Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '15

 
Kategori
Sinema
 

Kara Para Aşk (Koşulsuz sevgi)

"Kara Para Aşk"

Uzun zamandır gerçek anlamda bağlanıp, hevesle oturup ağız tadıyla izlediğim bir dizi kalmadı. Çünkü ülkemizde yapılan diziler hem çok uzun, hem senaryoları vasatın altında, hem görüntüleri sıradan, hem de insanı boğmaya başladı.

Her kanalda haftanın her günü en az 2 dizi var. Ülkemizin en yetenekli oyuncuları dizilerde, o zor şartlarda çalışarak bizlerin hayranlığını kazanıyor. Benim ilgimi çeken diziler çok nadirdir. Çünkü ilk bölümünü izlediğim dizinin beni sarmaması, o diziyi izlememem anlamına geliyor. İsterse en hayran olduğum sanatçı oynasın, dizide iyi senaryo ve öykü yoksa, oyunculuklar kötüyse bu işkenceye dayanmak istemiyorum ve izlemiyorum.

Bugün yazmak istediğim dizi "Kara Para Aşk". Biliyorum, şu anda yayında değil, final yaptı ve bitti. Ama ben bu diziyi video sitesinden açıp, sonuna kadar izledim. Belki geç oldu ama olsun. Yayındayken izlemeye kalkışmadığım diziyi neden final yaptıktan sonra izledim? Bu daha önce hiç yapmadığım bir davranış biçimi. Çünkü yayındayken izlemediğim dizi zaten ilgimi çekmemiştir, ne diye geriye dönüp izleyeyim ki, değil mi?

Bunun sebebini şöyle açıklayabilirim; dizinin oyuncusu Engin Akyürek'in Emmy Ödüllerine aday gösterilmesi... İşte bu sebepten ötürü merak ettim. İlk beş bölümü video sitesine yüklenen 3 dakikalık 5 dakikalık videolarla geçtim. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Hikâye! Dizinin yazılış amacını merak ettim. Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat'ın yazdığı dizileri daha önce izlemiştim. Yer Gök Aşk, Karadayı, Melekler Korusun, Karagül... Bu diziler hep onların kaleminden çıktı.

Kara Para Aşk'ı başta izlememin sebebi, bu ikilinin yazdığı senaryolarda sonlara doğru tutarsızlıkların, gereksiz ayrıntıların diziye boca edilmesinden kaynaklanıyordu. Zira dizi uzadıkça bulunan hikâye daha da esnetilmek zorunda kalınır. Hikâye esnedikçe konu açmazına girilir. Konular açmaza girince televizyon karşısında oturup izleyen bizler de, eh sıkılmaya başlarız değil mi?

Yabancı dizileri izlerken, neden hiç bizim bu kadar iyi çekilen dizilerimiz yok? diye sorar dururuz. Sebebi malum, Türk dizilerinin bir sinema filmi uzunluğunda olması. Bütün çalışanların canı çıkınca, (bu benim fikrim) oyuncusundan set çalışanlarına kadar yorgunluk, bıkkınlık vs. oluşmaya başlıyor. Bizim de en büyük çıkmazımız bu galiba.

Kara Para Aşk'ı Engin Akyürek'in Emmy'e aday olmasıyla birlikte izlemeye başladım. İzledikçe ilk 13 bölümün nasıl kotarılacağına odaklanmaya başladım. İlk 13 bölüm beni benden aldı. 

Hikâye inanılmazdı. "Koşulsuz Sevgi" Hem de dizinin ana karakteri Elif'in boynuna körler alfabesiyle yazılmış, tam da dizinin iki ana karakterinin bizlere anlatmak üzere yola çıktığı bir konu. İlgi çekici senaryo vardı. Gerçekten ilgi çekici! Benim gibi kurgu hastası birisi için izlenmeye ve merak edilmeye başlandıysa, düşünün gerisini. Şöyle anlatayım, 1 günde 4 hatta bazen 5 bölüm izledim. Bir bölüm 2 saat 10 dakika sürüyor. Çarpın bakalım, kaç saat boyunca bilgisayar başında bu diziyi izlediğimi. Diziyi üst üste izleyince daha da sarmaya başladı. Bırakamadım. Sigara gibi bağımlılık yaptı.

Üstelik Tuba Büyüküstün'ün oyunculuğunu beğenmememe rağmen, bu dizide itiraf edeyim döktürmüş. Hep Tuba Büyüküstün için, mimik yoksunu derdim. Dizilerde kendi tiz sesini kullanması ısrarını bir türlü anlayamazdım. Canlandırdığı karakterlerin konuşması, bağırması ya da ağlaması karşısında ya kulaklarımı tıkar, ya da odayı terk ederdim. Bir tık oyunculuk konusunda eksi verirdim. Bu dizide de bazı eksikleri vardı ama ben genel anlamda Tuba'yı bu kez beğendim. Engin Akyürek Emmy'e aday olmuş, yani bu kadar üst düzey oyunculuk sergilemiş. Ona atfedilen Ömer'i öyle bir oynamış ki, zekasına, içindeki sevginin bağlılığına, sahiciliğine kaptırıyor insanı. Bırakın bu iki ana karakteri, o Mahallenin Muhtarları dizisinde Temel'i oynayan Erkan Can. Kötü karakteri inanılmaz güzel oynamış. Oynadığı karaktere soluk vermiş. 

Kısacası, Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat'ın kaleminden çıkan karakterler Kara Para Aşk'ta çok sahici olmuş, cana dokunmuş.

Ömer'in sürekli çay içmesi, "Ben onu şeyederim" diyip durması, "Vaayy on numara beş yıldız" lafı, sevdiği kadına başkasının yan gözle bakması karşısında çılgına dönüp, bir anda maço tavırlar sergilemesi, yeri geldiğinde espriler patlatması, inanılmaz gözlemcilik yeteneği, detaycı ve sorgulayıcı olması, büyük büyük laflar edip, o lafların altında kalması, sevdiği insanlara karşı gözlerine perde inmesi, sadık olması, kararlı olması... çok güçlü bir karakter yaratılmış. Ömer günümüzde kızların mumla aradığı bir ikon bence.

Ya Elif. İnatçılığı, aşık olduğu zaman utanmadan aşkını haykırabilmesi, merakı, içindeki koşulsuz sevgiyi arayan naifliği, sevdiği adama sürekli bir şeyler öğretebilmesi, sorumlulukların hepsini tek başına yüklenmesi, 

 
Toplam blog
: 28
: 2562
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazar, çizer  ..