Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

15 Kasım '17

 
Kategori
Anılar
 

Hizmet Erlerimiz Erenlere Karıştı

Hizmet Erlerimiz Erenlere Karıştı
 

Karacaören barajı manzaralı Isparta Antalya Dereboğazı yolu


4.-) Bölüm...
Dereler durgunlaşmıştı. El yordamıyla setler açılıp, zafere ulaşılmıştı. Sular gürleyip aktı, insanlar hayranlıkla baktı. Onlar Dereboğazı yolunu aşıp, Antalya"ya ulaştı. Şimdi sırada demiryolu projesi vardı. Lakin yüreklilerimiz sinmiş halde kaldı.
 
Isparta yakın tarihe kadar,  ) yaklaşık yarım asır öncesi ) meşhur " Fandas Beli " nin de bulunduğu patika yolla dış dünyaya açıktır. Bir bakıma çıkmaz sokak gibidir. Isparta"da eski hanlar, hancılar ve kervanlar kalktığından itibaren Ispartalı ürettiğini satamaz, üretileni alamaz durumdadır... Konya yolu geçit vermediğinden ulaşım yapılamıyor, Antalya"ya Burdur üzerinden dolaşılıyordu. Önce, Baladız - İğdecik, Senirce, Çünür köyleri güzergahından )Şimdiki İstanbul yolu) yeni bir yol olarak açıldı. 1962 yılından sonra , Adalet Partisinin başındaki hemşerimiz Süleyman Demirel"in başbakanlığı döneminde, Konya yolu genişletildi. Sonra Isparta - Ağlasun - Bucak arası yol açılarak Isparta rahat çıkış yolu buldu, birazcık nefes aldı.
 
1970"li yılların başında, şimdiki Dereboğazı yolunun açılmasına başlandı. Önce  tünellere kadar servis yolu açıldı. Ardından tüneller delindi. 1980"li yıllarda da Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal"ın başbakanlığı döneminde bu yol devlet proğramına alındı. Ancak, 1991 yılında Doğru Yol Partisi Genel Başkanı olarak Demirel"in tekrar iktidara gelmesiyle yol yapımı tam anlamıyla karayolları agına girdi. Ve ödenekleri muntazam alınarak, bugün üzerinden geçilen yol tamamlanmış oldu. Bu yol yalnız Isparta - Antalya yolu değil, aynı zamanda İstanbul - Antalya yolu da oldu.
 
Bu yolun destanı literatüre geçecek değerdedir. Ispartalı bir grup mücahit bıkmadı, usanmadı, ufuklarına sığmayan işlere giriştiler. Ömürlerini bu yolun açılmasına adadılar.
Öyle insanlar çıktı ki Isparta"dan; açlıktan mideleri buruşsa, susuzluktan nefesleri kurusa kimseye iç hallerini belli etmeyecek karakterde olmalarına rağmen, bu yol için kapı kapı dolaşıp para istediler. Dahası kimin elinde ne tür alet varsa israrla aldılar. Nerede yol yapımından anlayan mühendis varsa, bilgisinden yararlanmak  için dil döktüler. Ayaklarına defalarca gide gele kaç çift ayakkabı aşındırdılar. Yoruldular, yılmadılar söz konusu yolu açmaya çalıştılar. 
 
İğneyle kuyu kazar gibi, hiç durmadan didinip, kendi çabalarıyla kırk yılda ancak asgari bir seviyeye ulaştılar. Daha sonra sıklıkla devlet kapısına gidip gelmekle yolu devlet proğramına aldırmayı başardılar. Özel hayatlarını, aileleriyle ilgilenmeyi dahi bu yol yapımı uğruna sonuncu sıraya atan bu gönüllü hizmet neferleri; yolu kimin açtığıyla değil, açılmış olmasıyla gururlandılar. Şimi bu yoldan dasace Ispartalılar değil, 81 vilayet insanı geçmektedir.
Sözü daha fazla uzatmadan söylemek gerekirse, mücahitler öncü oldu, Ispartalılar azmetti, devlette imdada koştu. Bir ülkede halk inandığı ülkünün peşine düşmüşse üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur. Ispartalılar bu yolun yapılması yönünde haylice uğraş verdiler. Anadolu"yu Akdeniz"e kavuşturdular.
 
Dereboğazı yolu bugün Antalya"yı yakınlaştırmasıyla ve manzarasıyla seyahat edenleri hayranlıkla karışık hayrete düşürüyor. Bu etkide kalışla, gelecekte yolun trafiği taşıyamaz düzeye geleceğini düşünüyorlar ve emeği geçenlere dualarıyla birlikte teşekkür ediyorlar.
 
KONUYLA İLGİLİ BİR ANEKNOT
1994 yılında Isparta"nın ilk ve tek yerel televizyonunda haber müdürü olarak görev yapmaktaydım. İlin valisi Ertuğrul Dokuzoğlu sıklıkla basın mensuplarını da alarak Dereboğazı yol çalışmalarını denetlemeye giderdi. İsterdi  ki kendi valiliğinde burası bitirilsin ve devletin başı Demirel"den hakettiği takdiri görsün. Gerçekten o vali mesaisinin dışında bu yol için özverili bir emek harcıyordu. Kış mevsimine girerken hızlandırılmış çalışmayı görmemiz için yine toplanıp yol çalışmasını izlemeye gittik. Dağ yamaçlarının yola yakın kısmında hiç bir tedbir alınmadığını görünce ben bir televizyoncu olarak valiye mikrofon uzattım. "Sayın vali burada heyelan tehlikesi olursa nasıl bir tedbir düşünüyorsunuz?" Vali kızardı, bozardı. Televizyondan halka şirin görünmek adına bu halini belli etmemeye çalışarak, "Burada heyelan tehlikesi olmaz efendim, kayalık bölgedir merak etmeyin." dedi. Televizyona döndük, haberleri yayına hazırlama aşamasındayken telsizden anons geldi Dereboğazı yolunda heyelan olduğu söylenerek ekiplerin acilen bölgeye yönlenmesi isteniyordu.
 
Valiye "Hani heyelan olmazdı" demedim tabi, o kendisi yeterince denilmesi gerekeni "eyvahlar çekerek" iç sesiyle kendine söylemiştir. Ertesi gün, daha gün ağarmadan, dağa çelik örgülerle askılık yapılıp, önüne yüksek duvarlar örülmeye başlandı. Yeni tehlikelere karşı tedbir alındı. Ama yeterli oldu mu, olsaydı sonraları yine heyelanlar olmazdı. Tedbir kuldan, takdir Allah"tan. İnşallah bir daha olumsuzluklar yaşanmaz, bu yolda seyrüsefer edenlerden kimsenin keyfi kaçmaz... Bitti. 
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..