Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kafesteki kuş misalı

Kafesteki kuş misalı
 

Kafesteki kuzgun


Cehalet, insan açısından bir tercih meselesi değil başkaları tarafından bizim için yapılan bir seçimdir. Cehalet güçlülerin, iktidarların, efendilerin zayıflar, yönetilenler ve köleler adına yaptığı bir seçimdir. Özellikle yönetim açısından büyük bir kitle cahil bırakılmalı ki kolay yönetilsinler. Soru soran, sorgulayan hayır diyen, tepki gösterip örgütlenenleri yönetmek, bir çırpı ipi doğrultusundan tutmak zordur. Meclisteki parlamenterler dahil bizi yönetenlere, başımıza bir şey gelmeyeceğini garanti ederek soru sorma hakkımız olsa bizi kolay yönetebilirler mi sizce?

Eğer siz kuş kafesinde büyümüş, yaşamınız kafeste geçmişse orman hakkında Kim? Ne? Nerede? Ne Zaman?, Nasıl?, Niçin? sorularını sorabilirimsiniz? Ormanın ne olduğunu bilmiyorsunuz ama ben size önce ormanı öğretsem, siz ormanda doğmuş olsanız, sonra da sizi yakalayıp kafese koysam siz bana ormanın özlemini anlatacaksınız ve ormana kavuşmak isteyeceksiniz. Bilmediğimiz için kafeste öylece yaşıyor duyuyoruz. İşte durum tam da böyle bir şey, bizler yani cahil bırakılmış toplumlar bahsettiğimiz kafesin içerisinde kuş misaliyiz. Soracak sorumuz yok, ormanı bilmiyoruz. Soru sormak bilgiyi gerektirir, ön bilgi koşuldur. Neyi soracağım, neyi merak edeceğim, neyin özlemini duyacağım?

Mutluluğun tarifi nedir?, nasıl mutlu olacağım?, Kendimi bir topluluktan, sırtını dayadığın bir güçten, güvenli bir taraftan, cemaatik bir yapıdan ifade etmiyorsam, özgür bir birey olarak toplum içinde nasıl davranacağım?, Diğer insanlarla nasıl ilişki kuracağım?, Nasıl bir baba, nasıl bir arkadaş, nasıl bir sevgili, nasıl bir iş arkadaşı, nasıl bir dost olacağım? Ben kendi işimde topluma ne ve ne kadar kazandıracağım? Ne yaparsak yapalım bunların yanıtını aramak aslında toplumu ileriye götürmek demektir. Bir anlamda felsefe yaparak sorgulayarak hayatı anlamlandırmaktır. Benzer sorular sıralanarak yanıtlar verildiğinde hayat daha yaşanılası, mutlu kılınır. Mutlu bireylerden de sağlıklı bir toplum oluşur.

Örneğin bir Türk marangoz, tesisatçı veya araba tamircisi şunu merak etmeli; Benim Fransız, Alman, Hollandalı, İtalyan, İngiliz meslektaşım her yıl gelip Türkiye’de tatil yapıyor. Ben neden bir Paris’e, Amsterdam’a, Roma’ya, Londra’ya, Hamburg’a gidemiyorum? diye bunun nedenini arasa bunun bilincine ulaşsa Türkiye’de düzen değişebilir.

Ben marangozum o da marangoz o Fransa’da doğmuş ve her yıl Türkiye’ye geldiği halde ben Fransa’ya ne zaman gideceğim veya belki de hayatım boyunca gidemeyeceğimi, sorgulamalıdır. Hatta beni yönetenler Fransa’nın da içlerinde bulunduğu Avrupa Birliğinin batak içinde olduğunu, çöktüğünü, Ülkemizin çok büyük bir ekonomi olduğunu söylediği halde neden onların yaşam standartlarına erişemediğini sorgulamalıdırlar. İşte bu soruyu cehaleti oluşturan erk sordurmaz, bu soruların yanıtı aranmaz. Cehalet, yönetenlerin elinde en güçlü silahtır ve asla kaybolması istenmez.

Aç insan bütün cisimleri ekmek olarak hayal eder. Kendisine beslenme ile söylenen her şeye kolayca inanır. Aynı zamanda, yalan, dolan, slogan ve hamaset cahilin ekmeği, aşıdır. Sloganı ne kadar uzun süre tekrarlarsanız Cahiller ona o kadar fazla inanırlar. Bir düşünceyi yaymak, bir eylemi desteklemek için ortaya atılan, kısa ve çarpıcı söz olan sloganın yapısı itibari ile içi boştur.

Batı dünyası cehaleti tanımlarken kendine çok uygun bir atasözü de bulmuştur. “Cehalet, dünyadaki cennettir.”

Son tahlilde “Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.” Karl Marks

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..