Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '16

 
Kategori
Güncel
 

Hain Yetiştirme Tarlası

Hainleri genel olarak iki gruba ayırmak mümkündür. Birincisi iyilik yapıldığı halde kötülük yapma âdetine sahip olanlar, ikincisi ise kötü olmadıkları halde kötü olmak zorunda kalanlar, yaşamsal her türlü araçtan mahrum bırakılanlar.

Birinci grubu olduğu gibi kabul etmek gerekir. Ne de olsa doğasında var. Çünkü öyledirler. Öyle olmak zorundadırlar. Huyları öyledir. Öyle olmak zorundadırlar. Bu yaradılışa sahip kişilerden sakınmak gerekir. “Huydur, çeker …., kokar”demişler. Aynı şekilde “Köpek … yemekten vazgeçmez” derler. Hiç yılan veya akrep niye soktu diyebiliyor muyuz? Huyu öyle, doğası öyle ne yapsın?

Konu insan olunca insanlar topluluk halinde yaşarlar. Dünyada hemen her kötülüğü yapan insanlar aşağı yukarı kendi cinsleri hatta kan bağı olan insanlar tarafından yetiştirilirler. Ben şahsen ailenin ve çevrenin hastalıklı ruhunun kişide tam karşılığını bulduğunu düşünürüm. Toplum neyse insan odur. Birinci grupta yer alan hainler de aslında doğdukları çevre tarafından yetiştirilir. Yumurta çalan oğlu veya kızının parmağını kıran bir babanın evladı hırsızlık etmek isterken iki kez düşünmek zorunda kalır.

İkinci grupta yer alan ve sonradan olma hainler üzerinde ise yönetimlerin çok iyi düşünmesi gerekir. Genellikle insanlar kolay olanı seçer ve karşısındaki suçlar. Kendini suçlayan ve siyaset yapan kimse henüz Türkiye’ye ayak basmadı. Bastıysa da o kadar araştırıyorum, okuyorum ben daha rastlayamadım. Rastlayan varsa ne mutlu ona.

Esasen kim olursanız olun, insan olduğunuz zaman ölümlüsünüz demektir. Ölüm var diyorsanız, yarına çıkma garantiniz de yoktur, o da tamam. Allah kral veya padişah diye öbür dünyada size ayrı muamele yapmayacak, Müslüman’sanız bunu da bilirsiniz. Yalan söylemenin aslında en büyük günahlardan biri olduğunu da bilirsiniz. Kendinizi kandıramadığınız bir durumda Allah’ı kandırmak imkânsız. Yalan söylemeksizin suç veya günah işlemek mümkün olmadığını öğrenmişsinizdir. Müminler, Kâfirler ve Münafıklar arasında en tehlikelisinin Münafıklar olduğunu ve Münafıkların en etkin silahının ise “yalan” olduğunu bilmeyen var mı?

Devlet yönetiminde insanlar –cı, -şu, -şi gibi isimlerinin başına veya sonuna sıfatlar eklemek suretiyle bir şeyler oluyorlar. Geçmişte de olmuşlardı. Şimdi geçmişteki ekleri atıp başka bir ek koydular. Oldular. Hâlbuki arabayı şoför, sürer. Duvarı “mason” (mason duvarcı ustası, zanaatkâr demek) yapar. Bir adamın sıfatına bakarak adam edemezsiniz. Geçmişte de olmamıştı, yine olmuyor. Ancak bir adama iş ve ekmek almasının tek şartının şu hanedan veya şu sülale veyahut da cu olması şartını koyarsanız, işte o zaman gerçek bir düşman kazanmış olursunuz. Sahte cu sizin hem işinizi baltalayacak hem de çöküşünüzü hızlandıracaktır. Bir sistem ancak ehliyetsiz kişileri gerçek uzmanlık gerektiren yerlere getirince çöker.

İnsan aynaya bakınca kendini görüyor. Hâlbuki insanlar her zaman diğer insanların yüzüne bakıyor. Yüzde ısrar etmek gerekmez, işe bakmak gerek. Bir fabrikanız var ve mühendis arıyorsunuz, mühendis çalıştırırsınız, -cu çalıştırmazsınız. Cu, şu da olabilir. Gerçek bir yetenek arıyorsanız fikrini sorun, fikrinizi dikte etmeyin. Fikirsiz, yetenek olur mu? 

O kadar para harca, okullar aç, okut, büyüt, masraf yap, el üstünde tut sonra da adam seni vursun. Bu nasıl bir şeydir? 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..