Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '18

 
Kategori
TV Programları
 

İstanbullu Gelin, Ne Gerek Vardı O İlk Sahneye?

İstanbullu Gelin, Ne Gerek Vardı O İlk Sahneye?
 

Yeni Sezon 1. bölüm tamamen büyük bir kafa karışıklığı ile açıldı.


İstanbullu Gelin 1. sezona başladığında; bir kaç bölüm izlemiş, sonra da sarmadığı için bırakmıştım.

2. sezonunda senaryo ekibi değişince, tekrar izlemeye başlamış, uzun bir süre de yapılan şahane hamlelerin, güzel diyalogların peşine takılmıştım.
Ta ki Emir'in annesinin ölmesinin ardından, Fikret'in çocuğunun da hasta olmasıyla düşülen tekrara kadar...
Ondan sonra İstanbullu Gelin benim  listeden ister istemez çıktı.

Dün akşam da "3. sezon ilk bölüm" hatırına ekran karşısına oturdum.

Tabi bir yandan da tanıtımlarda verilen, "Süreyya Esma'yı öldürecek" cümlesini de merak etmedim değil.

Neyse...

İstanbullu Gelin Yeni Sezon 1. bölüm tamamen büyük bir kafa karışıklığı ile açıldı.

Yeni bir şey deneyelim derken, sanırım kendi gazlarına geldiler ve bir çuval inciri berbat ettiler.

Bölüm; Süreyya ile Faruk'un kızı Yaz ile başladı.
Takribi 18 yaşında falan...
Yani yıl olsa olsa 2036 ya da civarları...
Lakin kurulan dünya, ne hikmetse, herhalde 2400'lü yıllardı...
Nasıl bir akıl kaybıysa artık; havalı olsun deyip yola çıkmışlar, kendilerini kaybedip geri dönmüşler.

Tabletler, telefonların yerini alan görüntülü konuşma sistemleri, çöp poşetinden yapılma tişörtler, gümüş ve beyaz renklerin sadece kullanıldığı dünya, dokunmadan kimlik tespiti yapan okuyucular, falan da falan...

Ekran karşısında ufak çaplı bir donma yaşadım, net bilgi.

Önce doğru kanalı açtığımdan emin olamadım, sonra Tilbe Saran 'ı görünce herhalde karakterlerden biri "rüya görüyor " dedim,  rüya olmadığını anlayınca da, ışık görmüş tavşan gibi dondum kaldım.

Absürtlüğün zirvesi...
Uzunca bir süre bu çapta saçmalama göremeyiz, buraya not düşüle...
O derece yani...
İzlemeyenler bir internetten baksın derim...

Gelelim İstanbullu Gelin 54. bölüm devamına...

Bu ilk sahneyi yokmuş gibi sayarsak yeni sezonu sevdim.
Ayrıca tatilde en çok çalışan kamera arkası ekip, İstanbullu Gelin'in ekibi diyebilirim.

Göze batan şeyler yok muydu?
Vardı.
Ama genel olarak iyiydi.
Yani az saçmalamışlar, çok şey katmışlar.
Ve yine dünyayı güzel kurmuşlar...
Duyguları sağabildikleri kadar sağmışlar...
Şahane diyaloglar yazmışlar.

Denizden gelen çocukların ayaklarını yıkamaları, eve girerken "ıslak ayakla girmeyin" gibi tatlı, gerçekçi dokunuşları da "yine" eksik etmemişler.

Hele hele o yan karakterler yok mu?
Mesela Nazif'in o gülme krizi sahnesi, Gülistan'ın kendine hakim olma çabası, Adem'in beton ifadesi...
Bayıldım, bayıldım, bayıldım.
Bana göre bu ülkede yayınlanan tüm diziler içinde, en iyi oyuncu seçimini yapan dizi; İstanbullu Gelin...

Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim; Meral Çetinkaya 'nın canlandırdığı Ülfet halaya ve Nihal Yalçın 'ın canlandırdığı Güneş karakterlerine hayran kaldım.

Yolunu almış bir diziye yeni bir karakter girdiğinde, ona alışana ve yolculuğunu merak edene kadar genelde pek ilgi duymazsınız.

Hatta sahneleri biran önce geçsin de asıl karakterleri izleyeyim dersiniz.

Bakınız Avlu dizisinin yeni müdürüne...

Lakin İstanbullu Gelin 'de Güneş'le Ülfet'in sahneleri ve diyalogları o kadar iyi yazılmış ve çekilmiş ki, üzerine de oyuncuların harika performansı eklenince, sahne bitmesin istiyorsunuz.

Ben gözlerimi alamadım...

Hele hele Faruk ve Fikret'in ilk kez halaları ile karşı karşıya geldikleri sahne, izlerken sanki ben yaşıyormuşum gibi gerildim.

Meral Çetinkaya 'nın performansı, o mimikler, o diyaloglar, Faruk'un dengede tutma çabası, Fikret'in kolaycılığı ve aceleciliği, of ki of...

Ha keşke Ülfet halayı Adem'e bağlamasalardı demeden edemeyeceğim.

Ne gerek vardı?

İlerde yolları kesişebilirdi mesela...

Ama kör göze parmak misali, en başından beri mevzunun içindeymiş gibi, çok basit bir bakış açısı ve kolaycı bir yaklaşıma hiç gerek yoktu.

Bu arada dededen kalan arsaya verilen 30 milyon $ mevzusu da pek bir uydurmasyondu...

Sonra Süreyya neden öyle giyinmeye başlamış onu da anlamadım.
Ayrıca pazara çıkınca neden incik boncuklara gözleri döndü, onu da bilmiyorum.
Sanki alışveriş yapmak istiyormuş da yapamıyormuş gibi...
Bundan önce Süreyya'yı alışveriş tutkusu ile hiç görmedik ki...
Hani İpek olsa, belki...
Ama...
Her şey bir yana başka o kadar güzel detaylar vardı ki, bunun gibi çapaklara "hı hı" dedim geçtim.

Yani demem o ki; yeni sezon ilk bölüm bence genel olarak iyi başladı.
Sırf Ülfet hala, Güneş ve Esma aksı için bile İstanbullu Gelin'in üçüncü sezonunu izleyebilirim.
Yaz ve 2400'ü yılların uzay modunu coştururlarsa da kaçabilirim.

 

Ve 21.09.2018 tarihli reyting tablosuna...

Arka Sokaklar; Total'de 7.01 reyting ile birinci, AB'de 4.59 reyting ile dördüncü oldu.

İstanbullu Gelin; Total'de 4.56 reyting ile üçüncü, AB'de ise 7.09 reyting ile birinci sırada yer aldı.

Gülperi; Total'de 5 reyting ile ikinci; AB'de 4.87 reyting ile üçüncü oldu.

Aşk ve Mavi; Total'de 4.21 reyting alarak beşinci; AB'de ise 1.86 reyting alarak 15'inci  sırada yer aldı.

****************************************

Blog'uma da beklerim... 

http://www.bibaksana.com.tr/

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..