İran; Suriye, Lübnan ve Yemen’i Desteklemekten Vazgeçer mi?

Bilindiği gibi İran’daki gösterilerde, “Canımız İran’a feda, Suriye’ye, Lübnan’a, Yemen’e değil” dövizleri taşınmıştı.

Bu, İran’ın bu ülkelere yaptığı ekonomik ve askerî yardıma son verilmesi çağrısıydı. Çünkü göstericilere göre, oralara harcanan kaynaklar, memleketi tüketiyor, İranlıları fakirleştiriyordu.

Bu talep, ilk bakışta, çok yerinde gözüküyor. İran, ambargo dolayısıyla, ekonomik bakımdan, zaten, zor durumdayken bir de pek çok ülkede neden savaşıyor, neden oralarda milyarlarca dolar masraf ediyordu?

Artık, bundan vazgeçmeli miydi?

Hayır, vazgeçmeyecekti, vazgeçemezdi!

Göstericilerin o çağrısını, ülkenin en yetkili ağzı cevapladı. İran’ın dinî lideri Ayetullah Ali Hamaney şunları söyledi: “Siz, Suriye’den, Lübnan’dan, Yemen’den çekilmemizi istiyorsunuz fakat oraları savunmadan İran’ı savunamayız ki! İran’ın savunma hattı Beyrut’tan, Şamdan, Sana’dan geçer. Oralar düşerse Tahran’ı ayakta tutamayız.”

Bu sözler zihninize, bizimle ilgili bir çağrışım yaptırdı mı?

Biz ne diyorduk? Ne diyoruz?

Türkiye’nin savunma hattı Halep’ten, Musul’dan, Kerkük’ten geçer. Bunlar düşerse, Diyarbakır’ı, Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i koruyamayız.

Şimdi bu hattın devamına Tebriz’i, Tahran’ı ekleyeceğiz. Taarruz, o istikametten geliyor.

Tahran’ın yanında olmalıyız. Tahran düşerse Van’ı, Erzurum’u, Erzincan’ı savunmamız tehlikeye girer.

İran’ın “devlet aklı” bunu gayet iyi görmüş… Paylaştığım karikatür, İran devlet televizyonunda yayımlanmış.

Hakikat budur.

Vatan, vatan sınırlarının ötesinden savunulmaya başlanır.

Komşuda yangın varsa sizi de sarar.

İran, Suriye’nin, Lübnan’ın, Filistin’in, Yemen’in yanında durmaktan vazgeçmemekte kararlı…

Türkiye de İran’la dayanışmada sonuna kadar kararlı olmalı…

Ankara için, Konya için, Afyonkarahisar için, Edirne için!