Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '16

 
Kategori
Blog
 

Hayatın ve ortamın içinden, hem de tam kalbinden!

Hayatın ve ortamın içinden, hem de tam kalbinden!
 

netten


Herhangi bir yamukluğun aynısını, kişinin kendisi de yaptığında, o kişi kendinin de bir yamuk olduğunu, istese de istemese de kabul etmiş anlamına gelir bu.
 
Çünkü, kendinin ne yaptığını, hiç de güzel, iyi ve mertçe bir şey yapmadığını kendisi bilmektedir zaten.
 
Eh, kişi o yamukluğu yapmak suretiyle, kendinin yamukluğunu kabullendikten, içine sindirip, kendine yakıştırabildikten sonra, zaten meselenin büyük bir kısmı da halledilmiş olur.
 
Zira önemli olan, insanın önce kendi gerçeğiyle yüzleşmesi, yüzleşebilmesidir zaten. O çıplak gerçekle başbaşa olup, ondan kaçamamasıdır.
 
Yani kendi karakterinin, hiç de etrafa empoze etmeye çalıştığı gibi makbûl bir karakter olmayıp, asıl nasıl bir karakter olduğu “gerçeğiyle” bizzat kendinin yüzyüze kalabilmesi, bunu idrak edebilmesi, bunun kafasına dank edebilmesidir.
 
Ben de, hamdolsun ki bu işte son derece başarılıyımdır… Ama işte sırf bu kadarla meselinin tamamı yine de henüz tümüyle halledilebilmiş olmaz.
 
Zira ah, bunu bir de etraftaki o “kandırılmış, aldanmış saftirik alıklar” da anlayabilse keşke, işte asıl o zaman zaten insanlık, bilinçlenme ve aydınlanmada, farkındalıkta ve gelişmişlikte büyük bir aşama kaydetmiş olacaktır.
 
Eh bu yönde çabalarımıza da “kör gözüne gözüne” ve ıkınaa sıkına da olsa devam ediyoruz biz de işte, n’apalım?
 
Çünkü bunu başarmak sadece tek bir ferde, yani meselâ sırf bana bağlı değildir; Etraftaki insanların da zekâ ve bilinç seviyesi, gelişmişlik derecesi, anlama becerisi ve onların da “niyetlerinin” ve özellikle de “naturalarının” iyi mi, kötü mü olduğuyla direkt bağlantılıdır!
 
Üstelik bir de şu vardır:
Tıpkı Uğur Mumcu gibi ben ya da siz tek başımıza, ama karşımızda kendi aralarında çeşitli kulis faaliyetleri ve entrikalar düzleminde örgütlenmiş bir ekip varsa, işimiz haliyle zordur tabii.
 
Çünkü şu da yine bilinen ve hiç kimsenin de aksini iddia edemeyecek denli kabul ederek bilincinde olduğu bir koca gerçektir malûm:
 
Şıracının şahidi bozacıdır daima!
 
Dolayısıyla, her daim nisyan ile malûl insanoğluna şunu da  “tekrar tekrar” hatırlatmakta sonsuz yarar vardır tabii:
 
Normalde yapmayacağın bir “yanlışı-yamuğu”, birilerinin etkisiyle ya da arkadaşların da zaten öyle yapmanı isterdi veya istiyor diye yapıyorsan, o arkadaşlar sana… “dost” değildir!!
 
O arkadaşlar, “makbûl” insanlar da değildir!
 
Şimdilik bu kadar.
Çok daha uzunu, daha açık ve açıklayıcı olanı, daha sonra.
 
Lâkin elbette ki o kadar çok doğruyu ve gerçeği içerince, editoryadan da geçerse…
Zira yine malûm,
Doğrulardan ve gerçeklerden korkuluyor bu memlekette!
Üstü örtülmeye, gerçekler ve olanlar ve işin asıl yüzünün ne olduğu insanlardan gizlenmeye çalışılıyor.
 
Ama, otorite egellese de
Biz de şöyle de diyebiliriz rahatlıkla;
 
Allah’ın doğruya ve haklılara izniyle
Yolumuz açık...
Zira yolu sen kapatırsan,
O da senin yolunu kapatarak
Bizimkini açmış olur zaten.
 
Görüşmek üzere…
 
Sevgiler…
.
 
.
Filiz Alev
02.02.2016
 
 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..