Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

İşsizlik ortamında Hatay'dan yükselen sesler

İşsizlik ortamında Hatay'dan yükselen sesler
 

HASİAD : Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği (antakya.com'dan alınmıştır)


Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali KUSEYRİ'nin aşağıdaki açıklamaları İŞSİZLİK konusunda gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerektiğini de vurgulaması bakımından; geleceğin nelere gebe olduğunu ortaya koyuyor:


''Ekonominin düzeldiği bir ortamda, işsizliğin artması çelişki yaratıyor. Buna rağmen çok karamsar değilim. Esnaf ve köylü için sezon açılıyor. Önümüzdeki aylarda işsizlik oranlarının düşeceğine inanıyorum. Bölgemizde ve ülkemizde yeni yatırımlar yapılıyor. Buraya yeni kalifiye elemanlar yerleştirilecek. İşsizlik hükümetin öncelikli çözmesi gereken konu olmalı. Aksi halde sosyal patlamalar yaşanır. Bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz.”(1)

Gönül isterdi ki bu gibi açıklamalara da bağlı olarak bazı yatırımlar ile birlikte binlerce, onbinlerce İŞSİZ KİŞİ'nin iş başı yapmış olduğunu duyalım. Bu gibi mutluluk haberleri sanırım yakınlarda yayınlanmayacak. Çünkü ''durum'' ortada: ''Zenginler daha zengin'' olmaya devam ederken ''yoksullar ile işsizler'' de bir lokma bir hırka geçinmek çabasında ömür tüketiyorlar.

Sayın KUSEYRİ'nin ''Ekonominin düzeldiği bir ortamda'' yorumuna katılmak mümkün olmasa da İŞSİZLİK SORUNU'nun bugünden ayrına çözülebilmesi mümkün değil. Eğer İŞSİZLİK SORUNU'nun Hükümetçe çözülmesi gerektiği öngörülmekte ise Sayın KUSEYRİ'nin ifadeleri arasında bulunan ''ekonominin düzeldiği bir ortam'' vurgusu bir genelleme olması bakımından ayrı bir ''çelişki'' olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü 24 Ocak Kararları ile ona bağlı olarak geliştirilen Özelleştirme Politikaları çerçevesinde Hükümetler IMF'nin de kontrolünde yalnızca bazı kadrolara memur almak durumunda kalmaktadır. Bu alımlardaki ''adil olmak ya da olmamak'' konuları bir yana, Bütçe açıklarında da görüldüğü gibi sanırım gereğinden de fazla memur alınmaktadır. Ayrıca bir zamanlar birer çiftlik gibi içine doluşulan KİT'ler artık TC hükümetlerin ellerinin altında bulunmadığı için hiç bir biçimde işçi alınmamaktadır.

Bu bakımdan bir zamanlar iyi yönetilemediği için çoğu batmakta olan eski Devlet şirketleri özelleştirilerek yabancıların eline geçtiğinden işsizlik için birer çözüm kapısı değil. Nice yanlış uygulamalar yüzünden ister istemez batmakta oldukları için KİT'ler gibi yok pahasına yine yabancılara satılan bazı şirketlerin insafına bağlı olarak, bazı gençlerimiz iş bulunabilmektedir bu ülkede. Büyük bir pazar olmasına rağmen yerli ve yabancı şirketler için çok cazip özellikleri olan bu ülkede, bir türlü azaltılamayan işsizlik elbette önce evlerde, sonra mahallelerde ve karakollarda peşinden adliyelerde sonra da yer altı örgütlenmeleri biçiminde her yerde varlığını hissettirmeye çalışacaktır. Sanırım ''Aksi halde sosyal patlamalar yaşanır'' derken Sayın KUSEYRİ de buna işaret etmek istemiştir.

Ortak bir açıklama çerçevesinde ANTAKYA'dan yükselen bu gibi açıklamalar geç de olsa, bir anlamda her bir şehirdeki durumu ortaya koyması bakımından, işsizlik derdine çare olmak yerine, yalnıca açık yüreklilikle söylenmiş olmaları bıkımından büyük bir değer taşıyor. Gerçi bir zamanlar Kahramanmaraş, Denizli, Bursa, Konya, Aksaray gibi sanayileşmekte olan şehirlerimizde de bazı gerçek açıklamalar dile getirilmiş; ne yazık ki her şey kendi kendi akışına bırakılmıştı.İşte bu kapsamda HATAY Genç İşadamları Derneği (HAGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Aykut ÖZBUĞDAY'ın:

“Bir taraftan işsizlik artarken, diğer taraftan büyük kuruluşlar kalifiye eleman sıkıntısı çekiyorlar. Bu nedenle meslek lisesi eğitimine önem verilmeli. İhtiyaç duyulan sektörlerin talepleri karşılanmalı. Bunun için 5 veya 10 yıllık programlar yapılmalıdır” açıklaması sanırım artık kapalı kapıla ardında yapılan konuşmaların, fayda vermediğinin ve açık açık kamoyuna bazı gereçeklerin hatırlatılması gerektiğinin de bir göstergesi olsa gerek.(1)

Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği (HASİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Kemal NALÇABASMAZ'ın açıklamaları da bana göre ''artık bıçak kemiğe dayandı'' anlamında çok daha geniş kapsamlı açıklamaları içermesi bakımından her türlü takdire şayandır:
“Türkiye’nin önündeki en büyük sorunlarından biri olan işsizlik büyüme eğilimi ile ürkütücü rakamlara doğru ilerlemeye devam ediyor. Kapımızın önünde gözümüze aş için bakan insan sayısının artması sosyal, hukuki ve asayiş sorunlarının artması anlamına geldiğine göre, hem kamu ve siyasi otorite, hem de özel sektör bir an önce acil önlem paketi üzerinde çalışmaya başlamalı. İş işten geçtikten sonra alınan tedbirler muhakkak kalıcı yaralara sebep olacak.” (1)

Gönül isterdi ki bu gibi açıklamalar ekranlarda görmekten bıktığımız o belli başlı yorumcular ile bazı bilim adamlarının ağızlarından dile getirilebilseydi! Oysa ''gerçekler açıdır'' atalar sözümüzün arkasına sığınmaktan bir an bile geri durmadıklarını sandığım ol kişiler bu gibi gerçekler yerine, darbelcilere darbe yapmak yanında bazı polisiye açıklamalar ile AB açılımları uğrunda harcamaktadırlar nefeslerini. Bu çerçevede geçenler WSJ'da da belirtilmiş olduğu gibi ''Türkiye dünyada en büyük yeraltı ekonomisine sahip ülkelerden'' birisi olarak, sözüm ona Liberal Ekonomi içerisinde yüzmektedir.(2) Ayrıca bana göre kanunlardaki boşlukların da desteği ile kimileri OSMANLI'da da olduğu gibi ''kayıt dışı ekonomi'' ile servetlerine servet katmaktadır.

''Vergilendirmelerdeki adaletsizlikler'' ile bazı vergi cezalarının ne kadar ''absürd'' olduğunu ise bilenler bilir. Bir de kimi siyasiler ile araştırmacılar ve gazeteciler göğüslerini gere gere, yıllardan beri Anayasa'da yazılmış olduğu vechile, ezberden: TC bir SOSYAL HUKUK DEVLETİ'dir diyebiliyor. Oysa yazılı olan ile uygulamalar ve o vecizeye rağman çıkartılan nice kanunlar biribirleri ile olduğu kadar o vecize ile de çelişmiyor mu? Ezberci eğitimin faydaları için verilebilecek en güzel örneklerden biri de bu söz olsa gerek.

Ah ''normatif hukuk'' neler çekiyoruz senin elinden. Anlaşılan herkes, özellikle de Kanun Koyucular pek memnun ki senden; sana değil de içinde belli başlı bir kaç açmaz bulunan 1982 Anayasası'na yüklenip duruyorlar. İnsanoğlu böyledir, takma kafaya. Sıra sana da gelecek ey Kara Kaplı Kitaplar'ın içindeki çelişkiler yumağı! Çünkü tüyü bitmemişler ile alın teri göz nuru çalışanların ve işsiz gezinenlerin bütün vebali senin o kılı kırk yaran abuk sabuk kuralların içinde gizli.

Düşünsene Asgari Ücretli işçi senin yüzünden SGK'ya pirim yatırmak zorunda! ''Kazaya ve kadere'' inandığımız halde; bir anlamda canımızın birer parçası olan protezler dört yılda bir yenilenebiliyor. Öğrenciler ''okul kimlikleri'' yetmiyormuş gibi ''özel pasoları sayesinde'' alabildikleri ''indirimli'' biletle, zaman zaman da azarlanarak binebiliyorlar belediye otobüslerine. Bu ezilme sürecinde benim suçum, sorumluluğum yok diyemezsin.

Senin yüzünden binalar çürük de olsa hiç denetlenmeden ''sapasağlam raporu'' alabilmektedirler. Sen öngördüğün halde, daha sonra denetlemediğin için nice işler sözleşmesiz olarak yapılabilmekte; iş karşılığı ödenmesi gereken ücretler hiç bir çetele tutulmadan, bir banka aracılığı ile yollanması mecburiyeti konulmadan, ilk çağlardaki gibi yine ''elden'' yapılabilmektedir. Bir de sınırsız toprakları olanlar ile topraksız köylüler yanyana kardeşçe yaşayıp gidiyorlar; uslu uslu öyle mi? Yeter mi bu kadarı? Diğer dengesizlikleri de sayacak olsam ne bu sayfalar yeter ne de beni dinlemeye senin sabrın el veririr, bilirim. Bu gibi mutsuzlukların ve çatışmaların özünde bu tür durumların ya da SORUNLAR'ın bulunduğunu bil yeter, şimdilik.

Ne o bu kadarı ile de olsa yüzün kızardı değil mi? Pek sanmam ya belki de yalancıktan utandın! Yerin dibin egeçmene az kaldı, öyle mi? Demiş ya Büyük Şair: Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma. Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim! Sana şimdilik bu kadarı yeter. Gerisini diğer bazı yazarlar ile Terör Şehitlerinin yakınları yüzüne vuracaklar bir bir.

Dün öğrendim: Büyük mü büyük bir belediyedeki bir görevli 1980'ler boyunca zar zor biriktirdiği sermayesi ile az çok anlamakta olduğu matbaacılık işlerine soyunur. Şirketini kurar. Belediye'nin bazı işlerini de oradan yapabildiği için sermayesi artmaktadır. Yanında açalışan gözü açık birini de yanına alarak Özel Teşebbüs Kervanı'na katılırlar. O parti senin bu parti benim gezinirler. Harcayacak para da çoğaldığı için(!) arkadaşın evi dağılmaya yüz tutar.

İşte yanına aldığı o arkadaşı ''işin özünü çok daha iyi kavramış olduğundan olsa gerekir'' ki 1990'ların sonuna doğru bir gün patronuna son model bir arabanın iri anahtarını uzatarak; Abi o eski arabayı bırakarak da aşağıdaki arabaya bin artık. Sana olan borcumu başka türlü ödeyemezdim, der. Sanırım iki üç kişi arasında gelişen ''kayıt dışı ekonomi'' için çok çarpıcı bir örnek anlatabildim. İşin uzmanları elbette neler, neler biliyorlardır. Benzeri durumlar 2000'li yıllarda da aldı başını gidiyor. Eskiden olduğu gibi yine yeni yeni zenginlerin türediğini hepimiz biliyor ve görüyoruz.

Mevcut işsizlerin yüzde 60’ının lise ve altı eğitimli kişilerden oluştuğunu ifade eden Sayın NALÇABASMAZ: “Bu demektir ki mesleki eğitimin orta öğretimdeki yeri oldukça önemli. HASİAD olarak bu sosyal sorumlulukla iş gücü eğitimi konusunda 120 işsize eğitim vererek sorumluluğumuzu yerine getirmeye çabaladık. Ancak bunun yeterli olmadığını biliyoruz. Bu nedenle daha çok istihdam yaratıcı yatırımlar yapılmalı. Hükümetin yatırım ortamının iyileştirilmesi yolundaki çabaları bir an önce hayata geçirilmeli”(1)

Kısaca: Bütün bunlar yeni mi aklınıza geldi, bu ne telaş, çok mu korktunuz, bu konularda duyarlılık gösteren yalnızca sizler misiniz beyler, diye sormak zorundayım.

Resmi ağızdan TÜİK'ten de olsa gerçekler çok ürkütücü, gelmiş yetkililerimize. Oysa ''gerçek işsizlerin sayısı'' bana göre orman köylüleri, ağaların köylerindekiler, balıkçılar, mevsimlik işçiler, meslek okulları ile yüksek okul mezunları yanında konar göçerler, gizli işsizler ile birlikte bu sayının en az iki katıdır.

Bu konuda neden bağımsız bir kuruluşya da ILO araştırmaları değil de TÜİK tek yetkili kılınıyor? Oysa bu gibi araştırmaları denetlemek ve yanlışlara düşmemek için başka kuruluşların değişik ve kontrollü yöntemler ile araştırma yapmalarına da gerek vardır. Yıllardır yayınlanan bu gibi sayılar hep söylenegeldiği gibi ''istatistiki yalanlar'' olarak ortalığa salınıyor. Başkasını bilemem ancak ben yutmuyorum! Bu gibi sayılara inananlara diyorum ki: Ne olur artık başınızı kumdan çıkarın. Halktan biri gibi, onlar ile hem hal olarak biraz da gezin görün milletin halini.

İşte bu çerçevede başkalarına da örnek olsun diye, anlaşılan gezilip görülmüş, soruşturulmuş ki Hatay'dan yenice yükselen işsizlik yorumları nasıl bir durum içinde olduğumuzun açık göstergelerinden biri olsa gerek.

Doğru söze ne denir,
desem de ''aynası iştir kişinin söze bakılmaz'' benzetmesi bağlamında yine beklemek zorundayız. Umarım bir kaç yüz değil, milyonlarca işsizimiz yeni işler bularak ömürlerini daha güzel bir biçimde geçirirler. Böyle desem de bu yaşıma kadar gördüklerim kapsamında diyorum ki Özel Sektör temsilcilerine: Artık son gelişmeler doğrultusunda, bilebildiğim kadarı ile piyasalar da doygunluğa ulaşmış olduğu için: ne yatırım yaparsınız ne de gerçek anlamda işçi alırsınız. Bu yüzden de ''emek sömürüsü'' yanında ''şeffaf olamayan ihaleler'' yine devam edecek ''yer altı ekonomisi''(2) ile birlikte at başı ilerleyen ''kayıt dışı ekonomi'' işsizliğin belini kıramayacaktır.

IMF'den de umutların kesilmiş olduğu bu aşamada bir ''devaliasyon'' yapılsa da ''nice haksız kazançlara da bağlı olarak dışarıya kaçırılmış olan dövizler'' TÜRKİYE'ye tıpış tıpış dönmeye başlasa nasıl olur? Tüh! Bence bu olamaz. Çünkü ne yazık ki bu memlekette; haklıyı haksızdan ayırabilecek, gelir dağılımı ile vergilendirmede ADİL ölçüler getirebilecek bir ADALET DÜZENİ yok. Çünkü DEVLET artık ''YATIRIM YAPABİLEN ve İŞ KAPILARI AÇAN BİR ORGAN'' değil ki! Eski kafalılık işte. Özür!

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin bir şiirinde söylemiş olduğu gibi:

Görelim Mevlâm neyler!



(1) http://www.milliyet.com.tr/urkuten-celiski/ekonomi/sondakikaarsiv/15.03.2010/1211704/default.htm?ver=77

(2) http://www.milliyet.com.tr/wall-street-journal-turkiye-kompla-teorileri-icinde-boguluyor-/siyaset/sondakika/13.03.2010/1210946/default.htm?ver=50

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..