Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kariyeri Yüksek Anne mi; "Karakteri" Yüksek Çocuk mu?

Kariyeri Yüksek Anne mi; "Karakteri" Yüksek Çocuk mu?
 

Tartışılması hayati derecede önemli olduğu kadar zor bir konu...Hayati çünkü toplum olarak günümüzü, geleceğimizi ilgilendiriyor.

Zor çünkü modern hayatın getirdiği alışkanlıklar konunun sağduyu içerisinde tartışılmasını engelliyor...Daha ağzını açtığınız da kadınları dışlayan, kadın haklarını görmeyen biri olarak suçlanabiliyorsunuz.

Sorun kadınların iki karpuzu bir koltukta taşımaya zorlanması ile başladı...Başlangıçta zorlama olan bu durum kısa sürede kadınlar için bir "Hak" durumuna geldi.

Kadın'ın endüstriyel çalışma hayatına katılmasının, Avrupanın sanayileşmesi sürecinde iş gücüne duyduğu ihtiyaçtan kaynaklandığı biliniyor.

Sadece kadınlar değil, çocuklar da bu süreçte, çok zor şartlar altında iş gücüne katıldı...Zamanla, dışardan gelen "köle"ler ve "işçi"ler Batı'da işgücü profilini değiştirdi.

Bizim kültürümüzde kadın'ın erkek işinde çalışması hiç hoş karşılanmadı...Erkek işi dediğim daha ziyade fiziki güce ihtiyaç duyan çalışma alanları elbette.

Aslında, Kırsal kesimde, Anadolu'da kadın daima erkeğinin yanında çalıştı. Tarlada, bağda, bahçede daima kadınların ayak izi görüldü.

Kadın'ın bu tür geleneksel çalışması, çocukların yetişmesi açısından hiç sorun olmadı...Çünkü, Anadolu yaşam tarzında, çocuğun eğitim özel çabalar gerektirmiyor, adeta kendi doğası içinde gelişiyordu.

Asıl sorun, kent hayatında oluştu...Kadınların kent hayatında, erkeklerin çalıştığı iş yerlerinde çalışmaya başlamalarıyla çocukların yetiştirilmesi sorunları da başlamış oldu.

Bugün, çalışan kadınların çocuklarının yetişmesinde problem olmadığını söylemek mümkün değildir.

Çocuk da yaparım kariyer de, sloganı, her slogan gibi havada kalmaktan öteye geçmedi.

Kariyer yapan kadınların, "karakterli" çocuklar yetiştirme ihtimali çok azaldı... Annesiz büyüyen çocukların nasıl kişilik sorunları yaşadığını uzmanları zaten anlatıyor.

Ben bir eğitimci olarak yıllarca bunu gördüm ve gözlemledim... Sorunlu dediğimiz öğrencilerin çoğunun aile hayatı çok düzensizdi ve bunun ağırlıklı nedeni annenin bir şekilde "evinin dışında" oluşuydu!

Tabii, hemen bildik itirazlar yükselecek... Kadınlar doktor olmasın mı, öğretmen olmasın mı, şu olmasın mı, bu olmasın mı??

Evet, olsun... Dinimiz erkeğe de kadına da ilim öğrenmeyi emrediyor zaten... İlim öğrenen kadının da öğrendiği şeyi bir şekilde uygulama alanına koyması normaldir.

Gerek şu saydığım alanlarda, gerekse günümüz dünyasının sunduğu başka çalışma alanlarında kadınlar da çalışacak ve çalışıyor... Mesele, çocuklar ne olacak meselesi.

Tekrar ediyorum; bir kadının doktor olarak hizmet vermesi çok gerekli olabilir, ancak "anne" olarak yapması gerekenler az önemli değildir...

Çocuğunu kreşteki çalışanlara bırakıp hastalarının psikolojik sorunlarını çözmeye çalışan bir doktor annenin bir kaç yıl sonra kendi çocuğunun psikolojik sorunlarını çözmek için kapı kapı dolaşmasına ne dersiniz!!

Burada bir paradoks yok mu?

O halde ne yapmalı?

Kadının iş hayatından çıkarılması mümkün olmadığına göre, çocukların annesiz büyümemesi için daha etkin tedbirler alınmalı...

Bazı gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi, annelik ve kariyer yapmayı birbirinden ayırıp kadının önce anne olmasını daha sonra kariyer yapmasını teşvik edici kanunlar çıkarılmalı...

Eğer, çocuk yapıyorsan önce çocuğunu "adam gibi" büyüt, ondan sonra iş hayatında ne yapmak istiyorsan yap!

Bu bir çözüm müdür, bilmiyorum!

Bildiğim şu ki, kreş kapılarında, ev pencerelerinde anne bekleyen çocuklar, böyle büyüdüklerinde hiç sağlıklı insanlar olmuyorlar...

Çalışan annenin, çocuğunu kendinden mahrum ettiği duygusuyla, aşırı tavizkar oluşu da çocukların sorumluluktan uzak, hem şımarık hem bencil ve hem de sorumsuz olmasının yolunu açıyor.

İstisnalar her zaman vardır, lakin günümüzde, çalışan annelerin çocuklarıyla başlarının dertte olduğunu görmezden gelemeyiz.

Anne çocuk uyumsuzluğu tüm aileyi de uyumsuz yapacağı için, tomlumumuzun temel taşı olan aile de giderek hastalıklı bir organizma olmaya başlıyor.

Saygısız, sevgisiz, özverisiz bireyler topluluğundan aile olur mu?

Peki, böyle ailelerden oluşan toplum, gerçek anlamda "millet" olur mu?

Zor bir konu derken, haksız mıymışım!!

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..