Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '16

 
Kategori
İnançlar
 

İkinci Şans Lazım

İkinci bir şans olabilir mi? 
 
Birçok insan, uzunca bir süre yaptığı işi tamamen bırakıp yepyeni bir alanda tamamen önceki işlerinden bağımsız işler yapmak insanlardaki “bıkmışlık ve tükenmişlik sendromunu” yok edebilir. Özellikle insanlar hayatlarını düzenlemek için, hayatlarına ait maliyetleri karşılamak için iş yaparlar. Yaparlar çünkü hayatı idame ettirmek için zorunlu harcamaları gidermek üzere iş veya işler yaparlar. Bu tamamen zorunluluktur. Matematik öğretmenliğini bitirmiş, atanamamış ancak hayatını idame ettirmek için “polis” veya “güvenlik görevlisi”  belki de tüccar olmuş kişileri buna örnek olarak gösterebiliriz.
 
Birçok insan gerçekte ben ne istiyorum sorusunu sormaz, sorduğu zaman ise birçok kişinin yaptığı işi mecburiyetten yaptığı görülür. İşini severek yapan, bu konuda yeterince bilgili ve bilinçli olan insanlar hayata bir sıfır önde ve mutlu başlarlar. Erken bilinçlenme denebilecek bu duruma sahip insan sayısının ülkemizde çok farklı olmadığını düşünüyorum. İnsanı yönlendirmede birkaç faktör etkilidir. Bu hem eş seçimini, hem de iş seçimini etkiler. Ama hayatın gerçekleri ve gerekleri çoğu zaman insanı hayal kırıklığına uğratır. Bir yandan emekli olmak ve emekliliği beklemek zorunda olmak, diğer yandan gün bitse de evimize gidip uyusak diyen çalışanlar azımsanmayacak kadar fazladır. Diğer yandan sadece söz konusu işi para verildiği için yapmak zorunda kalamayan insanlar var ve bunların sayısı “iş hayatında” hiç de az değil. Birbirini çok sevdiğini sanan ancak emekli olup aynı eve gelince birbirinin başının etini yiyen evliler var ve ne zaman ki emeklilik başlıyor ve bir arada uzunca bir süre yaşamaya başlayınca hayatı birbirine zindan eden ve boşanan şehir hatta ülke değiştiren insanlar var. Emekli olduğunda insanların sabah namazında kendilerini kahvehaneye, camiye zor atmalarının bir anlamı olmalı.
 
İnsanların mutluluğu kahvehanede araması pek akıllıca bir hareket olduğu söylenemez. Aynı şekilde enerjisi olduğu halde bunu doğru şekilde kullanmayıp, insanın boş boş ölümü beklemesi de saçma bir davranışlardır.“Gerçek bir yiğit, at sırtında ölmelidir” Dinimiz insana “emekli olun ve yatın” demez. Bu sorumluluk sahibi her insan için kabul edilemez bir durumdur. İnsanlar, “kahvehaneye gitmesin” demiyoruz da aslında ne yapmak istiyorsa onu yapsın. Yapabilsin. Bu duruma her zaman hazır olmak mümkün değil.
 
Birçok insan emekli olduğu zaman basit bir hayatı özlüyor, doğaya koşuyor. Doğa konusunda uzun zaman ayrı kalan insan, yeni meşgaleler arıyor. İmkânlar dâhilinde yapılabilecekler artıyor veya azalıyor. Birçok insanın emekli olunca köylere yerleşmesi bile belki de yeni bir başlangıç sayılabilir. Doğadan uzun zaman önce mecburi olarak koparılmış insan acaba ben gerçekten ne yapmaktan keyif alıyorum diye düşünmeye kendini keşfetmeye çalışıyor. Belli bir seviyeden sonra “el alem ne der” modundan da çıkabilmeyi başaran insan gerçek yaratıcığını mutlu olduğu işleri yapmaya çalışıyor. Üretiyor, tüketiyor ama gerçekten istediği için yapıyor. Her insan ikinci bir şansı hak etmek için çalışabilir. İnsanla ilgili söylenecek en kesin şey “ölümlü” olduğudur. Hayat insan tarafından ne zaman sona ereceği insan tarafından bilinmeyen bir kum saatinden başka bir şey değildir. Bu süre ister güzellikler yapın, isterseniz dünyanın en kötü insanı olun vakti geldiğinde son kum tanesi düştüğünde zaten bitecektir. Seçim hepimizin…
 
 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..