Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '14

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Kerimoğlu… Sandal bitkilerinin süzülen doruklarından Menteşe’ye akan aşktır öyküsü.

Kerimoğlu… Sandal bitkilerinin süzülen doruklarından Menteşe’ye akan aşktır öyküsü.
 

Çatak vadisine bakıyorum bahçesinden. Meşe ağaçları vardı. Karşı tepelere sarkan çam ağaçları. Kuşlar ağaçların yapraklarına saklanmıştı. Sesleri gelmese nasıl duyarım o serçeleri nasıl görebilirim o gagalarını.

Dinlenmenin en sessiz saatlerini geçirsem bu yerde hiç  yanlış söylememiş olurum. Demiştim ki sakin bir kır kahvesi niteliğinde bu yer. Kerimoğlu.

Uzak ellerden gelip görenler var, öyle ya Kerimoğlu Türküsü’nün öyküsü bu yerden evden çıktı.

Ehh öykülere bakılsa hep cinayet, hep öldürme, hep dram, acı. Ormancı öyle değil mi? Kerimoğlu’da öyle? Hepsi de sevgisizlik, hepsi de hoşgörüsüzlük.?

Peki şimdi var mı hoşgörü, sevgi hayır diye hepiniz haykırırsınız. Artık toplumsal olarak bu olgulara rastlamak, yönetimler olarak rastlamak olası değil.

Kerimoğlu Türküsü evi restore edilirken anlamlı topluma mal olmuş bir olay kazandırıldı. Kerimoğlu bir halk kahramanı filan değil, elbette. O dönemin eşkiyalık, ağalık, kahyalık katı  süreci. 1900 lü yıllardan söz ediyoruz.

Türküye konu olan Kerimoğlu Eyüp Efe eşkiyalık yapma sürecini yaşamış mıdır hayır? 19 yaşında iken bu evde öldürülür.

Restore edilirken şöyle düşünmüştüm. Bu yer o zaman Yerkesik Belediyesi insiyatifinde kalacağına Muğla Valiliği’nin tasarrufu altına girmeliydi. Çünkü organize edebilmek tur sevk etmek mümkün olabilirdi. Ve bir takım düzenlemeler yapılabilirdi.

Ancak şimdi devran döndü her şey yeniden değişti. Her şey İl özel İdare kaynakları veya kurumu Muğla Büyükşehir Belediyesi adı altında toplandı.

Bugüne bakalım. Durup, düşündüğüm çay içtiğim Kerimoğlu Türküsü yerinde işletmecinin bir takım duyguları var, haklı da, katılıyorum.

Eminim siz de, Menteşe Belediyesi’de gelip gördüğünde aynı şeyleri gözlemlemiştir.

İşletmeci biraz o vurulduğu odaya dönemin eski eşyaları türünde bir şeyler konsa şekil verilse diyor. Ormancı Türküsü’nün geçtiği yer Belen Kahvesindeki gibi yani, manken vs. konsa ilgiyi artırır, diyor.

Doğru niçin? Çünkü odaya girdiğinizde sizi orada çekecek o dönem veya figür yok, şöyle çıkıp, bakıp geçiyorsunuz.

O bahçesi çok güzel bir vadiye bakıyor bahçesi oldukça geniş. Peki bu yeri Menteşe’nin bir parçası haline getirsek.

Örneğin orada Muğla’da gerçekleştirilen bir takım kültürel, türkü geceleri, etkinlikleri yapsak.

Muğla’ya en yakın merkez Yerkesik. Herkes koşar gelir. Harekete geçirmek gerekli.

Benim dikkatimi çeken şey o bahçedeki köşkü sefaları için yapılmış köşküler yapıldığında ahşap oranın karakterine uygundu.

Bir dönem başka bir işletmeci tutup köşküleri beyaz, çardak ahşap direklerini beyaza boyamıştı. Bunların ahşap renge dönüştürülmesi, gerektiğinde cilalanması lazım. Yeşil olumlu bir yeşil renk değil şu anda. Kapısı beyaz vs.

Ve Ankara’dan misafirim geldi. İlk gözüne çarpan ocağı idi. Muğla bacalarına uygun yani yörenin bacasına uygun yapılmalıydı oysa ki kayrak taşı ile örgülenmişti. Kayrak taşı belki bu yörede çıktı ancak baca karakteri değildir.

Bir de Muğla Belediyesi Geri Dönüşüm kutusu koymalıdır oraya.

Kısacası ilişkilendirmek gerektir, Kerimoğlu Türküsü evini Muğla’nın parçası haline getirelim.

Dışarıdan çok ziyaretçisi geliyor, biraz yazdığım özelliklere orayı çevirmek gerek.

Kerimoğlu bu yakar geçer zeybeği, efeleri diz çöker. Türküsü içli, çiğdir. Sandal bitkilerinin süzülen doruklarından aşağıya akan aşktır öyküsü.

Ben seviyorum bu yeri her fırsatta gidiyorum. Türküsü yüreğime dolanırken, meşe ağaçlarının hışırtısını, yüzümü yalayıp geçen bir rüzgarın ezgisinde yaşıyorum ve hayat algısı duygularımı Yerkesik Kerimoğlu evinde.

Siz de gelin, dinlenin o bahçesinde. Yaşanan  her olayın toplumda bıraktığı izleri aşkları görün, hissedin.

Bir türkü çalınıyor yazımdan sonra kulaklarınızda. Hoşça kalın.(Ali Çakar'dan dinleyin) 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..