Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kent ve yaşam: Tek yönlü ilişkiler

Kent ve yaşam: Tek yönlü ilişkiler
 

En yakın uzak olur bazen. Hani ne kadar uzak olduğunu bir anda fark eder ve ürperirsiniz. Ya da çok uzak gördüğünüz bir anda yakın olsun istersiniz, yakın olur. Iki insan arasında tarifsiz mesafeler kat edilir. Ne güzeldir fikren, hissen size yakın olmak isteyene yakın hissetmek, aksi ise ne kadar yorucudur. Güvendiğin bir kaleye hapsolmaktır ansızın, kendi içinde kilitli.

Bir kadın gözüyle, yakın olma arzusu duymadığı bir karşı cinsten gelirse böyle bir istek ne olur bilir misiniz?

Elbette her iki cins için de uygunsuzluğu geçerli bir durum, yalnızca kadın gözü ile bugün konu edeceğim. Kast ettiğim tacize uğrama durumunda yaşanan gerginlik ve rahatsızlık. Nedense kadınlar daha çok maruz kalıyor bu duruma. Bizim toplumumuzda bir de üstüne üstlük sessiz kalma mecburiyeti içinde ve karşısındakinin yanına kalacağını bile bile maruz bırakılıyorlar. Hem de öylesine gözlerinin içine baka baka ve çekinmeden yapılıyor ki bu, tahmin bile edemezsiniz.

Mobbing de bu taciz türlerinden biri, yaygın görülen ve maalesef henüz normal kabul edilen bir tutumlar bütünü. Psikolojik olarak yıpratma ve sindirme çabasının sistematik uygulanışı. Hangimiz maruz kalmadık ki?

Yüzde yetmişbeş oranında kadınların bu konuda daha mağdur olduğu ortaya konulmuş durumda. Iş yerindeki amiriniz, çalışma arkadaşınız, danışmanınız, hocanız, dost bildikleriniz ve daha niceleri...

Düşünsenize, siz alttan aldıkça daha da çirkinleşen üsluplar ile karşılaşmaya devam ediyorsunuz. Tabii ki herkes haddini kendince bilir, bilmelidir de. Peki bir gün haddini bildirmek için elinizde imkan olduğu halde onun ahlaki seviyesizliğine göz yummak zorunda kalırsanız. Buna devam etmemesini nasıl sağlarsınız? İşte o noktada sizin karakteriniz ortaya çıkıyor. Hazmedebilmek imkansız çünkü böyle bir çirkinliği. Bir şekilde sizi hasta etmeden bırakmaz!

Ne acıdır ki böyle durumlar bastırıldıkça muhatapları at koşturmaya devam ediyor. Üzeri kapatılıp kuytu bir kenara çekiliyor mevzular. Kimi zaman bir eş, kimi zaman bir yakın dost, kimi zaman da saygınlığı üst düzeyde bir büyük zat canına okuyor tüm hayallerin, sinsice.

Herşeye rağmen ayakta kalmayı öğrenmiş bir kadın bunlara taviz vermez. Bilir ki güven, olgunlaştırır iç zenginliğini, karşısından gelecek her tür hamleye hazırlar onu, arttırır hayatının kıvamını... Sırtını sıvazlayanlara değil, sırtına yaslanır. O yüzden ufak tahribatlar ile uğraşmaz. Yolundaki engellere değil, yola bakmayı çoktan öğretmiştir ona hayat.

Ve kadın;

Işığıyla, neşesiyle, kahkahasıyla başınızı döndürebiliyorsa..

Gözleri gözlerinizi okuyorsa..

Sevincinizi , hüznünüzü paylaşabiliyorsa..

işte "O Kadın" sizin şarabınızdır." Diyor usta. O yüzden de her erkeğin şarabı olmaz. O, kadından anlıyorsa bunun tadını çıkarır, anlamıyor ise çarpılır. Erkekliğe sığmaz taciz etmek, sapkınlıktır. Iltifat etmek, ilgi ve alaka göstermek usulünde hoş olsa da, üslubu herkese göre değişiyor. Beyler, yapmayın. Sarkıntılık etmek ile bir Hanım'a hoş bir söz söylemek arasında ortaya karışık birşey yok, beceremeyince yakışmıyor da zaten.

Taciz etmek suçtur. Tadınız kaçar, çarpılırsınız dikkat etmezseniz. Zaman zaman şakaya vurarak kimi zaman da üzerinde durmayarak gözmezlikten gelinenler bir yerlerde sizi bekliyor olabilir. Sonra başınız ağrımasın, şişede durduğu gibi durmaz.

Selam olsun beyefendiliğe!

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..