Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hidrojen romantiği ile bir aşk hikayesi

Bilimsel çalışmaları sebebiyle 2000 yılında Nobel’e aday gösterilen Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu’nun hayatı, en yakın tanığı, sevgili eşi Dr. Ayfer Veziroğlu tarafından “Hidrojen Romantiği” kitabı ile ölümsüzleştirildi. “Hidrojen Enerjisi Ekonomisi” fikrini dünyada ilk kez ortaya atan Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu’nun Türkiye ve dünya tarihinden kesitleri de içeren “belge” niteliğindeki biyografi kitabı, yarım asırdan fazla bir döneme ışık tutuyor. Bu inanılmaz yaşam öyküsünü kitaplaştıran Dr. Ayfer Veziroğlu ile tatil için geldikleri Bodrum'da buluştuk ve hem "Hidrojen Romantiği"nden hem de aşktan konuştuk...
 
"Hidrojen Romantiği" kitabınızdan bahsedin biraz. Neler okuyacağız kitapta?
 
Kitapta, Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu’nun çocukluk yılları, eğitim için 2. Dünya Savaşı yıllarında (1943) Ankara’dan İngiltere’ye gidişi, haftalarca süren ve pek çok ülkeye uğrayarak geçen maceralı yolculuğu, savaş yüzünden yokluklarla ve bombalar altında geçen öğrencilik yılları, İngiltere’de 43-51 yılları arasında gördüğü yüksek eğitim ve doktora süreci, 1951’de Türkiye’ye dönüş ve askerlik, aynı yıllarda Türkiye’de bir ekiple Toprak Mahsulleri Ofisi’nde “çelik silolar” müdürlüğünün temelini atmaları ilk beş bölümü oluşturuyor. Kalan bölümde, ise 60’lı yıllarda yapılan ilk evlilik ve ABD’ye gidiş, Nejat Veziroğlu’na “hidrojenin babası” lakabını kazandıracak hidrojen enerjisi ile ilgili bilimsel çalışmalarının temellerini atışı, katıldığı uluslararası konferanslar, bilimsel çalışmaları ve bu fikri yayışı, Türkiye ve dünyadan dönemin önemli liderleri ve iş insanları ile ilişkileri, 1995 yılından sonra Uluslararası Hidrojen Teknolojileri Merkezi (ICHET)’nin kuruluş çabaları, eşi Bengi Hanım’ın vefatı ve 1998’den günümüze uzanan ikinci evliliği ve Nobel adaylığına kadar uzanan hikayesi yer alıyor. 
 
Ne zaman karar verdiniz eşinizin hayatını kitaplaştırmaya?
 
Eşim ilk tanıştığımızdan beri bana sürekli hayatını anlatıyordu. Çok ilginç geldi bana. Cumhuriyet tarihini anlatıyordu çünkü. Yıllarca bunu yazmak istediğimi söylemedim. Okullarımı bitirmem gerekiyordu önce. Hatta bir iki yazarla konuştum, olmadı. Daha Can Kıraç bir gün bizi ziyarete geldi. "Neden sen yazmıyorsun" dedi bana. Beni teşvik etti. 2013'te doktoramı bitirdikten sonra oturdum ve yazmaya başladım. Kitabı yazmak istememin en büyük nedeni, cumhuriyet tarihinin gençler tarafından okunması ve öğrenilmesiydi... Çünkü o dönem yaşananlar çok zor olmasına rağmen, insanların birbirine olan saygısı, dayanışması o kadar güzel ki. Bunun hissedilmesini istedim. 
 
BÜTÜN TÜRKLER LİDERDİR
 
Sizi en çok etkileyen anı hangisiydi?
 
En fazla duygulandığım yer, Hoca'nın II. Dünya Savaşı yıllarında kazandığı bursla İngiltere'ye giderken yaşadıklarıydı. Arkadaşlarıyla birlikte City of Paris adındaki bir gemiyle İngiltere'ye  doğru yola çıkıyorlar. Gemide çarşaflar değiştirilmediği için çarşafları atıyorlar. Kaptan geliyor "niye attınız" diye soruyor. "Kirliydi" diyorlar. Kaptan da "Savaş esnasında bu isyan sayılır" diyor. "Liderinizi söyleyin, onu ilk limanda gemiden atacağım" diye tehdit ediyor. Hoca da "Bütün Türkler liderdir" diyor kaptana... Çok hoşuma gitmişti bu sözü... Kaptan "O zaman hepinizi gemiden atacağım" diyor ve Durban'da bunlar grup olarak gemiden atılıyorlar. Bir hafta sonra gazetelerde, City of Paris'in batırıldığını ve hiç kurtulan olmadığını okuyorlar. Çarşafları atmak onların hayatını kurtarıyor. Hoca da "Bütün Türkler liderdir" diyerek arkadaşlarının da hayatını kurtarmış oluyor. Beni en çok etkileyen hikayelerden biridir bu. Kitapta buna benzer pek çok yaşanmışlık var. 
 
Kitabı nereden edinebilir okuyucularımız?
 
CreateSpace adlı bağımsız yayıncılık platformu üzerinden yayınlanan kitap, Amazon.com’dan satışa sunuldu. Şu an 52 ülkede satışta. Türkiye'de de çeşitli yayınevleri ile görüşmelerim devam ediyor. 220 sayfalık bir kitap. Apple'ın iBook'una koyduk, iTunes'da elektronik olarak satışa sunduk kitabı.  Burada da kitapçılarda satışa sunulacak en kısa zamanda. 
 
Kitabın adı neden "Hidrojen Romantiği"?
 
Bir grup bilim insanı, hidrojen fikrini ortaya attığında petrol şirketleri bunlara "Hidrojen Romantikleri" adını takıyor. 11 kişi bunlar ve şu anda Hoca ile birlikte 3'ü hayatta. Petrol şirketleri, Hidrojen fikrini çürütmek için "bunların kurduğu hayaldir" deyip böyle bir isim takmışlar. O isim benim hoşuma gitti. Kendisi de romantiktir hakikaten. Hanımlara karşı çok saygılıdır. İki hanım büyütmüş onu. Annesi ve anneannesi... Annesi de Atatürk döneminde öğretmenmiş. Anneanne de terzilik yapıyormuş. Bu iki fedakar kadının büyüttüğü bir insan olduğu için kadınlara karşı çok saygılıdır. 
 
Peki bu kadar büyük bir "hayal" hayata geçebildi mi? Bugün dünyanın yaklaşımı nasıl?
 
Elbette hayata geçti. Bütün araç şirketleri kullanmaya başladı. Toyota, Honda... Japonlar tüm teknolojileri geliştirdi bu konuda. Hatta Japonya'da hükümet, hidrojenli araba almak isteyenlere 20 bin lira katkıda bulunuyor. Kalifornia'da dolum istasyonları yapıldı. Almanya'da 2020'de tüm otobüsler hidrojenle çalışacak. Bu büyük bir başarı hikayesi.
 
Nasıl tanıştınız?
 
Miami'de tanıştık. En büyük arzum, Univercity of Miami'de öğrenim görmekti. Hedefim akademisyen olmaktı. İngiltere ve ABD'ye müracaat ettim. ABD'ye gittim. Hiç dil bilmiyordum gittiğimde. Garsonluk, terzilik yaptım. Daha sonra internetten eşimin bir öğrencisiyle tanıştım. Prof. Dr. Nejat Veziroğlu'nun eşinin kanser olduğunu ve O'na bakacak birini aradıklarını öğrendim. Aynı zamanda profesyonel hemşireyim ben. Zeynep Kamil mezunuyum. İstanbul'da da özel hemşirelik yapmıştım okurken. İyi bildiğim bir işti. "Tek şartım var. Beni okutursa işi kabul ederim" dedim. Fakat eşi o sırada çok rahatsızlandığı için tanışamadık bile. Eşi, Türkiye'de ölmek istiyormuş. Bu nedenle Türkiye'ye gittiler. O sırada ben de bir temizlik firmasına girdim çalışmak için. Üç hafta sonra bir telefon geldi arkadaşımdan. "Hocanın eşi vefat etti. Kendisine bakacak birini arıyor." dedi bu kez. Özgeçmişimi çok iyi hazırlamamı söyledi. Hoca benimle iş görüşmesi yaptı ve tüm referanslarımı aradı. Daha sonra bana ne kadar maaş istediğimi sordu. Yanımda Univercity of Miami kitapçığıyla gitmiştim.  "Miami Üniversitesi'ne gönderirseniz hiç para istemem" dedim. Bu görüşmeden sonra işe başladım. Tanışmamız böyleydi. 
 
Peki ya evlilik kararı? O ne zaman alındı?
 
Ilk zamanlar zordu. Eşini kaybettiği için çok bağırıp çağırıyordu. Zamanla değişti. Bir sene sonra bana evlenme teklif etti. Ben kabul etmedim. Çok yaş farkı vardı aramızda. Bir de ben ailenin tek okuyan çocuğuydum. Ailem konusunda endişeliydim. "Onları üzmek istemem" dedim. "O zaman ben seni evlat edineyim" dedi. Avukata gittik, bu yaşta olmaz dedi avukat. "Ben seni kızım diye tanıtırım herkese" dedi bana. 2002'den itibaren dünyanın birçok ülkesine gidip toplantılara katıldık, ona asistanlık ettim, sağlığıyla ilgilendim.  Bir süre sonra insan çok kaynaşıyor, seviyor. O  çok değişik bir duygu. 2004'te annemi beyin kanaması sonucu kaybettim. Babam da iki yıl sonra vefat etti. Bunun üzerine Nejat Bey, 'Bak hesap verecek kimse yok, hadi gel evlenelim' dedi. Kabul ettim.  20 kişilik sade bir nikah oldu. İstanbul'da evlendik. Sonra da hamile kaldım. 
 
Şimdi bir de kızınız var değil mi?
 
2007'de kızımız Lili Ferruh dünyaya geldi. Matematik ve bilim derslerinde "gifted" sınfında. Özel bir programda İspanyolca öğreniyor. Ben de kızımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Şimdi sessiz sakin bir hayatımız var. 
 
Aranızdaki yaş farkı oldukça fazla. Zorluk yaşamadınız mı?
 
46 yaş var aramızda. Ama eşimin düşünce tarzı ve yaşam biçimi çok farklıdır. Örneğin hiç hastalıktan söz etmez. Bir de ben O'na hiç kıyamıyorum. Çok seviyorum O'nu. Diyaloğumuz çok farklı. Birbirimize karşı çok anlayışlıyız. 
 
2022'DE İSTANBUL'DA ULUSLARARASI HİDROJEN KONFERANSI VAR
 
Hedefleriniz ne bundan sonra? 
 
Bizim hedefimiz dünya barışı için çalışmak. Kişisel olarak ben ileride üniversitede ders vermeyi düşünüyorum. Fakat şu anda kızım küçük. Benim için ailem her şeyden önemli. Onun için vaktimi onlarla geçirip yazar olarak devam etmek istiyorum. Yakın zamanda Hoca ile birlikte bir Seyahatname yazmayı planlıyoruz. Bütün dünyayı  dolaştık çünkü. Hoca da dergiyle ilgili çalışmalarına devam ediyor. "Hidrojen Dergimiz" tüm dünyaya yayılıyor. Aynı zamanda Uluslararası Hidrojen Enerjisi Derneği'nin başkanlığını yürütüyor hala. Dernek, 2022 konferansına hazırlanıyor şu anda. Konferanslarımız olimpiyatlar gibi. 2018'de Brezilya Rio de Jeneiro'da yapılacak. 2022'de Lütfi Kırdar'da yapılacak. İnşallah Türkiye'de de çok büyük gelişmeler olur o döneme kadar. Çünkü Türkiye'deki üniversitelerde de çok çalışılıyor Vestel çalışıyor şu anda hidrojenle ilgili. Eşimin adına Niğde'de bir merkez kuruldu. Temiz Enerji Turhan Nejat Veziroğlu Araştırma Merkezi. Bu merkez aynı zamanda Vestel'le çalışıyor. 
 
Bir bilim insanı olarak Türkiye'de bilimsel gelişmeleri takip ediyor musunuz? Bilime yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Türkiye'de çalışırken, bürokrasi çok fazlaydı. Bu pek çok anlamda zorluk yaşatıyor bilim insanlarına. Bugünlerde beni çok şaşırtan bir de haber okudum gazetelerde. Genç çocuklar çok güzel bir yara bandı yapmışlar, şeker hastaları için. TÜBİTAK'a müracaat etmişler, TÜBİTAK beğenmemiş. Ama o çocuklar bu projeyle dünya birincisi oldular. Ne kadar üzücü bir şey. Insanların hayata bakış açısı çok önemli. Paylaşmayı bilmek gerekiyor. Bence Türkiye'de bilimdeki problem paylaşmayı bilmiyor insanlar. Bir de değerlendirme kuruluna hep aynı fikre sahip olan insanları koymamak lazım. Büyük ihtimalle bu çocukların ne yaptığını anlamamışlar. 
 
PROF. DR. NEJAT VEZİROĞLU KİMDİR?
 
Amerikan kamuoyu onu ‘dünyayı kurtaracak adam’ olarak tanıyor. İlk bakışta biraz abartılı, biraz da fantastik gözüken bu tanım, gerek Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nun 30 yıllık çalışmaları, gerekse de dünyanın gelecekte alternatifsiz olarak yöneleceği hidrojen yakıtı konusunda tartışmasız otorite olması göz önüne alındığında hiç de öyle durmuyor. Her ne kadar Türkiye kamuoyunda çok iyi bilinmese de Prof. Dr. Nejat Veziroğlu dünyanın, özellikle de gelişmiş ülkelerin dikkatini çeken bir isim. 1974 yılından bu yana hidrojenin yakıt olarak kullanılması konusunda çalışmalar yapıyor. Amerikan Kongresi’nden Avustralya Meclisi’ne kadar dünyanın dört bir yanında “temiz ve tükenmez enerji kaynakları” konulu brifingler veriyor, bilimsel çalışmaları koordine ediyor. Aynı zamanda “Hidrojen Ekonomisi” teorisinin fikir babası. 
 
Toplam blog
: 32
: 1048
Kayıt tarihi
: 04.08.13
 
 

Selda Öztürk, 1992 yılından bu yana aktif olarak medya sektöründe çalışmaktadır.  Ulusal ve yerel..