Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Karganın Çiftçiliğine Övgüler

Karganın Çiftçiliğine Övgüler
 

Bilim ve eğitim konusu ülkemizde çokça tartışılan bir konu; bilgisi olanlar susuyor, susanlar korkuyor ya da gerçekten de tıpkı sanatta olduğu gibi, bilimde ve bilim adamlarımızda da halka inmek üzere döşenmesi gereken merdivenler bundan çok zaman önceleri ortadan kaldırıldığından olsa gerek ki, bilimle, sanatla, düşünce ve gerçek düşünce ile halkın buluşması gecikmekle kalmıyor, herkes sosyal medya ile az bildiğiyle her şeyi bildiğini düşünüyor, düşünmekle de kalmıyor, kendine yol çizen ve tuzak kuranlarca Hansel ve Gratel masalındaki gibi izler siliniyor ve sıradan insan kendi bataklığında yok edilmek üzere iyice hapsoluyor.

Bazıları parçaları birleştirerek öğrenmeyi sever; bazıları ise parçaları bütünleştirmeyi sever. Eğitim bunu neden yapmasın, neden daha görselleştirip, deneysel hale getirip, örnekleri günlük hayata, basit hesapları yapmaya odaklanıp, günlük olayları çözümlemeyi başarıp bunu matematiksel, fiziksel ve kimyasal olarak kanıtladıktan sonra; diğerlerinin düşünüp bulabildiği soyutlara hükmederek somutlaştırdığı verilerle üzerimize hegemonya kuranların, kurdukları hegemonyaları yıkamıyor ve kendi içimizde mücadele edip dururken, sınırımızda yanı başımızda olanlara duyarsız hale geliyoruz.  

Sorunu çözmesi gerekenler; sorunun parçası olmaktan çözümün ne olduğunu anlamadıkları derinleşen basit sorunların demagoji ustalarınca, ustaca kendi lehlerine çevirdikleri ve kendi krallıklarını ilan ettikleri zamanları doğurur…

İlgili resim

Şekilde bir küre varsa bu küre gerçekten olmalıdır. En azından eğitimin basitçe ilk zamanlarında bir kürenin neye benzediğini kişinin anlaması gerekir. Bu küreyi iyice öğretmek için; sorabileceğimiz kadar soruyu bizzat sorabilmeli ve cevap verebilmeyiz ki; çocuk ya da eğitim alan kişi bunu gerçek hayatında ne işe yaradığından tutun da küre hakkında sorulabilecek soruların, alınabilecek cevapların tamamının anlaşılması gerekir. Unutmamak gerekir ki; bir şey ya tam öğrenilir ya da öğreniliyormuş gibi yapılır. Öğreticiye kimi zaman çok ters yerlerden sorular da gelecektir; böyle bir kürenin kaç atomdan oluştuğu gibi mesela. Nitelikli sorular nitelikli kişlerden gelecek diye kesin bir kural yok, açık ortamda kişilerin bastırılmadığı durumlarda kişiler diledikleri soruları sorarlar ki, gerçekten de öğrenme gerçekleşir.

Bu durumda bu küre şayet öğrenilecekse sorulara eksiksiz cevaplar bulmak için, matematiksel formüller, tarihçe, önemli olabilir. Sorular çoğaldıkça hacim hesabı, yoğunluk hesabı, havadaki sürtünmesi, serbest düşüş, atom yapısı, ağırlığı vesaire…

Biz bunları yapıyor muyuz? Yapmıyoruz. Ya programdaki durum buna müsait değil; ya da fizik, kimya ve matematikçiler biri diğerinin anlattığını sandığı konuyu diğerinin anlattığını varsaydığı konu üzerine monte ettiği için konu aslında tam olarak asla anlaşılamıyor. Suçlu ise asla bulunamıyor, bilim deneysellik gerektirir. Denenmemiş bir ürün piyasaya ürün diye ortaya çıkamayacağına göre; mühendisliklerin meslek okullarının, ilkokuldan başlamak suretiyle daha da fazla deney, korkuların yenilmesi suretiyle mümkün olabilir. Birçok kişinin gerçekte hayatına dokunan farklı olaylar vardır. Eğitim ise; ülkenin geleceğine dokunur. Elbette tüm sorunlar bitti de iş sadece bir küreye mi kaldı denilebilir ki, bu da doğrudur.

Tesadüfen bir karganın ağzından düşen bir mısır tanesi toprağa karışır ve büyüyebilir; bu zayıf bir ihtimal dâhilinde mümkün olabilir. Gerçekte ise; karga ağzından mısır tanesini düşürecek kadar aptal olmadığı gibi, mısır yetiştiriciliği konusunda eğitim almış bir çiftçinin yetiştirdiği mısırla kıyaslanamaz. Planlı eğitim aksi yaklaşımların etkisinde kalmamış uluslar için budur… 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..