Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '16

 
Kategori
Sinema
 

Hayatımın yolculuğu

Hayatımın yolculuğu
 

Hayatlarımızın ellerimizin arasından hızla kayıp gidiyor olma fikri yaşam yolculuğumuza dair yeni alanlar açmamıza neden olur çoğu kez, tabi hayatı ıskalamadan yaşama cesaretini gösterebilenler için. 

Bu cesareti gösterenler kendi kişisel yolculuğuna adım attıkları andan itibaren kendi hayatlarının kahramanlarına dönüşmeye doğru bir yola girerler.

Mitolojik öykülerden, masallardan sinemaya da sirayet eden bu hikâye anlatma şekli,  insan yaşantısı değişse de arketipsel özelliklerinden dolayı çağlardan beri varlığı korumaya devam ediyor.

Sinemada klasik anlatının, bu temeller üzerine kurulduğunu düşündüğümüzde, kahramanın yolculuğunun sinemadaki örnekleri saymakla bitmez. Hatta A Walk in the Woods/ Hayatımın Yolculuğu da bunlardan biri.

Robert Redford’un canlandırdığı Bill, bu yolculuğa çıkmak için gereken çağrısını, bir tanıdığının cenaze töreninde alıyor. Ve hayatının bundan sonra böyle gitmemesi gerektiği fikri hızla Bill’i ikna etmeye başlıyor.  Bill, Amerika’nın güneyinden kuzeyine doğru uzanan Apphalacian yürüyüş rotasını sırt çantası ile yürüyerek tamamlamaya karar veriyor.

Ama tabi ki bu aşama da, eşikten atlama kısmında, ise karısı, Bill’in bu yolculuğu çıkmasına engel olmaya çalışıyor. Onu ikna etmek için, bu rotayı tamamlayamayan insanların hikâyelerini ve yol boyunca karşılaşabileceği güçlükleri önüne koyuyor ve yalnız başına bu yolculuğa çıkamayacağını da not düşüyor. Ama Bill’in kararlılığı ve yıllar öncesinden çıkıp gelen eski bir arkadaşı , Katzt, onunla bu yola çıkmaya hazır olunca Bill de bu eşikten kolaylıkla geçiyor.

Eşikten atlayan Bill’i sınavlar beklemektedir. Katzt, Bill’in eşikten atlamasına yardımcı olmuştur olmasına ama alkol bağımlısı, bacağında pilatini olan, zor yürüyen biridir. Bunun yanı sıra Bill’in gençliğinde en yakın arkadaşı olan ancak yıllardan beri küs olduğu Katzt, onun kendine dair sakladığı gölgede kalmış yanlarıyla yüzleşmesine de neden olmaktadır.   Ancak filmde bu kısım karakterin derinliğine inme açısından son derece sığ kalıyor. Nick Nolte’ın canlandırdığı Katzt karakterinin absürtlüğü üzerinden bir komedi havası da yaratılmaya çalışılıyor.

Yer altı dünyasına iniş ya da ölüm kısmında ise Bill, onun gölge yanlarını ortaya çıkaran doğanın güçlüklerine ve kendine karşı yavaş yavaş meydan okumayı bırakıyor, güçlü doğa koşullarında  genç ve dinamik biri  gibi bu yolculuğu sonuna kadar ve hiç yardım almadan tamamlayamayacağı fikrini kabul ediyor. Bill, Nehirden karşıdan  karşıya geçerken yardımlarını  “bana ne cüretle yardım edebilirler” tavrı içinde reddettiği gençleri,kayalardan aşağıya yuvarlandıklarında,  doğanın zorlu koşullarında hayatta kalmak için kendinden daha genç ve dinç birilerinin yardımına ihtiyacı olduğunu kabul ediyor. Ve Bill’in yaşlandığını kabul etmemeye dair olan inancı bir gece boyunca Katzt ile birlikte esir kaldığı kayalıkların arasında yitip gidiyor.

Bill’in yaşlılığa karşı yok bu inancının yerini, yaşını ve kendini olduğu gibi kabul halı alıyor ve buradan sonra Bill’in gideceği tek yer kalıyor o da evi, karısının yanı. 

 
Toplam blog
: 10
: 333
Kayıt tarihi
: 26.03.16
 
 

Sinema Tv Yüksek Lisans Mezunuyum.  Psikoloji, felsefe ve nörobilim alanlarında okumaktan keyif a..