Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '14

 
Kategori
Gelenekler
 

Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister kahve bahane…

Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister kahve bahane…
 

kahve


Misafirlik ne güzel bir olay!

Bir yere misafir olarak gidiyorsunuz, geldiğiniz için bir hayli memnunlar, sizde orada olmaktan hoşnutsunuz. Üstelik çok güzel ağırlanıyorsunuz.

Misafir ağırlamakta misafirliğe gitmek kadar keyiflidir.

Ben sevgili Mine Tozlu’nun evsahipliğinden daima hoşnut olmuşumdur.

Ona gitmek bana iyi gelir. Misafirlerini o kadar güzel ağırlar ki, kendinizi önemli kılar ve gülümsersiniz. İşte sihir burada gülümsemek! Sizi gülümseten birileri varsa hayatınızda bu şanslısınız demektir. İşte benim sevgili Mine’m böyledir.

O misafirlerini şımartır. Bunun ne kadar güzel bir duygu olduğunu düşünün.

Elifim’de Mine’ye gittiğinde çok iyi ağırlandığını söyler, çünkü Mine iyi bir evsahibidir.

Misafirlerinizi şımartmak!

Şımartılmaya aslında hepimizin ne kadar çok ihtiyacı var. Çocuklar için aman bu çocuğu çok şımartmışsınız, bakın başınıza çıkıyor başka bir şey! Benim eşim farklıdır o şımarıktır diyen bir eşin sevdiğine, hayran hayran bakması çok başka bir şeydir!

Şımartılmak insana önemli olduğunu hissettirir. Çok sevildiğinizi anlarsınız.

Size fazlası ile önem verildiğini görürsünüz, buda ruhunuzu okşar.

Şımartıldığınızda, önemli ve sevilen olduğunuzda tüm negatif enerjilerin yok olduğunu bedeninizden etrafa bir hayli pozitif enerji yayıldığını hissedersiniz.

Ben iyi bir ağırlanmamın misafirleri şımarttığına inananırım.

Bu da güzeldir temelinde sevgi vardır.

Temelinde saygı vardır.

Temelinde hürmet vardır.

Biz Türkler misafirperverliğimizle ünlüyüz. Gerçi günümüzde bu olay eskilerde kaldı. Son zamanlarda misafir eskisi gibi istenmiyor. Herkesin programları var, hayatları o kadar dolu ki misafirlerine ayıracak zamanları kıt.

Misafir için hazırlanacak bayan olmakda zor iş!

Oysa iki lafın belini kırmanın ruhumuza katkısını hangi psikiyatris sağlayabilir ki!

Gönül ne kahve ister ne kahvehane

Gönül sohbet ister kahve bahane…

Sözleri ne kadar can tazeliğimizi korur.

Küçük şehirlerde hala böyle güzellikler devam ediyor. Maalesef büyük şehirlerin yitirdikleri bir çok önemlerden biride misafirliğe gitmemek ve misafiri kabul etmemek! Ne kadar yazık ama gerçek bu...

Biz çocukken evimiz yatakhane gibi olurdu. Bırakın günlük misafirleri yatılı misafirlerimiz bile sıkça olurdu. Biz kardeşler yataklarımızı misafirlerimize verirdik. Rahmetli annem salonda yer yatağı yapardı bize. Memur ailesi olmamazı rağmen her zaman gelecek konuklar için yatacak yerlerimiz, sofrada yemeğimiz, bir fincan kahvemiz hep vardı.

Misafir bereketi ile geldiğinden, memur maaşı ile kalabalık ailleler geçinir, şimdilerde olduğu gibi kredi kartı borcu yüzünden büyük huzursuzluklar, sinir harpleri ve tartışmalar olmazdı.

Rahmetli babam; misafir kısmeti ile gelir, getirdiklerinden birini yer üçünü bırakır gider derdi. Muhteşem sözler, fevkalede anlatılardı bunlar.

Bizim yaştakiler çocukken komşularımıza gitmişliğimiz:

“Eğer bir maniniz yoksa akşam annemler size oturmaya gelecek” demişizdir.

Güzellikler dolu doluydu o zaman. Saftı en çok da kaliteli ve şıktı. Şimdilerde!

Yitirdiklerimizin arasında birde misafirlik var.

Şimdilerde:

“Misafircilik oynayacak, boşa geçecek zamanımız yok. Biraraya geleceksek bu iş için olabilir, aşk için, eğlence için! Onun ötesindeki bize uymaz!”

Onun için bayramlar araya gidiyor, onun için büyükler unutuluyor, onun için akraba sevgisi rafa kaldırıldı ve onun içindirki insanlar yalnız!

Vah benim örf ve adetleri ile güzel Türkiyem…

Bir yerde Sultan II. Abdülhamit Han’ın Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’i İstanbul’a davet edip ağırladığını okudum. Gerçekten çok iyi ağırlanmışlar.

Alman İmparatoru bu ağırlanmadan bence bir hayli hoşnut olmuştur ve Türklerin misafirperverliği sayesinde şaşırmıştır.

Misafir rızkıyla gelir, sohbetin beli kırılır, hatıra biriktirilir…

Nazan Şara Şatana

Sizlere okuduklarımı aktaracağım, bana hak vereceksiniz…

Sultan II. Abdülhamid Han, dostluk ve ittifak kurmak için Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’i İstanbul’a davet etmişti.

II. Wilhelm ve İmparatoriçeyi getiren zırhlı ile beraberin deki savaş gemileri Çanakkale Boğazına gelince Âsâr-ı Tevfik ve Feth-i Bülend zırhlıları tarafından karşılandı.

Padişah, Dolmabahçe Sarayının mermer rıhtımında misafirlerini karşıladı.

Burada İmparatorla bir müddet görüştükten sonra onları akşam yemeğine Yıldız Sarayına davet etti.

Misafirler Dolmabahçe sarayından, kalacakları köşke hareket ettiler. 

Akşam saatinde de hizmetlerine tahsis edilen saltanat arabalarıyla Yıldız Sarayına hareket edildi.

Yollarda binlerce İstanbullu, İmparatora sevgi gösterisinde buluyordu.

Saraya geldiklerinde yine padişah tarafından merdivenlerde karşılandılar.

Sultan Abdülhamid han onlara Hânedân-ı Âl-i Osman nişanlarından ikisini ayrı ayrı taktı.

İmparatoriçeye ayrıca, hanımlara mahsus Şefkat nişanının murassası verildi.

Daha sonra ziyafet salonuna geçildi.

Burada İmparator şerefine verilen ziyafete bir çok yabancı büyükelçi ve devlet adamı da davetliydi.

Padişahın ve İmparatorun şerefine şampanya kadehleri kaldırılıyor, fakat Abdülhamid Han kadehi yalnızca kaldırıp sonra masaya bırakıyordu.

Gece boyunca bütün İstanbul, rengârenk havai fişeklerle gündüz gibi aydınlanıyordu.

Haftaki Cuma selamlığından sonra İmparator şefefine 1. Ordu-yu hümayunun 2. Fırkası (tümeni) tam mevcuduyla resm-i geçit yaptı.

İmparator, askerin elbisesinin yeniliği, kumaşının kalitesi ve temizliği ile techizatının mükemmelliği karşısında hayran lığını ifade etti.

Sultan II. Abdülhamid Han’ı ziyaret gelenler, yalnızca Alman İmparatoru ile İmparatoriçesi değildi:

Ondan daha önce, Ekim 1876’da Brezilya İmparatoru II. Pedro ile İmparatoriçe Theresa, daha sonra da kızları Prenses İnfante Donna İzabella da padişahı ziyaret etti.

Bu tarihten sonra İtalya Kralı III. Vittorio Emanuelle 29 Temmuz 1900’de sultanı ziyaret etti.

Ayrıca İngiltere Kralı VII. Edward, daha Galler Prensi iken eşi Alexandra ile birlikte, ondan sonra kral olan V. George’da, henüz üsteğmen iken eşi ile birlikte Sultanı ziyarete gelenler arasında idiler. (alıntı)

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....