Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '15

 
Kategori
İnançlar
 

Gerçek İslam'a dönüş - Gerçek Veli ve dost kimdir ?

Gerçek İslam'a dönüş - Gerçek Veli ve dost kimdir ?
 

Kur'andaki İslam - Gerçek Veli ve Dost Kimdir ?


Elimizden geldiğince doğruları sade ve öz bir biçimde açıklıyorum... İnsanları yanlış yola sevketmek çok zalimce bir davranış. Zira insanları "Şeyh" diye tabir edilen kişilerin etekleri altında Allah ile aracı yapıyorlar... Bu çok zalimce bir iş. Eskiden Mekkeli müşrikler de yaptıkları putları Allah ile arasındaki aracı olarak görüyorlardı. Bu hususta bir çok ayet eski devirdeki sapkınlığı gözler önüne sermiştir. Bir çok tasavvuf ehli de çıkıp diyordu ki orada işaret edilenler müşrik ve kafirdir. Biz değiliz. Bu olayı isterse Allah açıklamaz ve aydınlatmazdı ve biz de onşar gibi olabilirdik. 
 
Buradaki maksat hem Allah'ın merhametini görmek hem de bizlere öğüt vererek onlar gibi duruma düşmemizi önlemesi... Kur'an'da ki bir çok ayet zaten öğüt amaçlıdır. Örnekler verilmesi de bu yüzdendir. Şimdi eski bir topluluğun günahını ve sapkınlığını Kur'an'ın açıklaması sadece o toplumu mu ilgilendiriyor. Tabi ki hayır. 
 
Bize Kur'an yol gösterici olarak indirilmiştir o halde eski zamandaki olaylardan ders çıkarıp bir daha eskisi gibi olmayalım diye düşünüp tutalım diye öğüt almamızı Kur'an istemektedir. Bu manadan olaya baktığımız zaman insanlar eskide olduğu gibi "putları" değil de insanları veya ölüleri Allah ile aramıza aracı katma gayretindeler.
 
Bu eski müşrik inancı ile aynı ve benzer özellikte değil mi ? Put yerine canlı bir insanı veya ölmüşü aracı katmak... İşte Allah ibret alalım diye Kur'an'da buna benzer olayları açıklamış zira O çok merhametlidir ve olmuş ve olacakları bilir. Bu maksatla bize önceden 1400 sene öncesinden haber vermiş. Bizim de yapmamız gereken şudur ki böylesi oyunlara gelmeyelim. Kur'an'da Allah dostlarından elbet de bahseder. Lakin bir çok ayette Allah kendinden Veli yani dost olarak bahseder. Bu ayetleri inceleyelim;
 
Bakara Suresi 107. Ayette "Bilmez misin ki, hakikaten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır, hepsi O'nundur. Size de Allah'dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır." der yüce Allah. Burada ki ayetin manası apaçıktır. "Size" derken iman eden insanlar kast ediliyor. Burada ki muhatap bizleriz. Allah muhatabı olan bizlere Kendinden başka "Veli" yani "Dost" olmadığını apaçık ifade ediyor. Ve ardın da bizlere Kendinden başkasının yardımcı olamayacağını da vurguluyor. Allah'ın "Veli" ile "Yardım" kelimesini aynı ayette kullanması bir tesadüf değildir. Burdaki yüksek mantık ve şuur ile insana öğüt vermektedir. Zira Allah ilimde herşeyin üstündedir. Bu ayette "Veli"'nin yani dostun bir insan olmadığını apaçık bildirmiş yardımın da bir insandan değil kendinden istenmesi gerektiğine de dikkat çekilmiştir...
 
Bakara Suresi 257. Ayette "Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar." der Yüce Allah. Bu ayette çok güzel yerlere değinilmiştir. Günümüzdeki tasavvuf inancında "Şeyh, gavs, veli" gibi kulların insanları karanlıktan aydınlığa çıkardığı söylenir. Lakin bu işin gerçek sahibi Yüce Allah'tan başkası değildir. Hiç kimse Allah'ın hidayete erdirmediği bir kulu karanlıktan aydınlığa yani doğru yola iletmesi mümkün değildir. Bu ayette biz iman edenlerin dostunun yani "velisinin" Allah olduğu vurgulanmış aynı ayette bizi doğru yola iletecek olan tek kişinin Yüce Allah olduğu apaçık gösterilmiştir. İnsanlar ancak ve ancak Allah'ın doğru yoluna yönelmesi ise yani Allah'ın bizi aydınlığa çıkarması O'nun ipine sarılmakla mümkündür. Lakin "Tağut" kelimesine değinnmek de istiyorum. Allah'ı dost edinmeyenlerin dostunun da tağut olacağı bildirilmiştir. Bir çok tasavvuf anlayışında ise "Şeyhi Dost edinmeyenlerin veyahut şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." denir... Lakin bu ayet o kadar manidar ve güzeldir ki... Ayette İman edenlerin Tek dostunun Allah olduğu apaçık bir şekilde bildirilmiş olup sadece ve sadece Allah'ı dost edinmeyenlerin dostunun ise "tağut" olduğu söylenmiştir. Tağut ise Allah'ın yolundan saptıran şeytan, şeytana dost olmuş kişiler demektir...O halde Şeyhe dost olmayan değil Allah'a dost olmayanın dostu şeytanmış! İnsanlar okumadıkları ve anlayamadıkları için o kadar kandırılmaya ve korkutulmaya müsait ki... Bakara Suresi 257. ayetini şu ayetle de bağdaştırmak istiyorum;
 
Âli İmrân 103. ayette "Toptan Allah'ın ipine (İslam'a, Kur'an'a) sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar." der Yüce Allah. Bu ayetten de anlaşılacağı üzere bizleri doğru yola ileten "ip" diye tasvir edilen yol İslam ve Kur'an yoludur.
 
Bakara 257. ayette ise bizleri Doğru Yola iletenin ancak Allah olduğuna dikkat çekilmiş; Âli İmrân 103. ayette ise bunun nasıl olacağı açıklanmıştır... Buna göre Biz iman edenlerin rehberi ve doğru yolu Kur'an üzerine olmalıdır ki bizlerin "dostu" Allah olsun ve bizleri karanlığa düşmekten korusun... 
 
Âli İmrân 103. ayette ise çok güzel yerlere dikkat çekilmiştir. Allah'ın rahmetinin kaynağının biz iman edenler için Kur'an olduğu apaçık bir şekilde "Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar." bu son cümlede açıklanır. Âli İmrân 103. ayetin son cümlesinde yüce Allah Kur'an ayetlerini biz doğru yola erişelim diye apaçık bir şekilde ayetlerini açıkladığını bildirmiştir. Bu da yüceler yücesi Allah'ın ne kadar merhametli olduğunu apaçık gösterir. Bu manalardan elde edeceğimiz sonuç ise şu olmalıdır;
 
Bizler Allah'ın ipine (Kur'ana, İslam'a) sımsıkı sarıldığımız müddetçe Allah'ın biz ile dost olacağını ve bizi ancak kendisinin doğru yola ileteceğini ve bu yolda bize merhamet ederek koruyacağını ve sadece dar zamanlarımızda değil her zaman kendinden yardım isteyeceğimizi anlamalıyız... Ayrıca "Şeyhi" ve bu gibi kişileri değil yalnızca Allah'ı dost edineceğimizi ve ayrıca sadece Allah'a dost olmayan kişilerin dostunun şeytan olacağını da unutmayalım...
 
"Veli" yani dost geçen başka ayetleri tekrar incelemeye geçelim.
 
Âli İmrân 3. Ayette "Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur." der yüce Allah. Bu ayette de Mümin Kullara dostun Ancak ve Ancak Allah olduğuna dikkat çekilmiştir. Müminliğin göstergesi olarak da Peygamber (O dönemin Peygamberi Hz İbrahim) olan Hz İbrahim aracılığı ile Allah'ın emir ve yasalarına uymak olarak anlaşılıyor ayette. Buna göre Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlar mümindir ve müminlerin Dostu da yüceler Yücesi Allah'ın ta kendisidir...
 
Nisa Suresi 45. ayette "Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter." der yüce Allah. Bu ayetten açık ve net olarak gerçek bir dost ve yardımcı olarak hiç kimse değil sadece Allah'ın yeter olması anlaşılıyor. Bu ayete göre mümin bir kulun yalnız ve yalnız dostu Allah'tır. Ve mümin bir kula sadece yardım edecek olan da Allah'tır. Zira yüceler yücesinden kim daha güçlü ve merhametli olabilir ki ?
 
Nisa Suresi 123. Ayette "Öteki alemdeki kurtuluş; ne sizin vahye dayanmayan kuruntularınızla, ne de bize de kitap verildi diyen, önceki toplumların kuruntularıyla gerçekleşecek değildir. Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezalanır, kendisi için Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz." der Yüce Allah. Bu ayette öteki alemdeki kurtuluşun vahye yani Allah'ın ayetine dayanmayan kuruntular ile olacağı ne de önceki toplulukların kendisine kitap verildiğini söyleyen topluluklarının kuruntusu ile olacağına vurgu yapılmaktadır. Yani burada ki asıl dikkatleri "vahye" dayanmayan kuruntulardan sözlerden bahsetmek istiyorum. 
 
Burda apaçık bir şekilde Allah'ın ayetlerine dayatılmaya çalışılan ve doğru gösterilmeye çalışılan yalanlar olduğunu anlamaktayız. Bunu günümüzde de görebilmekteyiz ne yazık ki. Kur'an'da olmayan ibareleri varmış gibi cahil halka dayatarak onları kandıranların kuruntusu yani sözleri öteki alemdeki kurtuluş olmayacağı ve yüzden bu kötülüğü yapanların da cezalandırılacağı vurgulanmaıştır. Ve bu ceza görülürken de bir insan Allah'tan başka bir dost ve kurtarıcı da bulamayacaktır. Zira Fatiha Suresi bunun nedenini apaçık açıklamıştır; ""Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir." der yüce Allah... Buna göre "din gününün" yani "müminlerin hesaba çekileceği günün" tek sahibin yani tek söz ve hüküm sahibin Allah olduğunu bu ayetten anlarız.
 
Apaçık bir çok ayette de görüyoruz ki "Din gününde" ve "günlük yaşamımızda" Allah'tan başka ne bir dostumuz ne de yardım edenimiz vardır... Bu manada bizler yalnız ve yalnızca Allah'tan yardım dilemeli; ibadetimizi, tövbemizi, dileklerimizi aracısız olarak Allah'a karşı yapmalıyız... Lakin bu metinden de şu sonuç çıkarılmasın; bizler "Veli" kulları inkar etmiyoruz. Lakin "veli" kulların görevi sadece Allah'ın doğru yolunu göstermek ve tebliğ etmektir. Bu amacın dışındakiler ise birer tağuttur... 
 
Zira Allah ile kul arasına aracı olmak, onları şirk batağına sürüklemek, Allah'tan başka kişileri aracı katarak şefaat dilemek, himmet (yardım) dilemek, ölülerden medet ummak insanları açıkça şirk bataklığına sürükler. Zira her işin sahibi yerin ve göğün tek sahibi, gaybı bilen insanın içindekileri gaybı bilenin Allah olduğunu asla unutmamamız gereklidir. Bunun dışında kendilerine "Allah'ın veli kulu" diyenler Kur'an'ı bence yeniden gözden geçirmelidirler...
 
Sağlık ve esenlikle... 
 
Toplam blog
: 9
: 2894
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Ben 31 yaşında Adana/Kozan doğumluyum. Adım Onur Öztaş. Kısacası kendimi tanıtacak olursam; güncel ..