Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kahramanlık türküleri bangır bangır!

Kahramanlık türküleri bangır bangır!
 

Nihayetinde rehinelerimiz kurtuldu; ne güzel! Zaten beklenen de, olması gereken de buydu... Aslında rehin alınmadan yurda dönmeleri gerekirdi; olamamıştı maalesef!

İşte, kahramanlık türküleri kıvamında kutlanan bu kurtarma operasyonunun gereğinden fazla yüksek volümle söylenmesini anlayamadığım durum da bu!

Şöyle anlatsam: İş yerinizde bir hata yapıyorsunuz, sonra o hatayı telafi etmek için uğraşıyorsunuz. Onlarca telefon, diğer işlerden esirgenen zaman ve emek harcandıktan sonra hatanızı telafi ediyorsunuz...

Ehh, insan halidir, hata da yapılır, telafi edilmesi de önemlidir ama arkadaş hiç hata yapmadan işini yapandan fazla alkışı da haketmez ya insan!

Hayır yani, hatayı başkası yapıp da yeni gelen durumu kurtarmış olsa olay farklı: O adamı ellerin patlayana kadar alkışla!

Ama şekerim, elemanlar aynı!

******

Kurtarma operasyonuyla ilgili yetkili kişilerden ilk olarak farklı açıklamalar geldi; sonrasında ise anladık ki yine bazı detaylar konuşulmayacak!

(Cumhurbaşkanı söyledi: Konuşulacak şeyler var, konuşulmayacak şeyler diye...)

En kestirme yoluyla söyleyeyim: Rehineler ne şekilde kurtuldu, asla bilemeyeceğiz!

"Aman, ne şekilde kurtuldularsa kurtuldular; kurtuldular ya!" diye düşünenlerle "Nasıl kurtarıldılar heyt be!" tarzında nara atanların pek umursamadığı bir gerçek var: IŞİD ile masaya oturuldu mu? İddia ettikleri gibi onların kurduğu devleti tanıdık mı?


******

Yine sınırları açtık, yine ağlayan çocukların fotoğrafları süsledi her yanı... İnsanın içini kıyan ne kadar fotoğraf varsa manşetlerde!

Vicdanlar harap vaziyette!

Mantık ve akıl başka şeyler söyleyecekken burnunun dibinde ağlayan bir çocuk fotoğrafı!...

Küt diye vuruyor iç yanına!

Mantığından, aklından utandırıyor insanı...

Lakin bir de gerçek var: Bu ülkenin ağlayan çok çocuğu var; onlar asla manşet olmuyorlar! Kimsenin haberi olmuyor onlardan ve Suriyeli bir çocuğa sağlanan koşullar ona sunulmuyor...

Vicdan dedim ya; vicdan göstermelik, puan toplamalık bir şey değildir; adalet ile desteklenir gerçek vicdan!

Mesela, evine bir köpek alıyorsan bilirsin ki onun da masrafları vardır, emek gerektirecek gereksinimleri; bilerek alırsın ve belki de kendi masraflarından kısarsın!

Bir sorumluluğu vardır bu işin, bakmakla yükümlü olduğun kişilere bir yenisini eklerken hesabını-kitabını yaparsın!

Kimsenin mağdur olmamasını istersin ki doğru olan budur!


Vatandaşı olduğumuz devletimiz bu fizibileteyi yaptı mı? Yoksa bizim ağlayan çocuklarımızın fotoğrafını manşete taşıyabilme cesareti olan biri olsa o çocuklara yardım mı edilir, devlete karşı eylem niteliği olan yayın damgası mı vurulur?

******


Kişi başına düşen milli gelirimiz bilmem kaç dolar falan deniyor ya, ben o grup içinde asla değilim! Yakın arkadaşlarım da değil!... Türkiye standardında kaç kişi o gruptadır, bilemem, ama bir grup var ki skalayı yükseltiyor!

Ya da bir grup var ki standardı(!) yükseltiyor!

******

Sonuç itibariyle; ülkeler arası yapılan bir araştırmaya göre 26 basamak atlamışız bu yıl mutluluk bazında... 

Yani; geçen yıla göre çok daha mutluymuşuz!

Ben değilim! Yakın arkadaşlarım da değil... Az değil, yirmi altı basamak sıçramışız! Nasıl sıçradık, bilmiyorum! Kimler sıçradı, onu da !...

*******

Gaziler gününde yapılan ayıp görsel olarak çok kez paylaşıldı, fazla söze gerek yok! Laf olsun diye kutlanan günlerden biriydi demek; amaç değil araçtı ki özne olan "Gazi" yağmur altında bırakılarak cümle içinde belirtilmese de olur tarzında bir sıfattı!

*******

24 saat evinin penceresinde bekleyen genç vardı, psikolojik sorunları olduğu deklare edildi, anne-baba doktor, zorla hastaneye götürülecek diye pencere pervazına sığındı...

Psikolojik sorunları olan kişileri, özellikle gençleri anlamamam mümkün değil! Yardım etmek isteyen ailesinin nasıl çırpındığını, o çırpınışların ise oğulları tarafından nasıl farklı algılandığını...

Yirmi dört saat sonra onuncu kattan atladı! Atladı mı, başı döndü de düştü mü, bilmiyoruz!

İtfaiye yatak açmış ama genç yatak dışına düşerek çakılmış kalmış!

Hayır yani; gencin bulunduğu yer öyle sınırlı ki, taş çatlasa üç metre ya oynar ya oynamaz!

24 saat arkadaş, üç yatak konulamamış mı? Branda çekilememiş mi?

Savaştan kaçanlara kucak açarken kendi vatandaşımıza yetiyor muyuz acaba diye düşünmek de gerekmiyor mu?

*******

Sara hastası oğlunu taksi ile balıkçı barınağına götürüp de, balıklara bakıyorken kayıp da düşen oğlu için yardım istemeyip de çay bahçesine gidip oturan, affedersiniz ama başı örtülü bir bayan, sahile vuran ceset sonrası kendisine ulaşıldığında "Eli elimden kaydı, kayalıklara doğru düştü. Çıkar gelir diye düşündüm diyor...

Buna kim inanıyor, bilmiyorum, lakin aynı hassasiyeti inanmadığımız şeyler için de inanıyor gibi yapmamamız için göstermemiz gerektiğini biliyorum!

Birşeyler oluyor, doğru-ya da yanlış; mantığımız devreye giriyor, aklımız... Bir de duygularımız... Doğru karar vermek için hepsinin birbirine uyması gerekir; uymadığı yerde bir sorun var demektir!

O zaman "iç sesi" dinlemek gerekir; o ses ki senin naturandır!

Yanlışsa yanlışsındır, doğruysa doğru... Ama var ya; o işte sensin!

 

Mail: gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..