Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '18

 
Kategori
Güncel
 

Hastalıklı Medeniyet Özentimiz ve Bizlere Sunuluşu

Hastalıklı Medeniyet Özentimiz ve Bizlere Sunuluşu
 

Bir öğretmen kapalı gayet şık giyinmiş, öğrencileriyle beraber; Güneydoğu Anadolu’nun bir köyünden şehre öğrencileriyle birlikte bir gezi organize etmişler. Gezinin amacı şehirde sinema faaliyeti, arkasından hayatlarında ilk defa pizza yemişler, çocuklar mutlulukla gülümsüyorlar.

Yıl 1990 dünyaca ünlü bir pizza firması Türkiye’ye giriyor ama kimsede pizza yeme kültürü yok. Millet Bafra Pidesi, Adana ve Urfa Kebapları seviyor. Daha muhafazakâr, daha yerli ve daha milli yiyecekler seviyor. Dolayısıyla şimdi suşi neyse o zaman da pizza o derece yani. Belki suşi Türkiye’de şu anda çok seviliyordur. Ben daha ziyade çiğ balık yemediğim veya tercih etmediğim için, başkaları da sevmiyordur gibi sanıyorum. Bizim çevrede en azından “geçenlerde suşi yemeye gittim, şöyle bir güzeldi, şöyle bir güzeldi” diye anlatan bir eşimiz dostumuz olmadığı için öyle bir kültürümüz yok. İşte 1990’lı yıllarda Türkiye’de de böyle bir kültür yokmuş. Firma yetkilileri uzun süre düşünmüşler ve Ninja Turtle Çizgi Filmlerini bedava Türkiye’ye vermişler. Ninja Turtle Çizgi filmlerinin Türkiye’ye girme hikâyesi de böyle olmuş. Öyle diyorlar!

Eğitim bir şekilde kültür ve kültürle birlikte tüketici sınıfı oluşturma gibi bir faaliyet aslında.

Özellikle yaygın eğitimde bunun birçok örnekleri var. Evde sıkılan aslında işgücü olarak şehirde istihdam edilemeyen ancak şehre zorunlu-gönüllü göç ettirilen insanları düşünün. Şehirde istihdam için farklı beceriler gerekiyor, taşradaki yeterlilikler şehre gelince bir anda atıl hale geliyor. Kadın veya erkek bir ilan görüyor; “istihdam garantili meslek kursu ücreti…. TL” Kursun parasını meslek edineceğine inanarak ödeyen kişi kursa gideceği için kıyafet, ayakkabı, yol parası vs gibi ücretleri ödedikten sonra meslek sahibi olduğunu artık ona iş vereceklerini hayal ederek şevkle kursun bitmesini istiyor. Kurs göstermelik birkaç kişiyi istihdam ediyor. Giden zaman, harcanan paradan sonra; iş başvurularında ya işe gitmesi halinde cebinden çıkacaklarla, evde kalınca harcamayacaklarını hesaplayınca aslında arada çok da fazla bir şey kalmayacağına mı üzülsün, yoksa “biz üniversite mezunu x bölümünden mezun prezentabıl kişiler arıyoruz” “siz aslında halen taşralısınız ve bizim marka değerimize uygun bir görünüşünüz prezantabl (bu arada prezantabl Türkçe olmuş ya! Klavye altını çizmiyor oradan anladım) değilsiniz” cevabına mı üzülsün bilemiyor.

Türkiye bir yol ayırımında bulunuyor. Bunun farkında olan kaç kişi var bilmiyorum ama ya hastalıklı Batı’nın kültürü uğruna tıpkı şimdi yaptığımız gibi aşırı tüketim ve aşırı harcamadan ötürü iyice batacağız. Batı’nın ihracı olan bizlere uymayan aslında bir kültür ihracı olan açlıkları gidermeye çalışacağız. İşin vahimi ilacı bulduğumuz dükkânların aynı zamanda ilaç dükkânı olması ilginç rastlantı. “Aslan taklidi yaparak, aslan olunmuyor!” Özellikle Amerika’nın obezite ile mücadele için harcadığı para, tüm Afrika kıtasını doyurur, giydirir, sağlıklı okullara kavuşturur. Tabi Osmanlı’ya gönderilen özellikle Osmanlı’nın son yüzyılında Batı tipi tüketici yaratmak için yapılan mücadeleleri elbette herkes bilemezdi!

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..