkım, annem arıyor. Gitmeliyim!” diye seslendi.

Büyü bitmişti. Onun söylediklerini duyan erkek, buruk bir tebessümle merdivenin başında belirdi:

- Bu kadar erken mi? Oysa daha yeni gelmiştin...

Kevser’in aklında annesinin azarlaması ve bebeği vardı. Huzursuzlanmış ve morali bozulmuştu. “Gitmem gerek aşkım” dedi, “Bebek uyanmış. Yarın yine gelirim. Cuma namazından sonra…”

Erkek, “Gece gelmeyecek misin?” derken, bir anda bebek sözüne takılmıştı. Sevişirken, hoyratça sıkıp, dişlercesine emdiği memelerden sızarak ellerine, dudaklarına bulaşan sıvıya rağmen zihninde küçücük bir soru bile belirmemişti. Kevser’in yanıt vermesini beklemeden, “Bebek mi?” diye sordu, “Senin bebeğin mi var?”

Aceleyle giyinmekte olan Kevser, “Evet!” dedi, “Senin haberin yok muydu? Oysa sitedeki herkes biliyor olsa gerek!”

Bir anda suratı asılan erkek, düşünceli ve sorgulayan bir ses tonuyla “Bilmiyordum. Doğru dürüst siteye gelip gittiğim de birileriyle konuştuğum da yok. Uzun zaman sonra senin mesajın üzerine dün gece geldim.” dedi, “Peki kimden?”

Kevser, bu soruyu beklemiyordu. Elinde başörtüsüyle kalakaldı. Ne karşılık vereceğini bilemez bir halde, gözlerinin önünde çırılçıplak duran erkeğe baktı. Bakışlarını onun gerginliğini yitirmiş bedeninde dolaştırdı. Sonra gözlerini gözlerine dikti:

- Sana yalan söylemeyi düşünmedim hiç. Şimdi de söylemek istemiyorum. Ama inan ki kimden olduğundan emin değilim. Bu konuyu yarın konuşsak olmaz mı? Şimdi sırası değil.

Erkek kafasından hesap yapmaya girişmişti. Kendince bir eşik belirlemeye çalışmakta, “Acaba kaç aylık?” diye düşünmekteydi, “Yedi ya da sekiz aylıksa benden olabilir.”

O sırada Kevser giyinmiş, aynanın karşısında başörtüsünü bağlamaktaydı. Soran bakışlarla kendisine bakan erkeğin aynadaki görüntüsüne bir öpücük gönderdi ve “Seni seviyorum aşkım. Bu kadar düşünme, Dert edecek bir şey yok” dedi. Sonra döndü ve onun dudaklarına küçücük bir buse kondurup hızla kapıya yöneldi.

Tam kapıdan çıkmak üzereyken, başını geri çevirdi. Merdivenin başında çırılçıplak duran erkeğe işveyle gülümsedi. Buluşma saatini kesinleştirmeliydi., Kapıdan yüz geri dönüp gitmek istemiyordu. Arzu dolu, kısık bir sesle, “Yarın” dedi, “Yarın Cuma namazından sonra…”

İkinci Bölümün Sonu... Üçüncü bölüm yarın...

*Felsefe Öğretmeni-Yazar; http://atalaygirgin.blogspot.com.tr 

 
Toplam blog
: 55
: 1448
Kayıt tarihi
: 26.04.08
 
 

Felsefe öğretmeniyim. İzmir'de görev yapıyorum. Edebiyat, felsefe, eğitim ve politikaya ilişkin yazı..