Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Islak ve Komünist Tekel İşçilerinin Başbakanı.

Islak ve Komünist Tekel İşçilerinin Başbakanı.
 

Kim haklı?


Daha önce sunuculuk yaptığım, Ulusal yayın yapan Kanal 12 ile beraber Tekel işçilerinin nabzını tuttuk. Program Aydın ve Denizlili Tekel işçilerinin çadırında gerçekleştirildi. Programın sunuculuğunu Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Fehmi Başusta yaptı. Hükümet Tekel işçilerini, Tekel işçileri Hükümet’i suçlayadursun. 4’ler, c’ler havada uçuşadursun; gelin biz Ankara’nın ayazında içine suların damladığı çadırda, atletini kurutan, Ege türküleri çağıran, halaylar çeken, kızına ağlayan işçileri konuşalım. 

Programın ekipmanını kurarken muhalif milletvekillerimizden biri çadırın içine giriyor. Sabaha kadar işçilerle kalacağını belirtip, Ege türküsü istiyor, patlatılıyor hemen bir Aydın havası. Milletvekili çadırları gezedursun; geride bıraktığı Aydın, Denizli çadırından birkaç manzara aktarayım size: İki soba var çadırda, bir köşeyi mutfak yapmışlar peçeteleri, çaydanlıkları, bardakları, şekerleri, tüpleri, tavaları, yumurtaları, peynirleri, zeytinleri… Bir tek cevizli çemenleri eksik. Onu da Başbakan yesin artık. Diğer tarafta tahtalar üzerine serili battaniyeler, yastıklar, örtüler ve birçok kürsü… Çadır içerisinde çok güzel bir dayanışma var derken ufak bir yatak tartışmasına şahit olduk. Allahtan sorun çabuk çözüldü. Soba etrafında anlatılan hikâyeler, Tekel’e ilk girişler, verilen emekler… Soğukta atılan kahkahalar, iktidara kızgınlıklar, Başbakan’a mizahi yakıştırmalar ve nice gözümüzden kaçan ayrıntılarla ayakta durmaya çalışan yorgun bedenler… 

Programın başlamasına son 5 dakika kaldığı haberi çadırın içine gelince bir heyecan başlıyor. Kimi kamera önüne geçiyor, bazı bayanlar makyaj tazeliyor ve gülerek “Başbakana güzel görünmemiz lazım” diyorlar. Kimileri de kamera arkasında bizim yanımızda durmayı tercih ediyor. İşte beni bu yazıyı yazmaya zorlayan hikâye kamera arkasında içine düştüğüm ve hiçbir zaman aklımdan çıkartamayacağım birkaç tablo. 

Menderes amcaya kamera önüne çık sen diyorlar, 18 yıldır Tekel işçisi olan Denizlili Menderes Yılmaz: “Artist mi olacağım ben; 45 yaşındayım ekmeğimi versinler gideyim” diyor. Adını sorduğumda önce çekiniyor ismini vermek istemiyor, niyetimi anlayınca da “korktuğumdan değil evlat” diyor. Korkmadığını biliyorum Menderes amca biliyorum… 

Kalın paltom, eldivenlerim, kulaklıklarım, atkımla fazla üşümezken Hayati Ağabey’e gözüm kayıyor. Kamera arkasında Programı takip etmeye çalışırken atletini sobaya tutmuş ısıtmaya çalışıyor. 12 yıllık Denizlili Tekel işçisi Hayati Erez… Elleri titreyen, soğuktan burnu kıpkırmızı olmuş, atleti ıslak Hayati Ağabey’in bükük boynu bana işçilerin davalarına duyduğu saygıyı gösterdi. Oda arkadaşlarına “söz bitti, Başbakanımızdan 12 ay çalışma güvencesi istiyoruz” diyor. 

Programa ara verildiğinde çadıra giren Cihan Amca ise kahkahalara boğdu çadırı. Sinirle çadıra giren 17 yıllık Tekel işçisi Cihan Akyol: “Bizi de komünist yaptılar, bir sürü slogan attık az önce” dedi. Cihan Amca “17 yıl Devlete hizmet ettim bu durumu hak etmedim. Tayyip bizi durmadan halka şikâyet ediyor, sorumlusu kendisidir. 2002’den beri bizi bitirdi, bitirdi” diye haykırınca amcanın bu tepkisine çadırda sloganlarla destek veriyor: “biz haklıyız, biz kazanacağız”. 

Tekel işçilerinin en çok dert yandığı, üniversitede okuyan çocuklarına bakma dertleriydi. Bir üniversiteli olarak, okurken parasız kalmanın ne demek olduğunu birçoğunuzdan fazla anlayabilirim. Ne kadar paranız olursa olsun öğrenci iseniz yetmez, hep gelecek paraya bakarsınız. Elleri titreyen, gözleri dolan, dertleri olan bu yaşlı ve genç bedenlerin çektikleri acıları yerinde gördüm. Onların bu haline üzülmemek elde değil. Umarım mutlu olacakları bir sonuçla ayrılırlar başkentin göbeğinden. 

 
Toplam blog
: 3
: 908
Kayıt tarihi
: 10.02.10
 
 

Doktora öğrencisi, düşünür ve yorulur. ..