Huzursuz bacak, huzursuz bağırsak, huzursuz blog...

Huzursuz bacak sendromu diye bir illet vardır, bilen  bilir... Sahibini, sabaha kadar uyutmaz... Karıncalanır, gerilir... İster ki sürekli bacak sallayasın, ayak oynatasın...

Bu illetin pek devası da yoktur... Zaten önünde "huzursuz" olan her illet kolay kolay iyileştirilemez... Bunlardan biri de huzursuz bağırsak sendromuymuş... Duymuş muydunuz?

Ben de yeni duydum... uzursuz bacağı bilirdim ama huzursuz bağırsağı geçenlerde televizyondan işittim... Huzursuz bağırsak da sürekli gaz üreten, yediğin her lokmayı gaza dönüştüren, gurultulu, zırıltılı bağırsakmış...

İnsanın organları huzursuzluk illetine yakalanmaya görsün, hepsi bir birini etkiler, tıpkı huzursuz insanların çevresini de "huzursuz" etmesi gibi...

Huzursuz baş da vardır örneğin... Huzursuz baş sonunda "kel" olur... Çünkü, huzursuzluk zamanla saçları döker... İnsanı tarama özürlü yapar.

İnsanın tarağı özürlü olunca huzuru olur mu??... Ama bıyık paladır, kaşlar karadır yine de tarağı fonksiyoneldir onu bilmem.

Huzursuz baş, huzursuz bacak,huzursuz bağırsak, huzursuz tarak... Diğerlerini de ekleyebilirsiniz... Ama bunlar önemli.

Bir de huzursuz blog diye bir şey var. Bu sorun da son zamanlarda Milliyet Blog bünyesinde baş göstermiş bulunuyor. Huzur dolu MB'nin birden "huzuru" kaçıveriyor.

Nasıl mı?... Elbette bir huzursuz adam marifetiyle... Berlin'e kar yağıyor Türkiye'de üşiyürüm, hikayesi yani... Berlinde buzlar çözülünceye kadar huzursuz adam Blog kaymakamı... Kasaba'nın ağaları huzursuz!

Şimdi bakın, bizim bu MB bir aile midir?... Öyle diyenler var... O zaman bu ailedeki huzursuz bir birey aileyi de huzursuz eder mi?

El cevap; eder!... Aile'nin sessiz sedasız huzur dolu hayatı birden hareketlenir, tıpkı huzursuz bacak gibi titremeler veya huzursuz bağırsak gibi guruldamalar başlar.

Oysa, bu huzursuz herif bodozlama dalmadan önce aile bir mezarlık kadar huzurludur... Mezar taşları gibi huzurlu "yorumlar" alınıp verilmektedir... Ahir ömrünü yaşayan pek çok mahalleli şurada sakin sakin takılmaktadır.

Amma huzursuz adam, "hey dostum, şurada biraz eğlenmek istiyoruz" diye dalar, ona sataşır buna sataşır ortalığı huzursuz eder... Sankim ölüleri diriltecek!!

Böylece huzursuz blog sendromu diye yeni bir sorun ortaya çıkar... Huzursuz blog'ta eller klavyenin üzerinde rahat gezinemez, tereddütler başlar, titremeler oluşur.

Mezar taşı yorumcuları  okumadan yorum yazamaz olur... Bu lüksü kaybetmenin huzursuzluğunu yaşamaya başlarlar... Dostlar, eskisi gibi rahat muhabbet yapamaz olurlar...

Ne zamana kadar?... Tabii ki buzlar çözülüp de Berlinde inşaat mevsimi gelinceye kadar...

Not: Bu blogu, Huzur Mahallesindensinden Ali AÇIKÖZ( dikkat; GÖZ değil) yazdı...