Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '14

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

İş görüşmelerinde/mülakatlarda yapılan hatalar

İş görüşmelerinde/mülakatlarda yapılan hatalar
 

iş,görüşmesinde,yapılan,hatalar,nasıl,yapılır,selçuk,arıcı


Herkes yetişkinlik döneminin daha başlarından itibaren, hatta bazılarımız daha küçük yaşlardan itibaren iş hayatına bir şekilde girmiş bulunmaktayız. Çünkü herhangi bir işte çalışmak, hayatımızı idame ettirmemiz için bir iş sahibi olmamız, çalışmamız gereklidir. Eğer bir işte çalışmıyorsanız veya henüz işsiz iseniz elbette ki bunun pek çok olumsuz etkilerini de yaşıyorsunuzdur. Örneğin işsiz kalmanın verdiği stres bozukluğu, çevrenize karşı küçük düşme hissiyatı, işe yaramazlık sendromu, hayata küsme, umutsuzluk, çaresizlik hissi vb. daha birçok olumsuz etken sizi yer bitirir. Bütün bunlarla birlikte iş arayan adaylar ve görüşmeyi yapan insan kaynakları çalışanları arasında sıcak ve samimi bir sinerjinin kurulduğu söylenemez. Şimdi size bu yanlışlardan bahsetmeye çalışacağım. Bu yanlışları ortaya koyarken iki taraflı anlatmaya çalışacağım. Bunlardan birincisi iş arayanların yaptıkları yanlışlar ve karşılaştıkları güçlükler. İkincisi ise görüşmeyi yapan insan kaynakları çalışanlarının yapmış oldukları belirgin yanlışlıklar şeklinde sıralanacak.
 
1- İş Arayan Adayın Karşılaştığı Güçlükler ve İş Arama Sürecindeki Hatalar :
 
İlk iş görüşmenizi hatırlıyor musunuz ? Nasıl hazırlanmıştınız ? Neler konuşmuştunuz ? Nasıl giyinmiştiniz ? Görüşme sırasında nasıl tepkiler vermiştiniz ? Şimdi bütün bunları kısacık ta olsa gözünüzün önüne getirmenizi istiyorum. Sonrada ilk işe alındığınız görüşmeyi aklınıza getirin Ve şimdi de her ikisini karşılaştırın Ne gibi farklar olduğunu belirleyin Şimdi kendi zihninizde yaptığınız bu küçük yolculuktan sonra yazdıklarımı düşünmenizi istiyorum ve burada yazılanlarla, sizin kendi davranış stilinizi karşılaştırmanızı isteyeceğim İşte başlıyoruz.
 
 
 
 
İlk iş görüşmemi hatırlıyorum da hayatımın en heyecan verici ikili diyaloğuydu sanki. Karşımdaki soruyor, ben cevaplıyorum. O soruyor ben yutkunuyorum. O soruyor, ben düşünüyorum. O soruyor, benim sesim titriyor. O güne kadar bir iş görüşmesine katılmadığım için bütün bunlar bana garip gelmişti. Daha üniversite yıllarında yeni yetme bir delikanlı iken, kendime ne de güveniyordum. Oysa bütün ciddiyetimle ve gülümsememle iş görüşmesi ne kadar zor olabilir ki diye düşünüyordum.  Ama kazın ayağı öyle olmuyormuş. Gerçekten görüşme sırasında öyle zor cevaplanıyormuş ki sorulan sorular karşısında, ne kadar yutkunduğumu hatırlamıyorum. Kalbimin hızlı hızlı çarpması da cabası. Ayaklarımın adeta titremesi ve vücudumun bu titremeyle yerinde duramaması ve sürekli aldığım derin nefesler de bütün bunların cabası. Acaba beni bu kadar heyecanlandıran neydi? O yıllarda 19 yaşında olmam bunda etkili miydi ? Yoksa başka faktörlerde bulunmakta mıydı ? Yıllar sonra psikolojik danışmanlıkta okumam ve bu alandaki tecrübelerim ile insan kaynakları alanındaki deneyimlerimi ortaya koyduğumda o günü o kadar iyi analiz ediyorum ki. Tahmin ediyorum, benim görüşme esnasında yaşadıklarımın aynısını veya biraz daha farklı olanlarını sizler de yaşıyorsunuzdur. Bunlar neler mi olabilir ? Hadi birlikte inceleyelim
 
Görüşmeye hazırlık:
 
Öncelikle o görüşmeye giderken hiç hazırlık yapmamıştım. Ne gideceğim firmayı doğru düzgün araştırmıştım ne de bana sorulabilecek soruları önceden düşünmüştüm. Oysa insan kaynakları çalışanları genellikle stabil bazı sorular sorarlar. İşte o zaman ben bunların bile cevabını görüşme sırasında düşünmeye çalışmıştım. Ve görüşme sırasında düşünülen her soruda verdiğim cevaplarda tutarsızlıklar ve karşı taraf tarafından çelişkili bulunmuştu. Ben iyi niyetimle soruları cevapladığımı düşünüyordum. İçimden geldiği gibi ve doğal ancak birçok işe alımcı iş görüşmelerinde sizin doğal olmanızdan daha çok sizin verdiğiniz cevapların doğru ve dürüst olmasına ve tutarlılıklarına bakarlar.
Daha profesyonel olanları ise sizin konuşmanızdaki tutarlılığınızdan tutun da şirket için ne kadar uygun olup olmadığınıza kadar birçok faktörü ilk yarım saatte bütünüyle anlayabilir. 
 
Bunun için görüşmeye gitmeden önce birinci kuralımız şu. Görüşmede sorulması muhtemel sorulara daha önce hazırlanın ve cevaplarınızı önceden belirmeye çalışın. Bunu tıpkı lise yıllarınızdaki sözlü imtihanınıza veya hazırlandığınız bir yazılı sınava benzetebilirsiniz. Eğer siz bir koşucu iseniz ne kadar çok antrenman yaparsanız o kadar kondisyonlu olursunuz. Daha az yorulursunuz ve daha yüksek bir efora sahip olursunuz. İşte bu da onun gibidir. Ne kadar ön hazırlık olursa, görüşmenizde o kadar verimli geçer. Görüşmeciye verdiğiniz cevaplarda o kadar akıcılık ve tutarlılık sağlarsınız. Elbette bu hazırlık bütünüyle doğru bilgi üzerine inşa edilmelidir. Yani ne çok abartın, ne de görüşmecinin sizin içinizdeki potansiyeli adeta bir sondajla delip çıkarmasını bekleyin. Kendinizi abartmadan ve övmeden sadece yaptığınız işleri, aldığınız başarıları düz ve gösterişsiz bir şekilde anlatmaya çalışın. Görüşme sırasında “ ben, bence vb” ifadeleri daha az kullanmaya çalışın. Zira görüşmeci egonuzun yüksekte olduğunu düşünebilir. Kendinizi anlatırken veya deneyimlerinizden bahsederken bunu kendinizi övmeden, ben yaptım ben ettim demeden sade ve olduğu gibi anlatmalısınız. Hatta bana göre ne kadar alçak gönüllü ve mütevazi konuşursanız bu sizin için daha hayırlıdır diyebilirim. 
 
Bu sorulara hazırlanma meselesine gelince ; bu konuda evde ayna karşısında diksiyon, jest ve mimiklerle çalışmanızın yerinde olduğunu düşünüyorum. Ne kadar çok tekrar yaparsanız görüşme sırasında o kadar az heyecanlanırsınız. Bir de iş görüşmesini hayatınızın en önemli olayı haline getirmeyin. İşe kabul edilseniz de edilmeseniz de sizin için her iki durumun da hayırlı olduğunu düşünün. Görüşmeyi yapacağınız şirket ne kadar iyi bir şirket olursa olsun hiçbir şirket sizden daha önemli değildir. En nihayetinde bazen iyi sandığınız işler kötü, kötü sandığınız işler de iyi olabilir. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki ruhsal olarak iş aramayı bu şekilde düşünmelisiniz. Bunu hayati bir durum haline dönüştürüp gözünüzde büyütmeyin. Yoksa daha çok heyecana kapılırsınız ve görüşme sırasında çok fazla hata yapabilirsiniz. Sizin rahat olarak gittiğiniz bir görüşme, gergin olduğunuz bir başka görüşmeden daha hayırlı olabilir.  En azından kazanmak için çalışıyorsanız kafanızın bir yerlerinde o işin sizin için hayırlı olup olmadığı fikrine de sahip olmalısınız. Hiç kimse için hiç bir şey garanti değildir. 
 
b- Görüşme öncesi dış görünüş:
 
Başvurduğunuz pozisyonun içeriğine bakarak görüşmeye gideceğiniz kıyafeti seçmenizde fayda olduğunu düşünüyorum. Birçok mavi yakalı eleman alımında günlük yaşantıda giyilen kıyafetlerle bile iş görüşmesine gidilebilirken, pozisyonun ofis içi veya masa başı olup olmamasına göre veya başvurduğunuz pozisyonun önem derecesine daha şık takım elbise giymenizin faydalı olduğunu düşünmekteyim. Özellikle koyu renk takımlar veya gri tonları tercih etmeniz size ayrı birer güven kazandıracaktır. Ancak bir reklam ajansına veya tasarıma yönelik bir iş başvurusu yapıyorsanız koyu giyinmemenizi, aksine daha renkli kıyafetler giyinmeniz gerektiğini düşünmekteyim. Özellikle bayanların şık olurken, rüküş olmaması ve makyaj, parfüm gibi unsurları abartmamasının yerinde olacağı görüşündeyim Kıyafet seçiminizi yaparken gerek kendinizi algılayış olarak ve gerekse de karşı taraf tarafından beğenileceğinizi hissettiğiniz kıyafetinizi giymeniz size güven verecektir Ancak dediğim gibi özellikle bayanlar dekolte ve rüküş kıyafet giyme konusunda dikkatli olunuz. Unutmayın ki,  ilk intibah dış görünüşünüzle olmaktadır. Ülkemizde en çok mavi yakalı erkek çalışanların iş görüşmelerinde kıyafetlerine ve dış görünüşlerine önem vermeden gittiklerini gözlemlemekteyim. Zira bir çok aday görüşmeye kirli sakal, saç ve sakal birbirine girmiş, belinden pantolonu düşen, kirli elbiselerle görüşmelere gitmekte ve bu da elbet te ki kendilerinin lehine olmamaktadır. Hangi kıyafeti giyerseniz giyin kıyafetinizin temiz olmasına lütfen özen gösterin. Ter kokan, paspal giyinmiş, kendi kişisel bakımını yapmayan hiçbir aday ile görüşmelerin uzun yapılacağı kanaatindeyim. Zira az önce belirttiğim gibi hiç kimse sizin içinizi, kalbinizden geçeni, o işi ne kadar iyi bildiğinizi ilk görüşmede anlayamaz.  Ama sizin dış görünüşünüzden yola çıkarak sizinle ilgili kendi kafasında bir şeyler canlandırmaya çalışır. Bazı araştırmalara göre bir kişi ile ilgili ilk intibah ilk birkaç dakika içinde anlaşılmaktır. Kendinizi iş görüşmesine giden olarak değil de, iş görüşmesini yapan olarak düşünmeye çalışın ve kendi dış görünüşünüze nasıl bir çeki düzen verirseniz karşı tarafı etkileyeceğinizi düşünün.  Unutmayın ! işi çok iyi bilseniz de bir şirket sadece işi bilen birisini aramaz Kendi yapısına uygun, kendisini temsil edecek birisi olmanızı da önemser. Yani sizin işi bilmenizin yanı sıra çok moda tabiri ile prezentabl olmanız da şirketiniz için önemlidir.
 
 
c- İş Görüşmesi sırasında yapılan hatalar:
 
 
 
İş görüşmeleri herkes için çok ta kolay geçmeyen ve bazılarımız için sıkıntılı ve gergin geçen görüşmelerdir. İş görüşmesi anında birçok aday gerginlikleri yüzünden oturuş biçiminden, konuşma biçimlerine, vücut dillerinden, ses tonlarına kadar birçok hata yaparlar. Öyle ki birçok aday görüşmeyi hayatlarının en önemli olayı haline getirince, olduklarından daha farklı davranmaya çalışırlar. Ancak adayın bu maskesi tecrübeli bir görüşmeci tarafından kısa sürede anlaşılır ve bu defa da görüşmecide adaya karşı bir güvensizlik oluşur. Bu defa görüşmeci acaba bu kişi yalan mı söylüyor? veya neden çelişkili davranışlarda bulunuyor? düşüncesine kapılabilir. Yine bazı adaylar da görüşme sırasında son derece saygısız ve nezaketten uzak davranabilmekteler Örneğin bir takım görgü kurallarına bile dikkat etmezler. Bağırarak konuşanlardan, elini masaya vurarak konuşanlara, ukelaca cevaplar verenlerden, kabadayı gibi konuşanlara vb daha bir çok davranış çeşidi gösterebilmektedirler. Yine bazı adayların sinirli sinirli verdiği cevaplar, bazılarının oturuşlarının bacak bacak üstüne atılması gibi unsurlar iyi bir görüşmeci tarafından gözden kaçmaz. Öyleyse adayların saygı ve nezaket çerçevesinde konuşması, sorulan sorulara evet, hayır, bilmem, olabilir deyip kısa kesmemesi, görüşme sırasında bıkmadan her soruyu akıcı ve yeterli uzunlukta belirtmeye çalışması, kısacası görüşmecinin sorduğu sorulara tatmin edici yanıtlar vermeye çalışması yerinde olacaktır. Aynı zamanda vücut diline dikkat etmesi, sinirlenmemesi, alınmaması dikkat etmesi gerekli unsurlardandır diyebiliriz
 
 
2- İnsan Kaynakları Birimlerinin Hataları:
 
Özellikle ülkemizde insan kaynakları departmanları yeni yeni kurulmaya başlansa da batıda ilk insan kaynakları uygulamaları 19YY başlarında gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde ise 1980 yıllarına kadar özellikle personel birimleri; evrak, özlük işlemleri dışında herhangi başka bir şey yapamamış bu da ülkenin sanayi kuruluşlarının insan kaynaklarını tanımlarında ve anlamalarında zaman kaybına neden olmuştur. Hala birçok şirket patronu ve çalışanlar insan kaynaklarının gereksiz olduğuna inanmaktadır. Onların böyle düşünmesine neden olan en büyük etken insan kaynakları çalışanlarının kendilerini yeterince ifade edememesinden dolayıdır. Halbuki insan kaynakları departmanları görevlerini hakkıyla yaptıklarında bir şirketi oluşturan personelin doğru bir şekilde seçilmesi ve var olan mevcut çalışanlarında işlerini verimli olarak yapmalarına yardımcı olurlar.
 
Ülkemizde insan kaynakları çalışanlarının önemli bir kısmı özellikle insan psikolojisi konusunda yeterli yetkinliğe sahip olmadıkları için görüşmecilerle çoğu zaman tatsız olaylar yaşanmaktadır. Bu tatsızlığı elbette ki tartışma ve kavga olarak düşünmeyin ama bir çok aday iş görüşmesinden hemen sonra görüşmecinin tavır ve davranışlarından rahatsızlık duymakta ve görüşmeden üzüntüyle ayrılmaktadırlar. Bunda en büyük etken deneyimsiz insan kaynakları çalışanlarının görüşme sırasında yargılayıcı, sinir bozucu jest ve mimikler kullanması, karşısında zaten heyecanla duran adayı rahatlatmamaları ve görüşmecinin adaya tepeden bakma eğiliminde bulunmasıdır. Bazı insan kaynakları çalışanları insanlara öyle sinir bozucu yaklaşırlar ki adeta onu küçük düşürürler. Önemli bir kısmı da durumun böyle olduğunu görüşme sırasında ve sonrasında anlamazlar. Bazı görüşmeciler de görüşecekleri adayları söz verdikleri görüşme saatlerinde kabul etmezler de saatlerce bekletirler. Kimileri bunun bir stres testi olduğunu düşünse de bunun etik bir davranış olduğu kanaatinde değilim. Adı stres değil de depresyon mülakatı da olsa sizinle görüşmeye gelen daya bu şekilde yaklaşmak haksızlıktır. Zira görüşmecinin stres ve kişilik faktörlerini görüşme sırasında kendi kendine anlayamayan bir insan kaynakları çalışanı zaten o işi bilmiyordur düşüncesindeyim. Adı her ne olursa olsun adaylar o şirketin misafirleridir ve başından olumsuz bir şey geçen her aday sizin şirketinizi başka başka insanlara negatif yönleriyle anlatacaklardır. Oysa bir şirket imajını dinç tutmak adına TV veya çeşitli mecralara milyonlarca dolar para akıtabilir. Ama kanaatimce kötü davranılan her aday başka başka insanlara bunu anlatacaktır. Unutmayın ki kulaktan kulağa yayılan söylemler, bir TV reklamından daha güvenilir bulunur. Birçok insan kendi arkadaşlarından ve çevrelerinden öğrendiklerine, TV’den duyduklarına göre daha çok itimat ederler 
 
Sizlere kendi başımdan geçen bir iş görüşmesini anlatmak istiyorum. 2003 yılında Türkiye’nin en büyük bisküvi ve çikolata üretici olan şirket (ki bu şirketin milyonlarca dolarlık reklamı TV’lerde her an görülmekte ve bu kadar reklamı olumlu bir imaj vermek adına yapmaktalar) ile iş görüşmesi yapmıştım. Görüşme tam 3,5 ay sürdü ve nihai görüşmede beni saat 10.00 diye çağırdıkları görüşmeyi önce 13.00’e ertelediler. Daha sonra sırasıyla 14.00, 15.00 ve derken nihayet 16.00’da beni içeri alarak büyük bir nezaketsizlik göstermişlerdi. Aradaki bekleme sürem ile birlikte toplam 6,5 saatlik beklemeyi hala unutamıyorum. Bugün olsa pek muhtemeldir ki Allah bilir ya hiç beklemek istemem. Üzerimde takım elbise ile yaz sıcağında nasıl terlediğimi ve görüşme için yarım saatte erken geldiğim düşünülürse gerisini siz düşünün. Üstelik zoraki girdiğim bu görüşme şirketin genel müdürü tarafından yapılmıştı. Yani bunu yapan bir genel müdürdü !
 
Genel müdürün bile bu şekilde davrandığı bir şirketin çalışanı olunur mu ? Yarın siz düşünün Üstelik görüşmeye girdiğimde odada başka bir şirketten misafiri vardı. Bu arada genel müdür çalışma masasında yemek yiyordu. Özgeçmişimi masanın üstünde gördüğümde ve sorduğu bir takım yanlış sorulardan sonra özgeçmişimi hiç incelemediğini de o anda anladım. Yani sayın genel müdür benim özgeçmişimi ilk defa görüşme sırasında inceliyordu. Görüşme başladıktan sonra, görüşme bitene kadar bir benimle bir karşısındaki misafiri ile konuşuyordu. Hem de havadan sudan konulardan. Sonuç olarak görüşmenin sonucunu tahmin etmeniz hiç te zor olmamıştır sanırım. Aynı şirket ile bir sonraki yıl bir kez daha görüştüm başka bir pozisyon için. O görüşmede zaman kendilerine neden böyle davrandıklarını sorduğumda size göre neden dediler ve bırakmışlardı. Verdikleri cevap bu. Ve o şirkete karşı tüm olumlu yargılarım bir daha düzelmemek adına olumsuza döndü ve hala olumsuz düşüncem sürmektedir. Kendilerince bunun bir stres mülakatı mı olduğunu sanıyorlardı ya da iş yapma biçimleri bu kadar ciddiyetsiz miydi bilinmez ama bu görüşme benim hayatım boyunca unutmayacağım görüşmeler arasındaki yerini almıştı. O yüzden bir görüşme nasıl yapılmaz diye sorduklarında önce bunu anlatırım.
 
Sonuç olarak insan kaynakları birimlerinin özellikle gelen adaylara karşı nezaketi elden bırakmaması, onları misafirleri gibi görmesi, ikramda kusur etmemesi ve görüşme saatlerine riayet etmesi çok önemlidir.
 
Yine görüşme sırasında adayın özgeçmişini daha önceden incelemiş olması ve soracağı soruları yargılayıcı veya köşeye sıkıştırıcı olarak değil de tamamen adayı tanımak adına sormasının daha hayırlı olacağı kanaatindeyim.
 
Yine görüşme sırasında adaya karşı nazik olmak, art niyetli ve açık arayıcı konumda olmak bir görüşmeci için son derece tehlikelidir Zira en eğitimsiz insan bile kendisine karşı art niyetli bir tutum olduğunda bunu anlar. Öyleyse görüşmecinin sıcak ve samimi olması, sadece adayı tanımaya yönelik, önyargısız sorular sorması başarılı bir görüşmenin temel şartlarındandır. Zira insanları tedirgin ederek bir şeyler saklamalarına sebep vermek daha kötü sonuçlar doğurabilir. Oysa görüştüğünüz adaya vereceğiniz güven adayın size daha sıcak ve samimi cevaplar vermesine yardımcı olur. Özellikle ülkemizde psikoloji ve psikolojik danışmanlık mezunlarının özellikle işe alım pozisyonlarında başarılı olabilecekleri kanaatindeyim. Zira insan kaynaklarında çalışan işletme, iktisat, mühendis kökenli bir çok insan kaynakları çalışanının da özel bir psikoloji eğitimi alması kendi lehlerinde olur. Çünkü bir çok ik çalışanı insan kaynaklarında özellikle görüşme yapmayı kendi yöneticilerinden model alarak veya spontane olarak yapmakta bu da işi yanlış yapmalarına ve işi yanlış öğrenmelerine neden olabilmektedir.
 
Yine adının içinde insan geçen bir departmanın insani olmaması düşünülemez. Özellikle ülkemizde mühendis kökenli insan kaynakları yöneticileri insanı da bir makine gibi düşünmekte ve ona göre yaklaşımlar getirmektedir. Verimliliği artırmak adına insanların çalışma sürelerini artırmaktalar ve insanları tıpkı robotlar gibi stabil işlerde yıllar yılı çalıştırmaktadırlar. Oysa çalışanların belirli pozisyonlarda 3-4 senede bir rotasyona tabi tutulması veya kariyer planlamaları çerçevesinde kariyer planlamalarının daha iyi bir pozisyonla yapılması şarttır. Bununla birlikte etkili bir ödüllendirme sisteminin kurulması ve beyaz yakalı ve mavi yakalı çalışanların hep birlikte aynı sosyal faaliyette bulunmaları sinerjiyi artırmak adına son derece faydalı olacaktır. Zira insan duygusaldır ve kalbi vardır. Duyguları vardır. Bir çalışanın duygusal olarak çalıştığı şirkete başlı olması takım çalışmasını artıracağı gibi o şirketteki verimliliği de artıracaktır. Bugün Toyota bu hale çalışanlarına verdiği destekle gelmiştir. Öyleyse insan kaynakları bir bütün olarak önem verilmesi gereken ve doğru kullanılması gereken bir birimdir. Sadece laf olsun diye kurulan insan kaynakları birimleri ise çalışanlarının güvenini kaybetmekten öteye geçemez.
 
Psik.Dan.Selçuk Arıcı
İletişim:selcukarici@gmail.com
CV için: cv@arici.org
twitter.com/selcukarici.com
linkedin.com/in/selcukarici
facebook.com/arici.selcuk
 
 
Toplam blog
: 31
: 891
Kayıt tarihi
: 29.01.14
 
 

Yaklaşık 20 yıldır iş hayatında.Halen klinik psikolog ve eğitmen olarak çalışmakta.Ulusal gazete,..