Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Hades'in çocukları

Hades'in çocukları
 

Ankara'da bir alt geçitte...


Bu, namustur

Künyemize kazınmış.

Bu da sabır.

Ağulardan süzülmüş,

Sarıl bunlara

Sarıl da büyü...

Ahmed ARİF

Hades'in çocukları

İçimde bir ses bir yükselip, bir alaçalırken, ikilemde, doğrusu düşündüm çok. Kalemi bir elime aldım, bir fırlatıp attım sonra. Daha insanlar yeni toprağa verilirken, acılar yakıp alevleri yükselirken, bunca insan ölmüşken yazmanın sırası mı diye. Duymazdan geldim sonra. Şimdi yazmazsan ne zaman, ne anlamı kalır sonra yazmanın, konuşmanın, diye seslenen içimin sesini dinledim. Zaten çoktandır olup bitenler biz yazmayalım, konuşmayalım, yada istedikleri gibi yazıp, istedikleri gibi konuşalım diye, korkup geri adım atalım diye yapılmıyor mu? Hades'in çocuklarının istedikleri de, onlara alkış tutanların, ses çıkarmayanların, destekleyenlerin de istedikleri bu değil mi, diye düşünüp yazmakta karar kıldım.

Ardı sıra iki bomba patladı Ankara sabahında. İnsan kalabalıklarının tam içinde, barışın yüreğinde. Parçaları dağıldı dört bir yana ülkenin tüm coğrafyalarına, acı olup, ateş topları olup düştüler; yaktılar. Ayakta herkes kaç gündür. Bir yanda acılarını, nefretlerini, isyanlarını haykıran kalabalıklar, bir diğer yanda olup bitene yabancı, kanıksamış, tepkisiz yığınlar. Bölünen bir siyaset, bölünen bir insanlık anlayışı; böylesi bir büyük acıda bile bir araya gelemeyen insanlar. Daha da acısı kopan bir gönül bağı.

Her şeye rağmen hayat devam ediyor! Sahi, devam ediyor mu? Sorun bakalım canlarını yeni toprağa verenlere. Elleri, kolları, bacakları kopanlara sorun. Sorun zindanlarda boş yere yatırılıp yılları heba olanlara, bir sorun bakalım. Hayat devam ediyor mu, her şeye rağmen diye. Yada nasıl devam ediyor diye, bir sorun varsa yüreğiniz.

Kuşkusuz yaşamdan yana duruş, insani bir duruştur. Öyleyse yaşama ve yaşama hakkına karşı yapılan her türlü saldırıya karşı durmak da bir insanlık görevi olmalıdır. Devlet terörü dahil, kimden gelirse gelsin, hedefi her kim olursa olsun  teröre karşı çıkmamak, terör katillerinde ayırımda bulunmak da bir insanlık suçudur. Öyleyse bu durum karşısında kayıtsız kalmamak da bir insanlık görevi. Bir görevimiz de kuşkusuz düşünce katillerine karşı çıkmaktır. Aslında bakmayın tavırlarına, onlar yaşamdan, yaşamın renklerinden, verilemeyecek hesaplarının şişkinliğinden korkuyorlar; hem de çok.

Bu ülke insanı çok acılar çekti, çok ölümler gördü; bağrına taş  yarasına tütün bastı, sesi çıkmadı. Hiç bir zaman bu denli büyük bir ihanet yaşamadı. Şimdi onu yaşatıyorlar. Çoğunuzun bir zeytin ağacının kesilmesini, bir karıncanın ezilmesini, düşmesini bir kuşun yüreğinizin kaldırmadığını biliyorum. Öyleyse bunca yıldır insanlar gök ekinler gibi biçilirken niye sesiniz çıkmadı. Niye susuyorsunuz, sustunuz hep, niye? Okula, askere yollarken yavrusunun arkasından gözü dolanlar, neredesiniz. Neredesiniz, bir başkasının acısına taş kesilenler. Ülke bölünecek diye korkanlar, korkutulanlar; ülke bölünüyor mu? Sesiniz kısılmışsa, korkuyorsanız, insanlar arasında giderek artan bir hızla kopuyorsa gönül bağları ve ses çıkaramıyorsanız, bölünse ne olur, bölünmese ne... Giderek artan ölümler ve sessiz yaşayan ölüler arasında yaşıyor olmak; yada ülkenin ve çocuklarının karartılan yarınlarına ses çıkaramamak mıdır yaşamak?

Dolu dizgin bir yağmur yağıyor dışarıda her şeyi ıslatan. İçeride kırık ve acılı yürekler ıslanıyor...

Akın Yazıcı

12.10.2015/İzmit

 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..