Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

18 Mayıs '16

 
Kategori
Güncel
 

Genç arkadaşım, cumhuriyete biz sahip çıkamadık!

Genç arkadaşım, cumhuriyete biz sahip çıkamadık!
 

“Bir ulusun gençleri bozulmaz, o ancak yetişkinleri bozulduğu zaman bozulur” diyor Montesquieu.Bu düşünceye katılmamak imkânsız. Demek ki bizler siz gençlere kötü örnek olmuşuz.


Genç Arkadaşım;

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramın Kutlu olsun!

Bu gün senin bayramın, coşku ve gururla kutlamanı diliyorum.

Bu bayram gençliğimde benimde bayramımdı.

Bu gün fiziken genç olmasam bile, yine de genç olan düşüncelerimin bayramıdır.

Her 19 Mayıslarda yeniden yaşarım gençliğimi.

Okuduğum okulları ve Gençlik Bayramına heyecanla hazırlandığımız o günleri…

Öğretmenlerim vardı, Atatürk’ün en zor şartlarda bu vatanı nasıl var ettiğini bizlere destan gibi anlatan.

Öğretmenlerim vardı, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini anlatan. “Cumhuriyetin kıymetini bilin” diyen.

Her bir öğretmenim öylesine içten bağlıydılar ki Atasına, ondan bahsederken onu kendilerinde yaşıyorlardı ve biz gençlere yaşatıyorlardı.

Atatürk’ün milleti için yaptıklarını anlattıklarında biz de kendimizi önemser ve ülkemiz için her zorluğu aşacak kadar güçlü hissederdik kendimizi.

Birinci vazifemizin Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmek olduğunu çok iyi biliyorduk.

Her bayram gerçek bir şölen tadındaydı o zamanlar.

Her bayram gurur günümüzdü. Aylar önceden coşkuyla bayram törenlerine hazırlanırdık.

Hiç kimse bayramlarımızı angarya olarak görmezdi.

Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersek, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağımız vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmemiz bizlere öğretilmişti.

Ülkemizin gelişmesine katılabileceğimize, insanımız için her türlü fedakârlığı yapabileceğimize öylesine inanıyorduk ki. 

İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olsalar bile bizim kimseden korkumuz yoktu.

Milli Güvenlik adlı dersimizde bir Yüzbaşımız vardı, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinden şu cümleyi uyarlayarak şöyle demişti. “Gelecekte sizi, laik ve demokratik cumhuriyetimizden mahrum etmek isteyen kötü niyetli insanlar olacaktır. Bunlara karşı her zaman uyanı olun.”

Dikkat edebildik mi, üzerimize düşeni yapabildik mi bilemiyorum.

Üstümüze düşen görevleri yapabilseydik, sizin bayramınız gerçek bayram olurdu genç arkadaşım.

Demek ki üstümüze düşeni yapamamışız.

Yapamadık genç arkadaşım…

Devlet nişanından T.C ve Atatürk kaldırıldı sessiz kaldık.

Devletin resmi kurumlarında T.C kaldırıldı sessiz kaldık.

Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözü ülkenin her yerinden silindi, kazındı sessiz kaldık.

Bizi yönetenler “Türk diye bir millet yoktur” dediler sessiz kaldık.

Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı ve kahraman Başkomutanımız Atatürk’e her gün her televizyon kanallarında hakaretler yapıldı, itibarsızlaştırılmak istendi, sessiz kaldık.

Milli bayramlarımızın kutlanması yasaklandı, sessiz kaldık.

“Bayrağımızın bile rengi, ve şekli değişmeli” denildi sessiz kaldık,

“Kurtuluş savaşı bir kurguydu, hiç yapılmadı, Mustafa Kemal kendisine kahramanlık kazandırmak için bunu uydurdu” diyen siyasetçilere, gazetecilere sessiz kaldık.

Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal, anma törenlerinde yok sayıldı sessiz kaldık.

Türk Silahlı Kuvvetleri darmadağın edildi, komutanları “terörist” diye suçlanarak zindanlara atıldı sessiz kaldık.

Cumhuriyetimize “reklam arası” denildi sessiz kaldık.

Cumhuriyetimizin kazanımları yok edildi sessiz kaldık.

Bölücü terör örgütüne tavizler verildi sessiz kaldık.

Ve hala her gün tabut tabut şehitlerimiz geliyor yine sessiz kalıyoruz.

Daha fazla anlatmayayım.

Biz büyükleriniz olarak suçluyuz. Korkutulduk, korktuk, sindik, sindirildik.

“Bir ulusun gençleri bozulmaz, o ancak yetişkinleri bozulduğu zaman bozulur”diyor Montesquieu.Bu düşünceye katılmamak imkânsız.

Demek ki bizler siz gençlere kötü örnek olmuşuz.

Ülkemizde yaşanan olumsuzlukların tümünde, bilerek ya da bilmeyerek biz büyüklerin çok payı var.

Ülkeye sahip çıkma adına birbirimizi hep düşman saydık.

 Demokratik değerlerimize sahip çıkamadık. 

“Muasır medeniyet seviyesine çıkmayı” borçlanma zannettik.

Oysaki her hükümet dış borç, iç borç yaptıkça aslında borçlanan, geleceği çalınan sizler oldunuz. Sizleri borçlandırdık.  

Bu bizim ve ülkemizin yaşam biçimi oldu giderek.

Hep sizin geleceğinizden kısrak bu günlere geldik.

Kısaca, biz, geleceğimize ve sizlerin geleceğine sahip çıkamadık genç arkadaşım.

Geçmişe baktığımda, yaptığımız yanlışları, bizi yönetenlerin yaptıkları yanlışları daha net olarak görebiliyorum.

Bu da geçen yılların bizlere öğrettiği bakış açısı olsa gerek.

Dürüstçe söylemek gerekirse geçmişte yapılan yanlışların savunulacak hiçbir tarafı yok.

Bizler, bir kuşağın söylediği, savunduğu, bir ucu “Bağımsız Türkiye” diğer ucu “Milliyetçi Türkiye” söylemlerini bile doğru okuyamadık. Anlayamadık.

Ülkemizin gençleri kendilerine zararlar verdiler. Biz onları anlayamadık. Bir sağdan bir soldan diyerek darağaçlarına gönderdik.

Demem o ki;

Bizim geçmişimizi iyi gözleyin ve yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı bir bir tespit edin.

Aslında, geçmişten bu güne neler taşıdığımızı biliyorsunuz.

Onarılması belki de en zor olan, sizin bu gününüze yansıttığımız umutsuzluk ve geleceğe güvensizlik duygusudur.

Çoğunuz istediğiniz koşulda eğitim yapamıyorsunuz. Yapanlarda işsizlik korkusu ile yaşıyorlar.

Geleceğinize sahip çıkıp çağı yakaladığınızda, üreterek yaşamayı davranış haline getirdiğinizde, ürettiğinizi hakça paylaştığınızda biliniz ki bu ülkenin geleceği aydınlık olacak.

İşte o zaman sizin çocuklarınız 19 Mayıs’lardı gerçekten bayram edecekler.

Bayramınız kutlu olsun genç arkadaşlarım!

Ali Galip AKYILDIRIM 

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..