Hz. İsa ne zaman, nasıl yeryüzüne inecek?

Kur’an’da isim olarak (yaklaşık), Hz.İsa, 25; Hz. Meryem, 35; Hz. Muhammed, 4 kez geçer.

Kur’an’a göre, Kur’an, yalnız Müslümanların değil, tüm inananların, Hıristiyan ve Yahudilerin (Ehlikitap) kitabıdır:

“Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. ‘Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı’ demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da.” (Maide, 19)

Peygamberler arasında ayrım yapmak, bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak yasaklanır:

 “Onlar ki Allah’ı ve O’nun resullerini inkâr ederler, Allah’la O’nun resullerinin arasını açmak isterler de ‘bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr ederiz’derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerdir. Ve biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap hazırladık. Allah’ a ve O’nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayana gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafur’dur, Rahim’dir.”(Nisa,150-152)

Bu inananların kendi ibadetlerini ve peygamberlerini terk etmesi anlamına gelmez. Ayrıca,  onları inançsız kabul ederek çatışmaya izin vermez.

“Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/ bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/ dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.”(Hac, 67)

“Ehlikitap’la, en güzel yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: ’Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O’na teslim olanlarız:”(Ankebut,46)

Hz.İsa’nın doğumunun mucize olduğuna ve mucizelerle desteklendiğine vurgu yapılır:

„Bir de, melekler şöyle demişti: ‚Ey Meryem! Allah seni, kendisinden bir kelimeyle muştuluyor. Adı, Meryem'in oğlu İsa Mesih'tir. Dünya ve âhirette yüz akıdır. Allah'a yaklaştırılanlardandır." (Al-i İmran, 45)

"Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhul-kudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun." (Maide,110)

Geleneksel Hıristiyan inacına göre, Hz.İsa çarmıha gerilmiş, acılar içinde ölmüştür. Kur’an Hz.İsa’nın acılar içinde öldürüldüğünü kabul etmez:

"Biz, Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa, 157)

„Allah şunu da demişti:’Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkâr edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım. Ve sana uyanları, inkâr edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım." (Al-i İmran, 55)

Kur’an, Hz.İsa’nın „Allah’ın oğlu“ olduğu iddiasına ve Allah’ın yanında kutsal-yanılmaz insanlar, yakınlaştırıcılar, cennetlik ilan edilen insanlar ve aracılar üretmeye karşı çıkar.

O kadar ki, Allah katında kesinlikle affedilmeyeceği belirtilen tek günah şirktir.

Tek yaratıcı Allah’tır. Peygamberleri yaratan da Allah’tır. İbadet edilecek olan da Allah tarafından yaratılmış olanlar değil, sadece ve Tek Yaratıcı olan, Allah’tır:

“Gözünüzü açıp kendinize gelin!Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır! O’ndan başkasını veliler edinerek, ‘Biz onlara, bizi Allah’a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz.’ Diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir.”(Zümer, 3)

“Hiç bir şey yaratamaz bunlar. Kendileri yaratılmışlardır zaten. “(Furkan, 3)

 „Ey Ehlikitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem'in oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. "Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter. (Nisa, 171)

"Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?’İsa dedi: ‚Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir." (Maide,116)

Kur’an, Hz.İsa’nın, Adem gibi, bizim gibi „çamurdan“ (su, kalsiyum, demir vd.) yaratılmış, etiyle kanıyla, yiyen içen, sokaklarda gezen, yine „çamurdan“ yaratılmış bir anneden doğrmuş bir insan olduğuna vurgu yapar:

„Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona ‚Ol!’ dedi. Artık o, olur. (Al-i İmran,59)

Kur’an, evrimi kabul eder. Evrimin varlığını reddetmek, aslında Allah’ın canlıların gelişiminden habersiz olduğunu iddia etmek olarak inanca aykırıdır.

Evrim konusundaki çatışma gerçekte din ve bilim arasında değil, din adamları ile bilim adamları arasındadır: Evrim, yanılgılarını kabul etmek zorunda bırakacağı ve yanılmazlık-aracılık saltanatlarını yok edeceği için, din adamları tarafından reddedilmiştir.  Bu yüzden bilim adamlarının çoğunluğu da sadece mistik ve hurafe olarak kabul ederek dini tümden reddetme yoluna gitmişlerdir.

Kur’an’a göre, zaman görecelidir. Evrim de vardır.

Evrim, geleceği göremeyen insana, geçmişe bakarak sonraki gelişimin, yani ölümden sonraki bir başka boyutta “bilemeyeceğimiz bir başka şekilde” yaratılmanın örneklerini sunar.

Yeryüzündeki tüm canlılar benzer hücre yapısına sahiptir. Kur’an yaratılışı suda başlatır, bitkilerle benzerliğe dikkat çeker[*]:

“Allah tüm canlıları sudan yarattı.” (Nur, 45-46)

“Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi.”(Nuh, 17)

Sonuçta, evrim devam etmektedir. Bu bizim son şeklimiz değildir Bir başka boyutta şimdikinden farklı görünümde bir başka yaratılış, bir anlamda “bir üst model” daha vardır:

“Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra bunu nasıl tekrarladığını görmediler mi? Kuşkusuz bu Allah için kolaydır. De ki: ‘Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah Kadir’dir."(Ankebut, 19-20)

“ Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz şekilde yeniden oluşturacağız. Yemin olsun, ilk yaratılışı bildiniz. Peki, düşünüp ibret alsanız olmaz mıydı?(Vakıa, 57-62)

“Ki siz halden hale, boyuttan boyuta mutlaka geçeceksiniz.” (İnşıkak, 19-20)

Bütün bunları bir araya topladığımızda şimdiye kadar temel konularda bile yanıldığımız, bugünkü bilgilerimizle bile yanlışlarımızı düzeltme olanağımız olduğu ortaya çıkar:

Zengin kiliselerde, süslü giyimli, güçlü görünümlü din adamlarının elinde, haça çivilenmiş, belinde sadece bir peştamalla, boynu bükük, acılar içindeki bir yoksul ve zavallı olarak din adamlarının korumasına muhtaçmış gibi görünen Hz.İsa tasvirleri gerçeği yansıtmıyor. Gerçekte, Allah’ın mucizesi olan, Allah’a yakınlığıyla hepimizden güçlü ve zengin, hiç birimizin korumasına ihtiyacı olmayan Hz. İsa’dır. Güçsüz ve yoksul olan, din adamları ve biziz.

Bütün peygamberler gibi Hz.İsa da etiyle-kanıyla, insan bir anneden doğmuş, bizimle aynı anatomik özelliklere ve hücre yapısına sahip olan bir insandır. Bugün artık sineklerden canlıların ve kendimizin hücre yapısını öğreniyoruz. Pek çok canlıyla, fareyle %85, pirinçle %60, ekmek mayasıyla %20, Tavukla, %65, şempanzeyle %98 benzer hücre yapısına sahip insanın tanrısallığını iddia etmek bu durumda hem kendi bilgilerimize ve elimizdeki kanıtlara, hem de okuduğumuz Kur’an’daki ayetlere ters düşüyor.

Sonuçta, evrimin/bilimin ve Kur’an’ın ışığında, Hz.İsa, çok da uzak olmayan bir gelecekte, haç üzerindeki “zavallı” konumundan ve “Göklerdeki Allah’ın Oğlu” olduğu iddiasından kurtulacak.

Böylece, Allah’ın Mucizesi bir İnsan Peygamber olarak kabul edilerek, göklerden yeryüzüne inmiş olacak.