Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İzmir ve kadınları

İzmir ve kadınları
 

Ege'nin incisi İzmir...
 
Denizi, havası, ulaşım rahatlığı, canlı şehir hayatı , çevresindeki birbirinden güzel sayfiye yerleri ama en önemlisi yaşam tarzıyla pek çok insanın yaşamak istediği, Türkiye'nin gözde şehri.
 
İzmir' de yaşıyorum ama burada doğmadım. Gözlemlerime dayanarak burada yaşayan kadınlarla, bu şehrin kültürü arasında bir bağ kuruyorum.
 
" İzmir bir şehir değil, bir yaşam biçimidir " şeklinde bir sloganı var burada yaşayanların.
 
Doğru! Aslında her şehir de biraz öyle değil midir? Burada iki soru var akla gelen...
 
Şehir mi içinde yaşayan insanlara bir yaşam biçimi sunar yoksa o şehirde yaşayan insanlar mı oradaki yaşam biçimini belirler? 
 
Bana kalırsa her ikisinin de rolü var, bir şekilde birbirini etkiliyor ama şehirde bir yaşam kültürünün ya da ortak bir şehir dilinin oluşmasında ikincisinin katkısı büyük bence.
 
Yaşadığımız yer aslında ruh halimize etki eder. Şöyle ki, iklim olarak çok yağış alan, genellikle kasvetli bir havası olan, güneşi az gören yerlerde insanlar daha depresif olabilirler doğal olarak. Yani arada yağmur güzeldir de, günlerce, haftalarca güneşe hasret kalmak da insanın enerjisini düşürebilir bir süre sonra.
 
Ya da çok soğuk bir yerde yaşıyorsanız, sosyal yaşam ya da sokak kültürü biraz daha kısıtlı olabilir. Karın, soğuğun fazla olduğu yerlerde insan bir an önce evine gidip, ısınmak ister. Keza çok sıcak iklimlerde de insana böyle bir rehavet, bir tembellik basıyor. 
 
İzmir bu anlamda şanslı. Hani nasıl derler tam limonata gibi bir havası var. Kışın çok soğuk değil, yağmuru var ama güneş özletmez kendini, yazın da sıcak olsa da özellikle akşamüstü imbat başladı mı, bunalmazsınız. Deniz de var, daha ne? Coğrafi açıdan şanslı. Konumu ve havası insanların da havasına iyi geliyor.
 
Gelelim insanlarına ve özellikle bu şehirde yaşayan kadınlara...
 
İzmir'in en önemli özelliği, kadın, erkek, genç, yaşlı herkesin olabildiğince hayatın içinde oluşu bence. Herkes sokakta, her vesileyle...Caddeler, cafeler, restoranlar, meydanlar insan doludur ve özellikle de kadınlar. 80 yaşının üzerinde olan hanımları bile elinde file taşırken, market alışverişini yaparken, toplu taşıma araçlarına binerken, elinde bayrakla, resmi bayramlara ya da mitinglere giderken görürsünüz. Yokuşların, merdivenlerin tepesinde elinde bastonuyla yaşlı teyzeleri görünce " helal olsun" dersiniz içinizden. İnsan o yaşta bırakın sokağa, kapısının önüne çıkmaya korkar.
 
İzmir' de de başka her şehirde olduğu gibi pek çok zorluk ve sorun var. Buna rağmen insanlar rahat, toleranslı ve çözüm odaklı. Öyle her şeyi kafaya takıp, tansiyonunu yükseltmiyor. Bir keresinde, postanede çalışan görevli ile işlem yaptıran vatandaş arasında gerginlik çıkmıştı, oradaki hanımlardan birinin " Ben şurdan gevrek alıp, geleyim siz de çay söyleyin, sıkmayalım canımızı" diyerek ortamı anında nasıl yumuşattığını hatırlarım. Ne hoş, ne zarif bir kadın dokunuşu...
 
Burada karısını hastaneye getirip, " bizimkine kadın doktor baksın " diyen erkekler pek yok ama hasta kocasının koluna girip zorla doktora getiren, " sen dinlen burada" diyerek, eşini bir yere oturtup, işlemleri yapmak için koridorlarda dolaşan kadınları çok görürsünüz.
 
İnsan sever, yardımsever, iletişime açıktır bu şehrin kadınları. Çarşıda, durakta, sıra beklediğiniz bir kuyrukta hemen kaynaşır birbiriyle. Konuşma bir başladı mı, ülke sorunlarından, hayat hikayesine kadar her şeyden bahsedebilir. Mevzuu nasıl genişledi anlamazsınız. Yani insan roman yazmak istese, çok malzeme çıkar bu konuşmalardan.
 
Her vesileyle eğlenmeyi bilir. Her türlü olayı şenlik havasına dönüştürür buranın kadını.
Bayram, seyran,maç, hıdırellez, aklınıza gelebilecek her özel gün eğlenmek, sokağa çıkmak için nedendir. Üşenmez, çekinmez. " Nerde çalgı, orda kalgı" şeklinde zevk alır hayattan...
 
Bir şey protesto edilecekse yine ön saflardadır onlar. Yüksek sesle söyler ne diyecekse, korkmaz. Hem ateşli, hem cesurdur.
 
Bir de her daim bakımlı...Kaç yaşında olursa olsun,çiçekli giyer, renkli giyer, özen gösterir saçına, başına, tırnağına...
 
Kadınlar bu kadar hayatın içinde ve kendileri gibi olunca çoğunluğun birbirini gözüyle, sözüyle taciz etmediği, sadece kadını değil, erkeği de rahatlatan ortak, medeni, bir yaşam kültürü ve şehir dili oluşmuş. 
 
Türkiye'nin dört bir yanından göç aldığı halde İzmir'in hala bu kimliği, bu resmi muhafaza ediyor olabilmesinin bir anlamı yok mu sizce? 
 
Bu yıllardır süregelen düşünce biçiminin, davranış modelinin ve alışkanlıkların bir şehri ve içinde yaşayan insanları şekillendirmesi bana göre. Su bulunduğu kabın şeklini alıyor. " İzmir" bu yüzden bir şehir değil, bir yaşam biçimi.
 
Ruhu " İzmir " olan kadınların ve erkeklerin sayıca çok daha fazla ve etkin olduğu bir ülke hayal ediyorum.
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..