Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '14

 
Kategori
Anılar
 

İstanbul'a veda

İstanbul'a veda
 

Demir almak zamanı, gitmek gerek bu şehirden; özlemlerimi daha fazla büyütmeden yeni bir hayata merhaba demeli.Geride biraz hüzün biraz acı bir parça da mutluluk kaldı.Hayata geç  başlamalarım ve zamanı geldiğinde son noktayı koyabilmelerim...Arayışın sonu yok;göçebe şu hayatımın sebebini kim anlatabilir ki?

İstanbul hatırası kaldı bende.İstanbul, nazlı kadınsın diyemem sana.İstanbul acı çekmiş bir hayat kadını gibi...Sebepleri var, unutulmaz geçmişi-masum kalan gizil yanları ile-karşımda zaman zaman şirret  zaman zaman arsız gülen yabancı kadın gibisin.Ben seni unutamazsam bile unutursun sen; hayat hızla devam eder sende...Ruhunu masumiyetin saflığında kirleten kadın...Görünenin arkasındaki o güzellik kimselere kalmaz;harcadılar seni de üzgünüm İstanbul hatıram...Denizine bakıp uzak özlemleri büyüttüğüm yalnızlığımın şehri...Seni sana rağmen sevdiğim aşktın biraz da...Özüme yaptığım yolculuklara sebep oldun;kendimden bir parça sende kaldı İstanbul’um.Ayrılırken bu şehirden senden kalan hatıralarım ve sen olmanın gücünü alıyorum senden.Hoşça kal diyemeden düğüm düğüm boğazım;akacak olan göz yaşlarımla hey dur yapma Şu İstanbul dediğin kadın canını yakmadı mı? Bırak  artık şu hüzünlü taraflarını;gitmelisin artık.Ardına bakmadan git;güzel anları damağında bir lezzet bırakırmış gibi  git.Git artık umutlarını,gücünü al ve git...

Hayal kırıklıkları ve yaşadığım şaşkınlıklar geride kalmalı. Yeni bir dönem  başlıyor ve geçmiş bitmeli. Kalktım yerimden ve  dönüp baktım ardımda kalanlara;gidiyorum.Buradaki zamanımı doldurdum verdiklerimi beklemeden gidiyorum.Denizimden arınmış bir şekilde egomu bir tarafa bırakıp gidiyorum dedim.Bana baktılar öylece,  şaşkın bir şekilde. Kolay mı öyle gitmek ne verdin bize diye haykırdılar;kulaklarımı tıkadım o an.Sesler kulağımda çınlıyordu hala ve  ardı kesilmiyordu.Beklentisiz bir  ben olarak yaşadığım yalın hayatımdan ve benden ne istediklerini çözememiştim.Açlık oyunları gibi.İnsanları tatmin etmek imkansız.Gidişimin ardından bıraktığım küllerime bile yapılan saldırılardan ne çıkarmalıydım.Hayat bu, gücüm ve güçsüzlüğüm karşımda ki insanlara ilham veriyordu.Ağızlarından akan zevk dolu salyalar daha fazla neyi sömürebilirimin düşüncesi.Batık bir geminin suda yüzen parçalarına bakıp zevk duyan insanlar gördüm yazık ki..

Biliyordum;kaybettiklerimin yanında kazandıklarımın değeri çok büyük.Kendi içimde ki ego küçülmüş yerini sadelik ve sevgiyle doldurmuştum.Sefil gibi görünen hayatımın ardında ne hissettiğimi anlayamayacak kadar aç insanlar gördüm;doymak bilmeyen.Ferrarimi satan bilge değildim belki fakat o duyguyu derinlerde bir yerde yüreğimde hissediyordum.

Hayalim küçük bir kıyı kasabasına yerleşip yeniden var olmak.Denize ve onun ardından doğan ve yeniden batan kızıl güneşin rengine olan aşkımı yazmak istiyordum.Ağaç dallarından sallanan yaprakların sesi,toprak kokusu,dalgaların sesi ve tenime dokunan rüzgar...Amacım kaçış değil yeniden yüzleşmekti anılarımla.Anlık mutlulukların tadına varmak istiyordum.Hayat an demekti.Sevmekti.Karmaşadan yalına doğru yapılan gizemli bir yolculuktu.Ömrüm bu yolculuğu tamamlamaya yeter mi bilemiyorum fakat yüreğimden yansıyanları kaynağında alarak, sizlere yazmak istedim.

            

 

 
Toplam blog
: 42
: 263
Kayıt tarihi
: 29.09.14
 
 

Eczacılık mesleğimin yanında Edebiyatın da olmasını istedim çünkü çok sevdim. Yazma eylemi; hayalle..