Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

İyi yazınca hoş da, ya yazmayınca..!

İyi yazınca hoş da, ya yazmayınca..!
 

İyi Yazınca Hoş Da, Ya Yazmayınca..!

Zaman içerisinde, çok çeşitli yazılar yazılır. Yazılanlar kiminin hoşuna gider, kiminin zoruna… Yazılanlar bazılarını mıncıklayarak huzursuz, kimini iğneleyerek rahatsız eder. Kimini yerin dibine batırır, kimin gökteki üst katmanlara çıkarır.

Nedense göğe doğru çıkartırken, her şey iyi hoşta; yerin dibine batırırken, hep kıyametler kopartılır.

Yazanın, söyleyenin izah etme, irdeleme,  iğneleme, becerisi ve dozajına göre farklılıklar ortaya koyması, kendini zaman zaman meydanda uluorta bırakabilir ya da gizli-saklı kabuğunun içerisinde kaybettirir.

Yazılanların içerdiği ve verdiği mesajlar doğrultusunda; ya şeytanlaşıp meydanlara inerler ya da melekleşip kaymak gibi sütün üstüne çıkarlar.

Kimileri puştlaşır, köp...şir, şakşakçılık yaparak, havlamaya başlarlar, kimileri ağzında salya-sümükler akıtarak, hindi gibi kabararak, yan yan yürüyüp kendilerini bir şey olmuş zannederler.

Kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın, nasıl izah ederse etsin; anlayacağınız, herkes kendisine layık olan sahneye çıkarak, kendilerine yakışan sıfatlarla ya sırıtırlar ya da köpürürler.

O kadar vebali, günahı, cürufu çok olan zamane insanları var ki, ne sevinmeye vakit buluyor, sevinebiliyorlar, ne de kızarak, kızararak, neler olduğunu göremeyerek, büyük bir hüzün, büyük bir kahır ve büyük bir öfke dolu oluyorlar. 

Gözümüzün önünde bazı olayları ve olayların cereyan ediliş şekillerini gördükçe; “bu dünya çürüdü, pis kokuların ortasında, uluorta necaset meydanında cıbıldık kaldık!” diye kendi kendimize kızmadan edemiyoruz.

Bunun sonucu olarak, strese, sıkıntıya, depresyona girip agresifleşiyor insanlar…

Belki de bu bizim hüsn-ü kuruntumuzdur, kim bilir!

Elbette hiç kimseden sizin gibi düşünmesini, onların istediği gibi söylemesini ve yazmasını bekleyemezsin ve mecbur de değilsiniz.

Elbette ki olan bitenin anlatılması, yazılması ve kayıt altına alınması gerekir.

Bazılarının hoşuna gitse de, gitmese de…

Ne olursa olsun, herkes bir gün bırakıp gidecek bu fanı dünyayı, terk edecek sahip olduğu her türlü şeyi.

Bazı şeyleri yazmak zor olsa da bazıları için, sık sık hem de en yüksek çığlıkla anlatılması gerekir.

Artık herkes, her gün sınırların değiştirilmeye çalışıldığı şu dünya da, bir felaketin içerisine girdiğini, bir yangın içerisinde cayır cayır eriyip yok olduğunun farkına varsın artık.

Bu da elbette bazıların yüzünden olmaktadır, dünyanın neresinde olursa olsun!

Şimdi hangi zamanda ve mekânda olursa olsun, küçük-büyük ne kadar yangın varsa…

Ne kadar evler yakılıp, yıkılmışsa…

Ne kadar çok insan bu yangının içinde kalmışsa…

Ne kadar çocuk bu yangınlarda telef olmuşsa…

Ne kadar kadın ölmüş ve gözyaşına boğulmuşsa…

Ne çok şehirler viraneye dönmüş tarumar edilmişse…

İşte bir takım ihtirası bitmeyen insancıklar yüzünden olmaktadır.

Bir takım tutkular ve dünyaya hâkim olmaya çalışan alçaklıklar yüzünden…

Bazı rezil adamlar, bazı menfaatperest alçaklar yüzünden…

Bazı vicdansızlar, imansızlar, inançsızlar yüzünden…

Bazı Allah tanımayan Allah ’sızlar, kalplerinde insan sevgisi olmayan dangalaklar ve fırıldaklar yüzünden…

Bunların anlatılması, yazılması gerekir elbette.

Kızsalar da, köpürseler de, ağızlarından salyalar akıtsalar da,  bu cehennem zebanilerini yazmak gerekir.

Bu yüzden, şereflerini bir anlık menfaatler için, ayaklar altına alanları yazmak gerekir.

Bu yüzden, bir anlık zevk için, namusunu ayaklar altına alanları yazmak gerekir.

Bu yüzden, bir zamanlık mevki için, el ayak öpenleri yazmak gerekir.

Bu yüzden, bazı günlük menfaatler için, faziletlerini karartanları yazmak gerekir.

İşte bu yüzden yazanlar çok, bu yüzden yazı çok, bu yüzden kızanlar, küsenler çok…

Resim netten alıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..