Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

İstanbul'daki Suriye. Görüyor muyuz onları?

İstanbul'daki Suriye. Görüyor muyuz onları?
 

Suriye'den kaçıp gelen bu valiz İstanbul Altınşehirde bir gecekonduya sığınmış gözleri yaşlı.


İstanbul'a Kaçıp Gelen Bu Bavulun Acıklı Hikayesi

İstanbul Altınşehir adı gibi olmayan bi yer, tıpkı ona çok yakın mesafede duran Kayaşehir gibi. Başakşehir'den ya da Kayaşehir'den Altınşehir'e geldiğinizde aradan tam 30-40 sene atlarsınız zaman çizgisinde. Altınşehir, benim çocukluğumun geçtiği Ankara'da ki Dikmenderesi vadisinin geri kalmışlığında bir yer. İç Anadolu ve Doğu Anadolu'dan yoğun göç almış. İç Anadolu'nun Türkmen ve Doğu Anadolu'nun Kürt kökenli yurttaşlarımıza yenileri eklenmiş durumda, Suriye'den mezhepçi ayrımcı fitnenin yakıp kavurduğu yerden gelen kardeşlerimiz onlar. Britanya(Nato) ve Rusya'nın (Shangai 5) çıkar kavgalarının ortasında yangın yerine dönen Suriye'den canını kurtarmak için gelen ama İstanbul'da çalışma izni olmadıkları için zor koşullarda yaşamaya mahkum kalan insanlardan sadece bir aile idi benim gördüğüm. 

Kiraladıkları evi gördüm, orada oturan bir akrabamın komşusuydular Suriyeli mülteci aile. Sadece bir valizle gelmişler. Ev tutmuşlar ama kirayı zorlukla denkliyorlar ya da denkleyemiyorlar, ev sahibi insaflı biri. Evde sadece halı ve sünger yataklar var, bir kaç kap kacak. Altınşehir'in yoksul insanlarının gönülleri zengin tavırlarıyla yardım edişleri beni çok duygulandırdı.

Bir de evi gezerken köşede gördüğüm bavul. 1500-2000 km uzaklıktaki Ordadoğu'dan İstanbul'a Avrupa'nın en önemli kentine gelmiş bu bavul. Sinmiş zavallı, nemlenmiş birazda hüzünle belliki ağlamış, nüfusunun %99,9'nun sözde Müslüman olduğu bu ülkede konu ÖSO olunca Suriye'li kardeşlerimiz diyen kitlelerden tık yok yardım için.

İşte bu sahipsizliğe ve vefasızlığa küsmüş bu bavul. Köşede zavallı bir duruşu vardı. Onu tutan ve oraya getiren ellerin sahiplerinden bile hüzünlü ve umutsuz bir duruşu vardı öylece. Bir bavul konuşur mu demeyin. Bavul bana çoook şey anlattı.

Sahi çok mu zor hani diyorum Diyanet ve Okullar bir kampanya başlatsalar, mesela "Kardeş Aile" şeklinde. Her cami'nin ve her Okulun sınıfının bir ailesi olsa, illa para değil destek olmak için, hani diyorum bir ziyaret edilseler, bir gülümseme görse sahipsiz ve unutulmuş kitlemiz, bir yanımız acısa, sızlasa.

Hayır. Bunu yapmak istemiyor kimse. Çocuklarımıza lütfen fakir aileleri gösteripte morallerini bozmayın, psikolojilerini bozmayın diyor bazı veliler biliyor musunuz bunu?

Hayır bilmiyorsunuz?

Aslında burada morali bozulan çocuklar değil, onların bizzat kendileri bozuluyor. Yardım etmek istemedikleri, cenneti zaten bir kaç tespih ve sıkıştırılan bir kaç ibadet ve zikirle garantiledikleri için değmeyin onların keyfine. Alışveriş yapamayacaklar kendileri için market sepetini dolduramayacaklar yoksa, vicdanları sızlayacak çünkü, aynaya bakamayacaklar, gözlerinin içine taaa derinliklerine bakamayacaklar. Evet bunları yapamayacaklar. Çünkü Şımarık nefslerine dur demek istemiyorlar, vicdanın sesini kısmak istiyorlar. Tüketim sadece kendilerine mahsus bir hak. Sanki zekat yok, sanki gönül almak yok, vefa yok. Bunlar İslamın dışında. Siz çekin tespihlerinizi, çekin çekin utanmadan. Hangi yüzle o alın o secdeye değecek ki?

Sözlerim evet sizlere sayın muhafazakarlar, neyi muhafaza ettiğini bilmeden statik kalmış yığınlara. İmanın dinamizmini unutup geleneksel dogmatizme saplanan ve Kur'an'ı üfleyerek ona Çorba muamelesi yapanlara. 

Yine biraz sert çıktım biliyorum ama çok kızgınım. Kızgınım pratikleğe dönüşü olmayan teorisyenlere, kızgınım İslami hareketçilik oynamaya, yaralı parmağa işemeyişe kızgınım.

Bu aile gibi bir aile daha varmış yakınlarında. Onların da durumu daha kötüymüş, yerde halı dahi yokmuş.

Ben aşağıda bu aile için yardım ederseniz diye bu ailenin ev sahibinin telefon numarasını veriyorum. Kendisinden izin aldım. Şayet yardım etmek aklınızın bir köşesinden geçerse işte bu ailenin acil ihtiyaç listesi.

1-İkinci elde olsa bi buzdolabı (çocuklar 5 tane çamaşır makinesi de lazım)

2-Büyük tüp ve ocak

3-Market alışverişi

Yakınsanız bence kendiniz gidin ve durumunu görüp kendiniz onlar için alışveriş yapın. Yolunuz Altınşehire düşşün lütfen.

İşte Ev sahibi Hamza bey'in telefonu, kendisinden oradaki Mülteciler ve ihtiyaçları konusunda bilgi alabilir isterseniz bizzat gidip yardım edebilirsiniz. Bunu herhangi bir aracı olmadan kendiniz yaparsanız daha iyi.

Yoksa iyilik öldü mü?

Kur'an'ın meyve ağacına benzettiği iyilik ağacı içinizde kurudu mu?

O zaman neden Zakkum suyu içirildiğini anlamışsınızdır. Meyve ağacı olamayanlar zakkumun suyunu içicek.

Ya iyilik yaparsınız ya da iyiliğe aracı olursunuz. Ya da kendini iyi sanan pasif iyi (kötü) olursunuz...

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..