Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '15

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Güzel dil Türkçedir; çünkü sesçildir; sesi,tarihin derinliklerinden gelir.

Güzel dil Türkçedir; çünkü sesçildir; sesi,tarihin derinliklerinden gelir.
 

İnternetten


Güzel dil Türkçedir: Sesçildir;sesi ,tarihin derinliklerinden gelir.

Dil, insanca yaşamanın, düşüncenin, buluş ve yaratıların anasıdır. Dil, düşüncenin aynası, ulusal varlığımızın temelidir. Dil olmadan ulusal bilinç gelişmez. Onun içindir ki ulusun oluşmasında en önemli öğe dildir. İnsanlar arasındaki yakınlaşmayı, bütünleşmeyi sağlayan dil ulusal birliğin çimentosudur. Ulus olma, insan topluluklarının belli bir ülkü çevresinde birleşip kaynaşmalarıdır. Bu kaynaşma ve birlik insanların birbirlerini anlamaları, tanımalarıyla gerçekleşir. Bunun için gerekli iletişimi dil sağlar. Alman filozofu Humboldt şöyle diyor:”Bir ulusun gerçek yurdu, onun dilidir. Dil, ulusal dileği belirten güçlü bir kavramdır. Ulusal dil yok olunca ulusal duygu da çok geçmeden yitirilir.”

Başbakan Davutoğlu, Ankara’da Osmanlııca, Diyarbakır’da “güzel Kürtçem, güzel Türkçem”diyor. Öncelikle “Kürtçe” dediğine göre demek ki Başbakan için “Kürtçe “,”Türkçeden” daha önemli görülüyor. Bir şeyin güzelliği tanımakla olur. Başbakan, Kürtçeyi ne kadar biliyor ki “güzel Kürtçem” diyor.

Anlamadığım, bilmediğim dil, bana güzel gelmez. Ziya Gökalp da öyle diyor:

Güzel dil Türkçe bize,

Başka dil gece bize.

İstanbul konuşması

En saf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz

Herkesin bildiği söz;

Manası anlaşılan

Lügata atmadan göz.

Türkçenin inceliği, sözcüklerindeki yapı, anlam derinliği, Kürtçede var mıdır? Hayır, Kürtçenin yazılı metinleri sınırlıdır. Oysa Türkçe yazılı metinler de vardı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da Atatürk Devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki Cumhuriyet'in kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi de Cumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi'dir.

Dil Devrimikısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir.

Dil bilimci Kâmile İmer "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:

Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir.

Her insan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle aktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir. Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı öğelerden temizleme amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz. Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dili temizleme isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyet'ten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır.

Türkçe yapı bakımından çok zengin bir dil olmakla beraber, dünya üzerinde de hala çok konuşulan bir dildir. Bu zenginlik her ne kadar içinde yabancı sözcükler bulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır. Bunun nedeni de, Osmanlının, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır. Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri" olmuştur.(İmer,1976,TDK, s.31,32)

Türk Dil Kurumu’nun kurulmasıyla dilde özleştirilme hız kazanmış; Türkçenin zenginleşmesi amacıyla şu çalışmalar yapılmıştır:

1)      Tarama._13.yüzyıldan 19.yüzyıla değin Türkiye Türkçesiyle yazılmış yapıtlar taranarak Türkçe sözcükleri tanıklarıyla veren 12 ciltlik Tarama Sözlüğü yayımlanır.

2)      Derleme._Halk dilinde yaşayan Türkçe sözcükler derlenerek Söz Derleme Dergi’sinde “Derleme Sözlüğü” oluşturulur.

3)Türeme._Sözcük köklerine yapım ekleri getirilerek yeni türevler oluşturmadır. Türk dili türeme  gücü çok yüksek olan bir dildir. Bu güç Türk dilini diğer dillerden ayıran en özelliktir[1]

4)Bileştirme._İki ya da daha çok sözcüğün bileşmesiyle yeni bir sözcüğün oluşması.(bkz. sözcükte yapı).

Cumhuriyet’ten önce Türkçenin sözvarlığı %60 Arapça, %20 faraşçadır.1931’de Türkçe %35, 1965’te %60.5,70’li yıllarda %70’i bulur.(Bozkurt,2002,s.261). .Doğan Aksan’ın yaptığı bir araştırmaya göre, İslamiyetken önce, Göktürkçedeki yabancı sözcük oranı % 1’in altında, Uygurcada yapıtların özelliğine göre bu oran % 2-5 arasındadır. İslamiyet’in etkisindeki ilk yapıtlardan olan Kutadgu Bilig’de yabancı sözcük oranı %2 dolaylarındadır. Bu oran zaman zaman %1’in bile altına düşmektedir. Ne var ki, Türkçenin giderek özgünlüğünü yitirmesiyle 13.yüzyılda yazılan Atabetü’l Hakayık’ta  % 20’ye, 15.yüzyıl yapıtı olan Mevlid ‘de %26’ya, 16.yüzyıl şairi olan Baki’de %65 ‘e çıkmıştır. Namık Kemal’de %62, Şemsettin Sami’de %64, Türkçeleşme için çalışan Ziya Gökalp’ta %55’dir.

Türkçenin en eski yazılı belgeleri Orhun ve Yenisey Yazıtlarıdır. Yazılışı,  8. yüzyılın başlarındadır. Bu yazıtlarrunik kökenli, dört ünlüsü bulunan 38 harfli Göktürk alfabesiyle kaleme alınmıştır. Eski Türkçe terimi genellikle bu dönem için kullanılır. Küli Çorsadı verilen bir yazıt da Moğolistan’da bulunmuştur. Yazıtlar, Türk dilinin genişliğinin, derinliğinin, çeşitliliğinin kanıtıdır.

Dilbilimci Doğan Aksan, Türk dilini denize benzetiyor:

Bu benim anadilim bir denizdir; derinliğiyle, gözün erişemeyeceği genişliğiyle, sınırsız gücü, güzellikleriyle… Dibinde gün görmemiş inciler yatar; üstünde bin bir rengin çalkantısı var.    

Denizi değil de gölcüğü görenlere ne demeli? Gölcüğün derinliği yoktur ki dibinde de inciler, sınırsız gücü olsun.



[1].Türkçenin ne denli doğurgan, ne denli güçlü  türetme dili olduğunu gör-kökünde görelim: görme, görmegözesi, görür görmez, görmezlik, görüş, görmüş  görmüşlük, görmemiş, görmemişlik, göre görece, görecelik, görececilik, göreli, görelilik, görsel,görgü, görgülü, görgülüce, görgülülük ,görgüsüzlük, görgüsüz, görgüsüzce, görüm, görümce, görümcelik, görücü, görücülük, görev, görevcilik, görevsel, görevselcilik, görevdeş, görevdeşlik, görevli, görevsiz, görevlilik, görevevsiz, görevlilik, görevsizlik, görevlendir-, görevlendirme, görevlendiril-görevlendirilme, görenek, görenekli, göreneksiz, göreneksizlik, göreneksel, görün-görüntü, görünüm, görünme, görünüş, görünür, görünmez, görüngü, görüş-, görüşül-, görüştür-, görüştürme, görüştürül-, görüştürülme, görüştürt-, görüşme, görüşmeci, görül-, görülme, görülüş, görülmüş, görülmemiş, gördür-gördürt-, gördürtme, gördürme (Aksan,1993,s.26,27)

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..