Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '14

 
Kategori
İnançlar
 

İman ve salih amel

İman ve salih amel
 

Bir insanın mümin ya da kafir olması kendi istek, tercih ve iradesi ile olur. İradeyi ortadan kaldıran bir yaklaşıma Kuran asla izin vermez. Mümin iman eden kişidir. İman ise genel anlamı ile inanmaktır.

Neye inanmaktır? Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, ahiret gününe. Yalnız şuna dikkat etmeliyiz. İman kelimesi sadece inanmaktan ibaret değildir. “Güvende olmak” ,  “güvenmek” ve “güven vermek” anlamları da vardır. Mesela Allah kendisini Haşr suresinde mümin sıfatı ile tanıtır. Mümin kelimesine  “Allah güvenendir” anlamını veremeyiz .“Allah inanandır” da olmaz. O, güvende olan bir varlıkta olamayacağına göre bu şu demek olur:  “ Allah, güven verendir.

Tüm bunları dikkate aldığımızda mümin, inanılması gereken tüm değerlere inanan ; bunların hepsine güvenen; kendisini güvende hisseden ve çevresine de güven veren insandır denilebilir.

Sadece inanmakla mümin olunmaz. Kendisini güvende hissetmek ve çevresine de güven vermek gerekir.

Şimdi gelelim asıl konumuz olan iman ve amel ilişkisine! Kuran ayetlerinde niçin iman ve salih amel hep beraber anılır? Neden sürekli iman edenler ve salih amel işleyenlerin cennete gideceğinden bahsedilir? İman tek başına yeterli değil mi? Salih amelsiz iman, imandan sayılmıyor mu?

Maalesef salih amel kavramı içini boşalttığımız kavramlardan biridir. İnsanımızın aklına salih amel denince namaz, oruc, hac gibi ibadetler gelir. Elbette bunlarda salih ameldir. Ancak bunlar kişinin kendisi ile ilgilidir. Bir nevi yapması gereken görevleri içerir. Bunlara hasenatta denir. Oysa salih amel, başındaki “salih”kelimesinden de anlaşılacağı gibi “salahattan” gelir ve kendi ile beraber başkalarının da faydalanabildiği amelleri içerir. Salih amel, fesadı karşısına alıp ıslah için çalışabilmek, onu dönüştürebilmek ve çevresine örnek olacak güzel davranışlar sergileyebilmektir. Bir nevi ıslahatçılık hareketidir. Hem sahibini ıslah eder, hem de çevresini . Kendisi de böylelikle salihlerden olur.

İman ve salih amel, iki önemli noktadır. Biri olmadan diğeri olmaz. Bu şuna benzer: “ Güneş varsa ışıkta mutlaka olmalıdır.” Çünkü güneş ışığı doğurur. Işık üretemeyenler güneş olamazlar. Tıpkı bunun gibi iman da ameli doğurur. Ameli olmayanın imanı gerçek veya kamil anlamda yok demektir.

Taha suresi 75 ve 76.ayetler aynen şöyle der : “ Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu, günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.” Bu ayet mümin olma şartının salih amel işlemek olduğunu söylerken , cennete girecek olanlarında iman edip amel işleyenler olduğunu delil olarak önümüze koyar.

“Amelsiz iman da olur” diyenlere şu ayetleri hatırlatmak gerekir. Firavun boğulurken “Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanım!” demişti. Allah’ta ona “‘Şimdi mi inandın?” dedi. Allah firavunun imanını neden kabul etmemişti? Bizce o imanında samimiydi. Ölmek üzere olan bir adamın imanından şüphe edemeyiz. Fakat onun iman ettim demesi sadece bir iddiadan ibaret kaldı. Zira o kendisine sunulan ömür adlı sınav süresini doldurmuş,  imanının doğruluğunu ispatlayacak herhangi bir ameli işleme ihtimali kalmamıştı. Yani geç kalınmış; iman, amel ile delillendirilememişti.

Yine Nisa suresi 18.ayette Allah şöyle buyurur: “ Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; ‘şimdi tevbe ettim’ diyenler ile kafir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azab hazırlamışızdır.” Buradaki iman ve tövbe de tıpkı firavun olayındaki gibi sadece bir  sözden ibarettir. Unutmayın söz uçar, amel kalır. Hele de bu salih amelse insanı cennetlere taşır.

Fatır suresi 10.ayet güzel sözlerin ancak salih amellerle Allah’a yükseleceğini haykırırken; Fussilet suresi 33.ayet, ilk önce salih bir iş işleyen sonra da “ Ben Müslümanlardanım” diyen kişiyi bizlere örnek diye sunarken ; amelsiz hele de salih amelsiz yaşayan bizlerin “Müslüman mısın?”  sorusuna  “Elhamdülillah müslümanım” demesi  tam bir kandırmacadır. Oysa bizler Allah’ı kandıramayacağımıza göre varın kimi kandırdığımızı iyi düşünün?

 
Toplam blog
: 14
: 964
Kayıt tarihi
: 11.09.10
 
 

1975 yılı Erzurum / Tortum doğumluyum. Erzurum Atatürk Lisesi ve Atatürk Üniversitesi mezunuyum. ..