Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '14

 
Kategori
Sinema
 

İncir Reçeli'nin yoğunluğunu almışlar...

İncir Reçeli'nin yoğunluğunu almışlar...
 

"Yok yok bu yazı filme gitmek isteyenleri soğutacak bir yazı olmayacak."

Reçeli hepimiz biliriz değil mi ? Hangi meyveden olursa olsun her reçelin kendi içinde bir kıvamı ve yoğunluğu vardır. Reçel biraz yoğun ya da şekerliyse kıvamını ve yoğunluğunu almak için biraz su katılır tekrar kaynatılır.

İncir Reçeli'nin ilk filmi ile ikinci film arasındaki farkı sanırım en iyi bu şekilde özetleyebilirim. İlk filmdeki aşırı duygusal yoğunluk ikinci filmde yerini daha hafif ve naif bir senaryoya bırakmış. Benim filme yönelik izlenimim "Arkadaş bu filmde de insanları çok üzmeyelim." diyerek hafif sulandırılmış olması.

Söylemek istediğim şudur ki; ilk filmdeki gibi bir hazin hikaye ile karşılaşmayacaksınız. Bunun yerine daha dozajı düşürülmüş hatta yer yer insanların tebessüm ettikleri bir film meydana getirilmiş.

Yalnız şunu söylemezsem olmaz; yukarıda yazdıklarım sadece ve sadece iki film arasında farkı anlatmak ve bu filme gideceklerin duygusal beklentilerini üst düzey tutmamalarıyla alakalıydı. Yoksa film harkulade kurgulanmış ve harika repliklerle bezenmiş. Filmde kullanılan şarkılar ise bana göre filmin önüne geçmeye aday. Hatta Müslüm Gürses'in Affet şarkısı filme cuk diye oturmuş.

Performanslara gelince...

Ne yalan söylim Halil Sezai'nin bu melankolik ve mutsuz halleri bana daha heyecan verici geliyor. Adam mutlu olunca sanki şevkim kırılıyor. Bir adam bu kadar mı iyi "bitmiş, tükenmiş ve çaresiz"i oynayabilir. Belki de şarkılarındaki arabesk yapısıyla seviyoruz kendisini. Mutlu olmasın bu adam sürekli derin melankoli içinde şarkılar söylesin, filmlerde oynasın bizde izleyelim. Çok mu narsist bir düşünce oldu bilemedim...Napim kardeşim adam da bizi alıştırmasaydı :)

Şafak Pekdemir (Filmdeki asi kız - Gizem) rolünün Metin (Halil Sezai) karşısında ezilmemesi için çalışmalar yapılmamış değil. Çünkü Halil Sezai'nin oynadığı Metin karakterinin geçen filmden gelen bir popülaritesi var ve bununla birlikte filmi izlemeye gelenler o popülariteye uygun olarak Metin'in film içindeki hal ve gidişatını daha çok merak ediyorlar. Bu sebeple Gizem karakteri kendi içinde mistik düşüncelere sahip olan izleyiciyi Metin'den uzaklaştırıp kendine çekmek için daha aykırı bir duruş sergiliyor. Bunu başarabiliyor mu? Açıkcası buna evet ya da hayır demeyi uygun bulmuyorum. Her izleyenin kendisine göre bir fikri olacaktır mutlaka. Siz de izleyin kararınızı verin.

En nihayetinde bakıldığında karşınızda sizi yormadan izleyebileceğiniz, içinden çok güzel sözler çıkarıp paylaşabileceğiniz, birbirinden güzel şarkılarla süslenmiş hoş bir film var. Hani benim gibi "Halil Sezai'yi de severim, vaktim de var" diyorsanız hafta sonununuzu bu hoş filmi izleyerek geçirebilirsiniz.

Dip Not: Aslen ben bu tarz romantik - ve ya duygusal- filmleri sinemada izleme taraftarı değilim ki bu konuda ne kadar haklı olduğumu dün bir kez daha gördüm. Neden derseniz; öncelikle insanların bu popcorn yeme sevdasını anlayabilmiş değilim. Hadi komedi, action ya da bilim kurgu gibi senaryosu çok yoğun olmayan filmler için bir nebze anlayışlı olabilirim. Lakin böyle konsantre bir şekilde izlenecek duygusal bir film sırasında sağınızdan ve solunuzdan gelen çatırdı ve kuturtu seslerine bir de o colanın pipetinden gelen sesler eklenince ne film kalıyor ne de konsantrasyon. Bu nedenle filmi mutlaka bir kez de evde izleyeceğim.

Son sözüm ise filmi izlemeye gidecek olan çiftlere....Ne olur tek amacınız filmi izlemek olsun. İnsanlar filmi bırakıp sizin filmizi izlemek zorunda kalmasınlar...

Saygılarımla...

 

 

 

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 106
: 1591
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Metin ve haber yazarı ..