Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '14

 
Kategori
Haber
 

Ey hızlı tren! "Haşhaşi misin, başa bela mısın, nesin. Neden "arıza" gösterirsin.

Ey hızlı tren! "Haşhaşi misin, başa bela mısın, nesin. Neden "arıza"  gösterirsin.
 

"Hızlı tren" sevdamız, acılı Adana gibi.


 

 

          “Kara tren’nin talihi, bu müzede yatıyor. Kara trenin tarihini de peşinde sürükleyerekten hem.

          İzmir’in Selçuk İlçesi, Çamlık mevkisine kurulu bu müze, 45 bin metrekarelik yer kaplıyor. Alanında TCDDY’nın buharlı lokomotiflerini bir araya getiren bu müze,  Avrupa’da tek sayılıyor.

          1887 ve 1952 yılları arasında dünyada sadece iki tane bulunan ve odunla çalışan İngiliz yapımı bir lokomotif inden ayrı olarak 35 adet lokomotif sergileniyor.

          Atatürk`ün seyahat ettiği tren vagonu ve Hitler`in kullandığı, 1943 yapımı 85 ton ağırlığındaki bir Alman lokomotifi de mevcut burada.  Müzede ayrıca motorlu su pompaları, su cenderesi, vinçler, lokomotif  tamir parçaları da var.

          Hız bakımından saatte 20 ile 80 Km. lik yol yapabiliyor. Müzedekiler, Türkiye’nin her hattında çalışmış. 1887 İngiliz üretimi saatte 28 Km. hız yapabilen bir lokomotifi de mevcut.

          Hepsi de, güneşin altında serilmişler. Yılların yorgunluğunu gideriyorlar. Bir de  kendileri hatırlanaraktan  yaşlı diye bir köşe atılmadıkları için, şükranlarını da sergiliyorlar..

          Bu müzeye ulaşmak için, zaman zaman öneriler yapılıyor. Ama idarenin bir kulağından girip, öbür tarafından çıkıyor. Müzeler, nefes alan varlıklardır. Maziden sesler, çizgiler, nefesler bahşeder. İnsanlık, müzeleri ile öğünür. Bir milletin damarlarıdır onlar.

          Ne zaman ki, karayolları yapıldı  tren istasyonlarının yakınına, işte biz o zaman kaybettik trenlerimizi. Şimdi bizde de tren yapılıyor şükür. Ama kompartıman kapısı, eskisi gibi değil. Tutamağından tuttuğunuzda, elinde kalıyor.

          Öneriler ilginç. Karayollarının orta refüjlerine  ray döşensin. Müzelere, Selçuk’a tren işletilsin. Müzelerin önü açılsın. Turizme hizmet etsin deniliyor.

          Müzeyi, eski bir demiryolcu ailesinin bir ferdi işletiyor. Türkiye’de 12 bin Km.lik bir demiryolu hattı var. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana döşendi bu  hatlar. Onuncu yıl marşı da siyasilere kurban gitti. “ Demir ağlarla ördük, Anayurdu dört baştan” cümlesi tırmalamış bu siyasetçileri. Biz ördük diyorlar. Hadi canım sende diyesi geliyor insanın.

          Aradan  85 yıl geçti. Kara Trenin  kapı tokmağını yapamayan biz, boyumuzdan büyük işlere al attık. Hızlı tren diye tutturduk. Bir seferinde  insanlar altında kaldı. Adamların gözü kara. Daha iyisini yaparız dediler. Yine ölenler oldu.

          Bu sefer hızlı treni gözümüze kestirdik. El şeyiyle değirmen  döner mi? Ön camı patlattık,  trene fren  yaptırdık. Başbakan da içindeydi. Olmasaydı saatler alırdı tamiri. 20 dakikada yürüttüler treni. Şu iktidar, hızlı trenden vazgeçmedi bir türlü. Dayattı da dayattı. Bir gün bu dayatma, başımıza iş açacak.

Ey hızlı tren!  "Haşhaşi misin, nesin!" Neden arızaya geçersin. Kafayı hızlı trene taktık. Bak, yarıda kaldık. Çağdaşlık sandık.

          O kara trenin memlekette bıraktığı izler. Şiirlere sinemalara konu oldu. “Çeeeek kara tren, çek!” diye ünledin mi, tren  bu feryadı hisseder, uzun uzun inişli çıkışlı sedalarıyle süslü  düdüğü ile cevap verirdi. Uzun uzun. Acılı acılı, yankılana yankılana, eşlik ederdi.

          Filmlerdeki kara treni sevmiyoruz.  Öttürdüğü düdüğünü de. Öküz böğürtülü tren mi olurmuş. Adamlarda zevk yok!

          Bu trenler, insanlar gibi hatırlanıp, çocuk ve torunlarının yılda 1-2 kez kendilerini ziyaret etmesini hasretle bekleyen yaşlı insanlar gibi hatırlanmayı bekliyorlar.

 

                                                                   DUMANI TÜTEN LOKOMOTİFLER, MÜZE HARİCİNDENDİR

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..